Cumhuriyet kelimesi Arapça kökten 18. yüzyılda Osmanlı Türkçesi’nde türetilmiş bir isim

“Cumhuriyet kelimesi Arapça kökten 18. yüzyılda Osmanlı Türkçesi’nde türetilmiş bir isim. Devletin halk ya da halkın seçtiği temsilciler tarafından idare edilmesi esasına dayanan idare şekli. Türkiye Devleti bir Cumhuriyet’tir(Anayasa,Madde 1)… Cumhur: 1. Halk, ahali; 2.Kalabalık, topluluk. Örnek: Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi. Y. K. Beyatlı…

Sembolik Cumhurbaşkanlığı: Ülkeyi ve milleti temsil eden seçilmiş bir kişinin devletin başında bulunması. Sadece temsil yetkisi var. Çoğu zaman meclis tarafından seçiliyor. Fiili idare görevi ve sorumluluğu yok. Tüm yetkiler başbakanda…

Etkin Cumhurbaşkanlığı (Yarı-Başkanlık): Geniş yetkileri var ve başbakan üzerinde bağlayıcı. Genellikle halk tarafından seçiliyor…”

“Dur, ne oluyor ufaklık? Sabah sabah ne dersi veriyorsun?” “Böyle bi özet çıkardım. Çünkü bizim çocuklar ailelerine verecek, okusunlar diye…” “Neden ki? Bunları hemen hemen herkes biliyor…” “Sen öyle san, bizimkiler küçük bir araştırma yapmışlar ve…” “İyi, tamam, istediğini yap…” “Sözümü bitirtmedin babacık!” diyor. Sevecensiz bir “cık” bu, kınamalı. “Kusura bakma da,” diyorum, “sen bu Cumhurbaşkanlığı seçimine çok takmışsın…” Bu kez de o kesiyor sözümü, ödeşiyoruz: “Sen takmıyor musun? Nasıl olur?!” “Alan almış satan satmış…” diyorum. “Hep bilimsel milimsel konuşursun da bu kez ne oluyor bilemiyorum?! Haftaya, 10’unda seçim var. Yazacaksan, onu yazmalısın.” “Önemleri birbirine karıştırmamak gerekse de, ‘o başka bu başka’ denilebilecekse de benim için ağustos ayı daha bir unutulmaz iki günü içeriyor…” diyorum. “ABD yanınca 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya ve 3 gün sonrasında Nagazaki’ye atılan atom bombalarının yıl dönümleri var, yaklaşık 500 bin ölüyü anmak için bir kez daha…”

12.08.2012 tarihindeki köşe yazımda şöyle demişim: “(…)Bu, çekirdeksel (nükleer) saldırıyı, kırımı (katliam) bir kez daha anımsatmak olacak… Olacak da ne olacak, ABD durmuyor ki… Atom bombalarının atılışından sonra bile, ABD yıkım güçleri daha yüksek yüzlerce bomba üretti. Ne Dünya Barış Konseyi’ne aldırdı, ne de silahların yasaklanması önerilerine kulak astı. ABD hep yeni denemelere girişti. 1955 yılında Hiroşima’daki kongrede bu silahların yasaklanması istendi. Dilekçeyi 30 milyondan fazla kişi imzaladı. Ama ABD, devam… Ve nötron bombası üretimine geçti. Bu bombaya ‘temiz bomba’ adını verdiler…” “Bombanın temizi mi? Bu nasıl şey?” diye soruyor ufaklık. “Şöyle temiz iş görüyor da ondan; bu bomba yalnızca insanları, canlıları öldürüyor, ama eşyalara, binalara dokunmuyor... İsmail Uyaroğlu’nun şiirinden: (…)Bombaların pabucu dama atıldı/ Uygar bir bomba bulundu Nötron/ Yok, etmiyor hiçbir şeyi bu kibar bomba/ Sadece İnsanlar hariç…/ Heykelleri korumayı bilebilecek kadar düşünceli/ Ve tabloları yok edemeyecek kadar da duyarlı/ Yalnız ufak bir kusuru/ Var bu bombanın/ Oyuncağını bırakıyor çocuğu götürüyor…/ O kadar da olacak, hoşgörün/ Oyuncak kalıyor çocuk gidiyor/ Neye yarar yoksa/ Bunca teknik gelişme/ Bir Çocuğu/ Öldüremedikten sonra…/ İnsancıl bomba Diyorlar nötrona ama/ Mülkcül bomba adı/ Daha çok yakışıyor aslında ona/ Mülkiyet hakkına olan/ Şu saygısına baksana/ Eşyanın kılına dokunmuyor mübarek/ İnsanı öldürüyor da…”

Şimdi sen arkadaşlarına seçimle ilgili o derlediğin bilgileri ver de, yanı sıra şu linki de gönder, izlerler-dinlerler belki: http://www.youtube.com/watch?v=3UsF2vhPRlU