ABD’nin İran yaptırımlarının ikinci bölümü devreye girdi. Büyük ölçüde petrol ihracatına dayanan ülke ekonomisinin can damarını kesmeyi hedefleyen Trump için İran mutlak suretle dize getirilmesi gereken bir ülke oldu hep. Bunun için de göreve geldiği andan itibaren İran’ı hedef alan stratejiyi adım adım hayata geçirdi.

Aralık 2017’de açıklanan 68 sayfalık yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde de, Şubat 2018’de açıklanan Nükleer Doktrin de de, Ekim 2018’de deklare edilen Terörle Mücadele Stratejisi’nde de hedef alınan ülkelerin başındaydı İran. ABD’nin Ortadoğu’daki yol haritasının sorunsuz şekilde işlemesi için İran’ın artan nüfuzunun kontrol edilmesi gerekiyor. Bunun için iki yol var; askeri müdahale ve ekonomik-siyasi yaptırımlar. Askeri müdahale için koşullar müsait değil. Elde kalan tek seçenek ekonomik-siyasi yaptırımların uygulanması.

ABD niçin hedef alıyor?
1) Diz çöktürmek: ABD, Ortadoğu’daki hegemonyasının önündeki engel olarak gördüğü İran’ı dize getirerek, etkisizleştirme niyetinde. ABD’nin bölgeye dair politikalarının tamamında, her cephede İran basıncıyla karşılaşıyor.

2) Neoliberal pazara açmak: ABD açısından İran sadece bölgesel politikalarının önündeki bir engel değil, aynı zamanda küresel neo liberal sisteme eklemlenmesi gereken devasa bir pazar. İran istenilen hızda kapitalist pazara eklemlenemiyor. Petrolüyle, doğalgazıyla, ekonomisiyle iştah kabartıyor.

3) İsrail’in güvenliği: İsrail’in bölgesel güvenliğinin sağlanması açısından da İran’ın tıpkı Suriye gibi istikrarsızlığa sürüklenerek devre dışı bırakılması gerekiyor. İsrail’i tanımayan İran, Lübnan Hizbullahı ve Filistinli örgütlere verdiği destekle İsrail için ciddi bir sorun. İran ile nükleer anlaşmaya en sert tepki ülke İsrail’di.

4) Avrasya’ya açılmak: İran sadece Ortadoğu’daki dengeler açısından değil, Avrasya denklemi açısından da önemli. Güney Batı Asya’ya ve Avrasya’ya açılan kapı konumunda. Doğu’dan Çin, Batı’dan Rusya ile çevrili Avrasya’ya açılmanın en kritik kapılarında birisi İran. İran aşılmadan buraya sızmak engebeli.

ABD’nin vurma stratejisi
1) Ekonomiyi çökertmek:
Trump, Tahran’a baskı uygulamak, yaptırımlarla İran ekonomisini zayıflatmak istiyor. Kriz rejimi sarsacak, böylece halk ile yönetim karşı karşıya gelecek. İşsizlik, yoksulluk, yolsuzluk kıskacındaki İranlılar, daha da derinleşecek kriz karşısında sokağa çıkacak.

2) İçe hapsetmek: Suriye’den Yemen ve Lübnan’a uzanan geniş alanda etkin olan İran’ın bu nüfuzundan rahatsız olan ABD, İran’ı çevreleyerek içine hapsetmeyi hedefliyor. Tahran’ın İsrail’e basınç uygulayan etkisi ile Bahreyn ve Yemen üzerinden Suudi Arabistan’a yönelik basınca dönüşen etkisi kesilmek isteniyor.

3) İç karışıklık: İran kozmopolit bir ülke. Kürtlerden Belucilere, Araplardan Azerilere çeşitli etnik topluluklarla ciddi sorunlar yaşıyor. ABD, İran’ın bu yumuşak karnının farkında ve bu sinir uçlarını kaşımak istiyor. Ahvaz saldırısı ilk sinyali vermişti. Kürtlerle ise sancılı durum sürüyor.

4) Muhalefeti kışkırtmak: Yaptırımlarla çökertilmek istenen İran’da ortaya çıkabilecek huzursuzluktan nemalanarak, muhalefet üzerinden Tahran yönetiminin alaşağı edilmesi de bir diğer hedeflerden.

5) Karşı cephe örgütlemek: ABD, İran’a karşı “Arap NATO’su” kurmaya çalışıyor. Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Katar, Umman, Mısır ve Ürdün’den oluşan Ortadoğu Stratejik İttifakı (MESA) isimli askeri yapılanma bunun en somut adımı.

ABD yaptırımlarından etkilenecek ülkelerin başında Türkiye de var. ABD hegemonyası gerilerken Trump’ın bu hedeflerine ulaşabileceği bir muamma ama Türkiye ve Ortadoğu’yu zorlu günlerin beklediği kesin.