IŞİD sonrası, dünyada; “Bunca militan, aileleri ve çocukları ne olacak?” diye sorulurken, yoğun katılıma rağmen Türkiye sessiz. Üstelik tüm Suriye geçişleri Türkiye’den oldu. 2013-2015’te sınır denetlenmedi. Devlet o gün “görmedi”, şimdi yakınlarını soranla ilgilenmiyor. Sayı belirsiz, istatistik yok.

Arayışta olanlar insiyatifler kuruyor. Çocukların durumu daha özel. Sakarya’da, babasının 3 yaşında kaçırıp, IŞİD’e götürdüğü Yağız o çocuklardan. Halen aynı ilde yaşayan anne Deniz Öztürk, 5 yıldır kendi çabasıyla onu arıyor. Devlet sesiz, sözler tutulmadı. Genç anne, eşi Serkan Öztürk’ün 8 ayda farklılaştığını anlatıyor:

“İlgisi yoktu, Murat Yetişircan adlı kişiyle tanışınca, sohbetler başladı. İşten ayrıldı, ‘Arkadaşlarımın eşleri gibi çarşafa gireceksin” dedi. Gitmeden 3 ay önce boşanmak istedim.” Öztürk’ün hayatı, 13 Ekim 2014’te tamamen değişiyor: “Yağız’ı balığa götürdü, ‘Araba bozuldu, Yalova’da kalacağız’ diye aradı. İnandım.”

Sabah yaşanan şok büyük. Eşinin kuzeninin “Sürprizmiş” diye getirdiği pakette, telefon ve “İslam için, İslam Devletine gidiyoruz” yazılı not var. Telefon çalıyor. Eşi hemen Antep’e gitmesini istiyor: “Bilet aradım ama bulamadım.” Sakarya, Serduvan Karakolu’na giden aile, Terörle Mücadele’ye (TEM) götürülüyor.

“Sadece beni içeri aldılar. Eşim, farkedene kadar 14:00’ten, 23:00’e aralıklı hoparlör açık görüştük.” Net anlatımlar ve 9 saate karşın yer saptanamıyor! Sadece, “Sınır kapıları haberli” deniyor. Bir polis; “Cahillik yapmış, sen sakın gitme, ilgilenmezler” diye tavsiye veriyor.

Şahısların, “Kardeş” diye kaydedildiği, araçta bırakılan telefonu da teslim ediyor. Dışarıda “Kardeşlerden” birinin ailesi var. Emniyet, kimseye ulaşamıyor ama o, TEM’de tanıştığı çiftin oğlunu buluyor. Sakarya’nın tanınan bir ailenin üyesi olan Murat Koçer ona, “Kafirsin, bir daha arama” diyor.

Bir süre daha temasta kaldıkları eşinin, Antep ısrarı sürüyor. Kadın ve erkeklerin ayrı olduğu bir binada olduklarını söylüyor. “Bana; ‘Kardeşim Serdar’ın eşi Arzu ile çocukları Arda ve Furkan da burada, sadece bir çarşaf al, uçağa bin, Antep’te Vakkas Korkmaz adlı kişi takip edecek. Güvenirse getirecek…’ dedi.”

Yağız’ın amcası Serdar Öztürk, “Hiçbir şeyden habersizim” dese de grubu, Adana’ya kadar onun götürdüğü ortaya çıkıyor. Deniz Öztürk, eşiyle iletişimde kalabilmek için dini telkinlerine inanır gibi görünüyor. Bir kere oğlu ile konuşuyor: “2 şey sordu, neden gelmiyorsun ve kırmızı arabam duruyor mu?”

Öztürk, “Gitmezse başka kadınla evlenip, Yağız’a anne dedirteceğini söyleyen eşi ve “Gidersen ölürüz” diyen ailesi arasında kalıyor. Ocak 2015’te “yenge” Arzu Öztürk’ten, mesaj geliyor: “Serkan öldü, Yağız bende kalıp, cennete gidecek.” Öztürk, Emniyetle bilgileri paylaşıyor.

Sorunu gündemde tutuyor. Kendisine sözler veriliyor, Aile ve Sosyal Politikalar eski Bakan Yardımcısı ve AKP Sakarya vekili Çiğdem Ataberk destek sağlayacağını söylüyor. Eski AKP vekili Recep Uncuoğlu da “Sizi Yağız’a kavuşturacağız” diyor.

Girişimleri, kendilerini polis diye tanıtan 3 sivilin gelmesi ile sonuçlanıyor: “İlerleme kaydettik ama…” diyorlar: “Arzu Öztürk, bize babanın ıslak imzası olan “Çocuğum dönmeyecek, mücahit olacak, yazan bir belge sundu…”

Deniz Öztürk, verdiği her ifade sonrası izlendiğini söylüyor: “Resmi kurumlardan yana beklentim kalmadı. Başvurularımız, vaatler ve ‘Türkiye’ye girerlerse yakalayacağız’ ifadeleri ile sınırlı kaldı.

8 yaşına gelen Yağız’ın annesi, Arzu Öztürk’le son kez IŞİD bölgelerinin Suriye Demokratik Güçleri (SDG) denetimine girmesinin ardından, 2018’in Haziran’nda görüşüyor. Adını Emine Yalçın olarak değiştiren kadın, tutuldukları kamptan kaçmak için para istiyor, “kardeşler” gelip alacak” diyor.

“Oğlumun adını Derda olmuş! Bir videosu ve resmini yolladı. Deyrezor’da PYD’nin elindeki Abu Kemal Köyü’nde olduklarını biliyoruz. Cenazesine bile razıydım ama yeniden umut ediyorum. Döneceğini düşünüyorum. Herhalde önce gözlerine bakardım. Ama korkuyorum…”