60 yıllık devrime, 60’ında bir lider!

Konuk yazar: Cüneyt Göksu - cuneyt.goksu@gmail.com

Küba’da Ulusal Meclis ve devlet başkanlığı seçimleri her zaman ilgi çekmiştir.
24 Şubat 2008’deki Devlet Konseyi seçimlerine kadar Fidel’in yeniden aday olup olmayacağı, aday olursa başkan seçilip seçilmeyeceği merak konusuydu. O dönem Fidel’in aday olmaması, belki de ilk kez, Küba’nın seçim sistemine ilgiyi artırdı.

Temmuz 2006’dan beri Devlet Başkanlığı’na vekalet eden Raul Castro Ruz, 24 Şubat 2008’de Ulusal Meclis’in ilk toplantısında 614 milletvekilinin oylarıyla Devlet ve Bakanlar Konseyi Başkanlıklarına seçilmişti. Raul, salt Fidel’in kardeşi olduğu için o koltuğa geçmedi! Raul Castro da Küba halkının gerçek önderlerinden, “Comandante”lerinden biri, tıpkı Che, Camilo ya da Fidel gibi. 1950’den beri, Havana’da yer altı örgütlenmesinde, Moncada Kışlası Baskını’nda, Fidel’in “Tarih beni beraat ettirecektir!” dediği ünlü savunmasını yaptığı mahkemede, cezaevinde, Meksika’da sürgünleri örgütlerken, Granma yatında Küba’ya doğru yola çıkarken, Sierra Maestra Dağları’nda savaşırken, devrim günü Havana’da devrim sevincini yaşarken, Küba’da sosyalizmi kurarken ve savunurken, Domuzlar Körfezi’ne CIA destekli paralı askerler saldırdığında, SCCB dağıldıktan sonra ortaya çıkan Özel Dönem’de Fidel Castro’nun yanı başında ve devrimci mücadelenin en ön safındaydı. Raúl Castro da Fidel’in kardeşi olduğu için değil, devrimin önemli bir komutanı, ülke emektarı olduğu için, Küba halkının efsanevi önderlerinden biri.

19 Nisan 2018’de, yani yaklaşık 10 yıl sonra, Devlet Başkanlığı görevine, devrimden sonra doğan nesilden bir lider, Miguel Díaz-Canel seçildi. Böylece Küba’da sadece bir Devlet Başkanı değil, bir kuşak değişimi de gerçekleşmiş oldu. Raul’de ağabeyi Fidel gibi, iki dönem yaptığı başkanlığı, 60 yaşındaki devrimi, 1960 doğumlu olan, 2013’ten beri başkan yardımcılığı görevini yürüten, 1994’ten beri ülke yönetiminde farklı görevler almış olan elektrik mühendisi kökenli Canel’e devretti.

1990’larda Villa Clara şehrinin, Komünist Parti 1. Sekreteri iken, uzun saçlı, bisikletle ve şortla dolaşan, LGBT haklarının önemli bir savunucusu olarak gözüken Diaz-Canel, maço ve erkek egemen Karaipler kültüründe oldukça dikkat çekiyordu.

Küba’nın yeni başkanının ilk sözleri, ülkenin ekonomik modernleşmesine devam ederken, sosyalist kazanım ve değerlerden geri adım atılmayacağı yönünde idi. Yeni başkandan beklenen bir diğer girişim, halen ülkedeki iki farklı para birimini teke indirmek. Kimi ekonomistlere göre bu tekleştirme iyi yönetilemezse enflasyonu tetikleyip, alım gücü az olan Kübalıları daha da zor duruma sokabilir.

86 yaşındaki Raul, 12 yıllık başkanlığı geride bırakmasına rağmen, Komunist Parti’de ki Birinci Sekreterlik görevine devam edecek.


60-yillik-devrime-60-inda-bir-lider-455540-1.


Küba’da eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsiz olmaya devam edecek. Bütün Amerika kıtasında, sağlık hizmetlerine ulaşılabilirlik açısından en iyi durumda olan ülke halen Küba. Temel gıdaların devlet tarafından sağlanmasına da devam ediliyor. Raul döneminde politik kaynaklı uzun dönemli tutukluğun sayıları oldukça düştü.

“Benim temel görevim, makamıma yapışmak ya da genç insanların önünü kesmek değil, mütevazı değeri içinde yaşama ayrıcalığına sahip olduğum özel dönemden gelen, kendi deneyimim ve fikirlerimle katkıda bulunmak!..” Fidel Castro
Küba’nın üst yönetim biçimine ilişkin bilinmesi gereken çok önemli bir konu daha var: Küba’da hükümetler yalnızca devlet başkanının tekil yönetimiyle değil, Komünist Gençler Birliği Genel Sekreteri ve Dış İşleri Bakanı gibi son derece genç üyelerin de içinde bulunduğu “kolektif önderlik” denen, beş kişilik bir ekip tarafından yürütülüyor.