Bu yazı yayınladığı gün, Fransa gündemini belirleyen iki ana başlık geride kalmış olacak.

Bu yazı yayınladığı gün, Fransa gündemini belirleyen iki ana başlık geride kalmış olacak. 5 Nisan Salı günü, iktidar partisi UMP’nin ülkeyi (ve kendini!) bölmek için geliştirdiği yeni icadı “Laiklik tartışması” bir öğleden sonraya sığdırılarak, ebediyete intikal etmiş olacak. Aynı gün, Sosyalist Part Genel Sekreteri Martine Aubry, partisini 2012 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlayan “Değişim” projesini parti genel merkezinde sunacak. Proje metni 19 Mayıs’ta parti militanları tarafından oylanacak.

Sarkozy’nin istediği, UMP genel sekreteri Jean-François Copé’nin sırtladığı “laiklik tartışması”nı daha önce bu köşeye taşımıştık. Sağ partinin çizgisi aşırı sağa yaklaştıkça, bu tartışmanın ana ekseni “Fransız laikliği ve İslam dininin uyumu”na kaydı. Yani zaten pupa yelken ilerleyen faşist partinin yeni lideri ve “Fransa’da laiklik elden gidiyor!” diye aylardır bağıran Marine Le Pen’in işine yaradı.

Tartışmanın laiklik karşısında “aşırı tutumlar” üzerinde duracağı zaten biliniyor. Elbette sokaklarda kılınan namazlar, hastanelerde bazı hastaların kadın-erkek doktor ayrımı yapması, okul kantinlerinde “helal et” talepleri, havuzlarda kadın-erkek saatlerinin ayrılması ve kamusal alanda başörtüsü/burka olayları gerçek. Ancak bunun tartışması bir siyasi partinin iradesine bağlı olamaz. Bu nedenle de sol partilerin tümünün tartışmayı reddetmesi şaşırtıcı değildi ama iktidarın içinden bu denli çatlak sesin çıkmasını öngörmek mümkün değildi. Hem de ne çatlama... Başbakan François Fillon davet edildiği bir radyoda “bu tartışma Müslümanları hedef gösterecekse ben yokum” diyor ve 5 Nisan’da yer almayacağını ilan etmiş oluyordu. Ardından UMP içinden onlarca ses yanlış buldukları bu tartışada yer almak istemediklerini açıklıyordu. 29 Mart günü ise 5. Cumhuriyet tarihinde ilk kez Fransa’daki altı ana dinin temsilcileri bir ortak bildiri yayınlayıp, bu tartışmaya katılmayacaklarını bildiriyordu. Ortodoks, Katolik ve Protestan kiliseleri temsilcileri ile birlikte Müslüman, Yahudi ve Budist din adamları “bu tartışmanın herhangi bir dini hedef almasının tehlikesinin son derece bağlı oldukları laiklik prensibine karşı olduğunu” belirterek ses getirdi. Gerçi din adamlarının siyasi bir tartışmada taraf olmaları ve seslerinin kamusal alanda bu kadar yüksek çıkmasının da laikliğe uygunluğu tartışılır ama, iktidara ciddi bir uyarı teşkil ettikleri bir gerçek. Bizce iki yıl önceki “ulusal kimlik” tartışması gibi dağ fare doğuracak ve UMP kendine verdiği zararla kalacak...

Fransız halkı, giderek yıpranan sağ iktidarın karşısında yeterince kuvvetli bir muhalefet olmadığından şikayetçi olsa da, son kanton seçimlerinin sonuçlarının değerlendirmesi kılavuz istemez. Fransızlar artık sola geçmeye hazır görünüyorlar. Ancak bunun ilk şartı, karşılarında ciddi bir değişim getirecek bir Sosyalist Parti (SP) projesinin olması ise, ikinci ve acil şartı 2012’de partiyi seçimlerde kimin temsil edeceğinin belirlenmesi. (çok da uzarsa partiye zarar verecek) İkinci şart bekleye dursun, birinci şart için ilk büyük adım atıldı. Genel sekreter Martine Aubry 2 Nisan Cumartesi günü “Değişim” projesinin anahatlarını Genç Sosyalistler toplantısında açıkladı. Ardından da 5 Nisan’da parti genel merkezinde ayrıntılarını açıkladı. Sosyalist aday kim olursa olsun, taşıyacağı proje üç ana eksende toplam otuz öneri getiriyor. İlk eksende “Fransa’yı yeniden ayağa kaldırmak ve yeni bir gelişme modeli oluşturmak”, ikinci eksende “gerçek eşitliği inşa etmek için adalete yeniden kavuşmak” ve son eksende “Fransızları birleştirmek ve cumhuriyet ilkelerine geri dönmek” var. Önemli öneriler arasında Fransızların başlıca sıkıntılarının başında gelen konut sorunu, üç yüz bin “genç istihdamı”, eğitime yeniden ağırlık verilmesi, ülkede doktor dağılımının adil olarak yeniden düzenlenmesi gibi çözümler devlete “sadece” yirmi beş milyar avroya mal olacak. Ana hatlarını böylece özetleyip, ayrıntılarını haftaya bırakalım.