Seçimle gelmesini demokrasi diye alkışladığımız parti, iktidarı sürecinde yıllardır ülkenin demokratik değerlerini aşındırdı. Kendi etrafında yukarıdan aşağı kayırmacı bir ilişkiler ağı oluşturdu. Seçim sistemini kendi lehine değiştirdi. Yandaş olmayan medyayı karalama kampanyaları ve ağır mali baskılarla cendere altına alıp yok ederken, yandaş bir medya imparatorluğu oluşturdu. Özgürlük olmadan var olamayacak üniversitelerde ve sanat dünyasında eleştirel duranlar sürekli taciz edilip baskı altına alınarak sindirildi…

Bunları benim söylemediğimi tırnak içine almamdan anlamışsınızdır. Bizi anlatıyor gibi görünse de, değil. Yeni yıl kutlamasından sonra, memleket hallerinden konuşmaya başladığımız Macar gazeteci dostumun anlattıkları bunlar.

Tıpkı biz” demiş olabilirsiniz ama orada Orban’ın iktidarı buradaki Erdoğan iktidarının yarı ömründe henüz. Bizde geriye gidiş de oranın iki katı, en az. Hem ekonomik hem de demokratik standartlar açısından!

Belki biraz sizden öğrendik” dedi arkadaşım, 2019 yerel seçimlerine ve özellikle İstanbul’da İmamoğlu’nun başarısına işaret ederek, “fakat sizden hızlı öğrendik” diye de ekledi, Orban’ın yakında gideceğinden emin!

29 Mayıs 2010’da iktidara gelen Orban’ın, 2018’deki seçimleri de muhalefetin parçalı ve birbiriyle uğraşan yapısı nedeniyle kazandığını ancak 2019’da birlikte durabilen muhalefetin yerel seçimlerde Orban’ın Fidesz (Macar Yurttaşlar Birliği) partisine karşı başarı elde ettiğini hatırlatıp, ekledi:

Orban 10 yılda adım adım demokratik değer ve yapıları yok edip otokratik bir rejim inşa ederken, biz de onu durdurmanın yolunun ittifaklardan geçtiğini öğrendik. 2019 yerel seçimlerinde işbirliği yapan 6 partinin ittifakı, bu yıl nisan ya da mayısta yapılacak genel seçimlerde Orban iktidarına son verecek. Bütün kamuoyu yoklamaları buna işaret ediyor.

Son günlerde Şili’yi ve orada genç solcu lider Boriç etrafında birleşen muhalefetin zaferini epeyce konuştuk. Yukarıdaki satırlar, coğrafi olarak bize çok daha yakın olan, hatta kimilerinin Türk saydığı Macarlarla aramızdaki benzerliğin çok daha fazla olduğunu düşündürüyor.

Bizde de Macaristan’da olduğu gibi seçime 6 partinin ittifakıyla mı gidilir, bilmiyorum. Ama şimdilik böyle 6 partili bir blok var!

Macaristan’da sosyalistler, sosyal demokratlar, yeşiller, liberaller ve eski aşırı sağcı partiler, Orban’ın gittikçe otoriterleşen yolsuzluk batağındaki rejimine karşı muhafazakâr Márki-Zay’ın ortak adaylığında anlaşarak gidiyorlar seçime. Gelecek olan konusunda anlaşmaları zor, ama gitmesi gereken konusunda anlaşmış 6 parti!

Türkiye’de gündelik hayat derdindeki vatandaşın “artık yeter” dediği şeyler Macaristan’dakilerden çok daha fazla.

İşte, yeni yılla başlayan zam yağmurunun ardından 2021 enflasyonu da açıklandı dün. Kimsenin inanmadığı TUİK rakamlarına göre bile yıllık enflasyon yüzde 36,08. AKP iktidarından bu yana görülen en yüksek rakam ve ülkenin ekonomik durumu AKP’yi iktidara taşıyan koşullardan da beter.

Ancak, “böyle geldiler böyle gidecekler” diye beklemek büyük gaflet olur!

Zamlar, hayat pahalılığı, açlık, işsizlik en önemli derdi insanlarımızın. Daha önce mitinglerde ön alan SOL Parti şimdi zamlar konusunda da vatandaşın hislerine tercüman olarak sokağa çıktı.

Yakınımızdaki ve uzağımızdaki bütün örnekler yapılması gerekeni gösteriyor: Gitmesini istediğimiz için en geniş güç birliklerini yapmak gerek.

Ama orada durmayıp gelmesini istediğimiz için de el ele vereceğiz! Zamlar, hayat pahalılığı, açlık ve işsizliğin son bulmasının garantisi de bu. Gitmekte olanın gitmesi yetmez!