6-7 Eylül pogromunun üzerinden 66 yıl geçti. Olayın tanıkları ve gazeteciler yaşananların sadece yağmadan ibaret olmadığını, insanların hedef alındığını ve cezasızlığın bu saldırılara sebep olduğunu aktardı.

66 yıllık utanç

ZİLAN AKAY

İstanbul’da yaşayan gayrimüslimlere saldırıların düzenlendiği ve ‘tarihi utanç’ olarak nitelendirilen 6-7 Eylül pogromunun üstünden 66 yıl geçti. Atatürk’ün Selanik’teki evinin Yunanlar tarafından bombalandığı yalanı üzerine başlayan pogromda Rumlara ait ev ve işyerleri yakıp yıkıldı. Resmi kaynaklara göre 4 bin 214 ev, bin 4 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 26 okul tahrip edildi. Kiliselere saldırıldı, içindeki resimler, haçlar, ikonalar ve diğer eşyalara zarar verildi. 73 Rum Ortodoks kilisesi ateşe verildi. Türkiye kaynaklarına göre 11, Yunanistan kaynaklarına göre ise 15 kişi katledildi.

Menderes hükümetine yakın İstanbul Ekspres gazetesinin, “Selanik’te Atatürk’ün evine Yunanlılar tarafından bomba atıldı” iddialı haberinin ardından gerçekleşen olaylardan sonra bazı Rumlar, Yahudiler ve Ermeniler ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.

Patriklik fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un 6-7 Eylül Pogromına ait fotoğraflarını derleyen Gazeteci Serdar Korucu, o gece yaşananların sadece mal yağmasından ibaret olmadığına değinerek şunları söyledi: “Yaşananlar mal yağmaları ile sınırlı değil. Mezarlıkların talan edilmesi, kilise ve manastırların yakılıp yıkılması… Göz ardı edilemeyecek saldırılar... Ayrıca o gecenin fotoğraflarını çeken Patrikhane Fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos, Türkiye’den sınır dışı edildikten sonra kaleme aldığı kitabında ‘Belgrad kapı semtinde oturan zavallı yaşlı bahçıvanın tecavüze uğrayan üç genç kızından bahsedelim mi? Tecavüze uğradıktan hemen sonra aklını kaçıran seksen yaşındaki kadından bahsedelim mi? Diğer toplu tecavüzleri anlatalım mı?’ diye sorar. Sadece mal yağması olarak nitelendirenlerin cevap vermesi gereken sorular bunlar…” Patriklik fotoğrafçısı Dimitrios Kalumenos’un fotoğraflarının çok uzun zaman boyunca Türkiye medyasında yer almadığını ileten Korucu, “Öne çıkarılanlar hep dükkân yağmalarıydı. Böylece sanki sadece mal yağması yaşanmış gibi bir algı oluştu yıllar boyunca. Fotoğraflara 2015 yılında Patrikhane Fotoğrafçısı Niko Manginas sayesinde ulaşmıştım. Kendisiyle birlikte, Laki Vingas’ın danışmanlığında İstos Yayıncılık’tan iki cilt olarak kitap yayımladık. Böylece yıllar sonra kilise, manastır, mezarlık, ev gibi mekânlara yönelik saldırıları da gösteren bu fotoğraflar Türkiye’de yayımlanmış oldu” dedi.

Bu topraklarda cezasızlığın 6-7 Eylül öncesinde de yaşandığına değinen Korucu, “ Cezasızlık, sonrasında da güç bularak, güçlenerek devam etti. Failin kim olduğu da belirsizlik içinde bırakıldı. Elimizdeki son açıklama İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya ait. Pogrom sırasında da mezarlıklar hedef alınmıştı. Son dönemlerde gördüğümüz yağma, pogrom ya da girişimler de aklımıza 6-7 Eylül’ü getiriyor. Failler ortaya çıkarılmadıkça, o gece yaşanan can kayıpları, cinsel istismarlar açıkça konuşulmadıkça ne yazık ki bu devam edecek."

66 yıl önce 6-7 Eylül Pogromu’nda yaşananların tanıklarından Agos Gazetesi Yazarı Pakrat Estukyan ise, pogromun, İstanbul Expres gazetesinin işaret fişeği ile uygulamaya geçirildiğine dikkat çekti. Estukyan şunları aktardı: “Olaylarda birçok kilise, mezarlık, ev ve işyeri saldırıya uğradı, talan edildi. Cinayet ve tecavüz olayları yaşandı. Böylesine kapsamlı bir operasyonun altyapısı şüphesiz ki istikrarlı bir medya propagandası ile sağlandı. Yaşananlar ülkede 5. kol olarak nitelenen azınlık toplumlarına karşı bir milli tepki olarak sunuldu. Benzer nitelikteki olayların faillerinin cezasızlık ilkesiyle korunması ülkemizde kabul görmüş bir gelenektir. Bu inanç bir sonraki tertibin de kadrolarına cesaret veriyor.”

O GÜN NELER YAŞANDI?

Demokrat Parti (DP) yanlısı İstanbul Ekspres gazetesinde “Atamızın evi bomba ile hasara uğradı” manşetiyle verilen haberin hemen ardından Rum, Ermeni ve Yahudi yurttaşlara yönelik saldırılar başlar. Kıbrıs Türktür Derneği üyeleri, yüz binlerce gazeteyi İstanbul genelinde dağıtır. kalabalık, 6 Eylül akşamı yağma ve yıkıma başlar. Sivas’tan 145, Trabzon’dan 117, Kastamonu’dan 116, Erzincan’dan 111 kişi Haydarpaşa Garı’nda yağmaladıkları mallarla yakalanır. Böylece saldırganların bir kısmının başka şehirlerden getirildiği ortaya çıkar. Saldırılar 7 Eylül sabahına kadar sürer. Saldırıya uğrayanlar arasında Fenerbahçe’nin ve Ulusal Takım’ın efsane futbolcusu Lefter Küçükandonyadis de yer alır.

MECLİS ARAŞTIRMASI İSTENDİ

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan, 6-7 Eylül 1955 yılında yaşanan pogromun yıldönümünde konuyla ilgili olarak Meclis Araştırması açılması için TBMM’ye önerge verdi. Paylan, söz konusu önergesinin gerekçesinde, 6-7 Eylül 1955 Pogromu’nun, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan ve hâlâ yüzleşmesi yapılamayan vahim olaylardan biri olduğunu ifade etti. Paylan dilekçede şunları dedi: “6-7 Eylül 1955, aslında bugündür. Bu nedenle 6-7 Eylül 1955’te yaşanan Pogrom’u planlayan ve organize eden resmî ve sivil faillerin ortaya çıkarılması, yaşanan can ve mal kayıplarının tespit edilmesi, mağdur olan kişilerin ve kurumların maddi ve manevi kayıplarının tazmin edilmesi, geç de olsa adaletin yerini bulması için, Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.”