Dün ülkemiz için yüz karası olan ve iktidarın kendisine muhalefet ettikleri gerekçesini saklayarak dolambaçlı yollardan suçladığı Cumhuriyet gazetesi yazarları ve tutuklu bulunan Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ile Emre İper’in duruşması vardı.

Duruşmanın ilk saatlerinde Ahmet Şık’ın savunmasına “Sen siyasi savunma yapıyorsun” diyen ve bu nedenle Şık’ı mahkemeden çıkaran yargıç bir kez daha dünyanın önünde yüzümüzü kızarttı!..

Türkiye’de adil yargılamanınolmadığına dair kanının daha da pekişmesine neden oldu…

Bu dava ve benzerleri, cezaevlerinde tutuklu bulunan 145 gazetecinin suçu, AKP iktidarının doğrudan siyasi suç olarak gördüğü düşünce ve ifade özgürlüğünün yok edilmesiyle ilgiliydi…

•••

Gerçekten Türkiye hukuk devleti olmak çıkarılıyor!..

Bir yandan var olan Anayasa’ya rağmen hak ve özgürlükler kısıtlanıyor, Anayasa’nın temel şartı olan eşitlik ve adalet değerleri askıya alınıyor.

Diğer yandan tek adama tabii KHK’lerle ülkede yeni bir yasal düzen kuruluyor.

•••

2018 bütçe görüşmeleri TBMM’de tamamlandığı gün CHP ve HDP’nin, “Meclis çalışmalarını taşeron işçilik yasası bitene kadar devam ettirelim” önerisini reddeden AKP’nin, ertesi gün vahim maddeler de eklenerek KHK çıkarması hukuk devleti anlayışına son verildiğinin son örneğidir...

•••

18 ay önce hain bir FETÖ darbesi yaşadık!..

20 Temmuz’da iktidar, “Allah’ın lütfu” olarak gördüğü bu girişimi bahane ederek OHAL ilan etti. Ve asıl darbe bu tarihten sonra Türkiye’ye yapıldı.

O günden bugüne hukuk, yargı, hak ve adalet, Anayasa ya da yasalara değil kişilerin anlayışına bırakıldı…

Böylece yüz binlerce insan, başta CHP Milletvekili Enis Berberoğlu, demokrasinin katledildiğinin vahim örneği HDP EŞ Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve HDP’limilletvekilleri ve milyonları içeren aileler mağdur edildi.

•••

En son çıkarılan 696 nolu KHK’ye hukuku doğrudan yok etmekten öte Türkiye’yi iç kargaşaya götürecek bir madde eklendiğini görüyoruz.

KHK’nin 121. maddesinde “darbe girişimi ve terör eylemlerinin bastırılması için hareket ettiği ileri sürülen sivillere cezai sorumsuzluk” getirilmektedir.

İktidar, bu maddenin 15/16 Temmuz günü darbe sırasında FETÖ ile mücadele eden sivilleri korumak adına çıkarıldığını söylemektedir.

Güzel de yazılan tümceden tam bu anlam çıkmıyor.

“Darbe girişimini” sözünü anlayabiliyoruz!.. Ama devam eden “ve terör eylemlerinin bastırılması…” cümlesi dünden daha çok bugün ve gelecekle ilgili eylemleri içeriyor.

Yani günümüzde ya da gelecekte her terör eyleminin bastırılmasında ilgisiz sivillerin ve meşru olmayan kişilerin katılmasına şimdiden olanak sağlıyor ve de suçsuzluğunu ilan ediyor…

Bunun da mevcut Anayasa’ya aykırı olduğu açıkça görülüyor.

•••

Kaldı ki “darbe günü” yetkisiz sivillerin işledikleri suçların affedilmesi bugün için Anayasa’ya uygun değildir.

Çünkü;

1- KHK ile af çıkarılamaz!.. Anayasa’mıza göre genel af ancak TBMM üye tamsayısının 3/5 çoğunluğu ile kabul edilebilir. O halde bu düzenleme, ‘korsan’ bir aftır!..

2- Hain FETÖ darbe girişimi 15/16 Temmuz 2016’da olmuştur. Vahim olan nokta; KHK ile ortadan kalkan suçun tarih ve zamanı açıkça belirtilmemiştir. Bu husus mahkemenin takdirine bırakılmıştır.

Bugünkü yargı, düzenlemenin içeriğine bakarak affı en geniş anlamda uygulayabilir. Bu karar bazı sivil güçlere suç işleme özgürlüğü getirebilecektir.

•••

Kontrgerillanın ortaya çıkmasına, geçmişteki JİTEM benzeri yapıların güç kazanmasına, çetelerin meşrulaşmasına, kurulan sivil saldırı timlerinin, derneklerin terörü bahane ederek ellerinde silah, keser, balta ya da satırla sokaklara dökülmesine neden olacaktır…

Akacak kanın, yurttaşların, gençlerin terörist adı altında öldürülmesinin önü açılacaktır.

Doktoru, işçisi, işvereni öğrencisi, öğretmeni, yazarı, çizeri kısaca iktidara muhalif olan herkesin terörist diye hapishanelerde tutulduğu ülkemizde, canı sıkılan sivilin insan öldürmesi ya da malına tecavüz etmesi olağan hale gelecektir.

Böylece devlet eliyle sivillerin de içine katıldığı bir suç iklimi ülkeyi saracaktır. Artık kimsenin can ve mal güvencesi kalmayacaktır!..

•••

Oluşabilecek dehşet verici tablonun ötesinde şu gerçek de bilinmeli.

OHAL’de çıkarılan KHK’lar münhasıran TBMM’nin kabul ettiği gerekçelerle ilgili olmalıdır.

20 Temmuz’da OHAL “FETÖ darbe girişiminin engellenmesi” için kabul edilmiştir.

Oysa iktidar 18 aydır çıkardığı KHK’lerin çoğunluğunda FETÖ darbesiyle uzaktan yakından ilgisi olmayan düzenlemeler yapılmıştır.

Devletin yeniden yapılandırılmasından, demokrasinin askıya alınmasına, kişi hak ve özgürlüklerinin yok sayılmasından adil yargılanmanın önüne geçilmesine kadar bir dizi kararlar alınmıştır. FETÖ’cülerden daha çok masum yurttaşların günlük yaşantılarını kısıtlayan, iktidarın elini güçlendiren kararlar çıkarılmıştır.

TBMM tamamen dışlanmış, en basit ihtiyaçlar bile yasa yerine KHK’lerin içine sokulmuştur.

KHK hemen TBMM’ye getirilerek görüşülmesinden vazgeçilmiş, işlenen suç olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne götürülen KHK’lere de OHAL döneminde AYM bakamayacağını açıklayarak hukuk devletinin içi boşaltılmıştır!..

Anayasa’ya aykırı hareket etmenin önü açılmıştır.

Tüm yapılanların fotoğrafını yukarıdan çektiğinizde ortaya tek adam rejimine uygun alt yapı oluşumu sağlandığı görülmektedir!..

CHP PM üyesi ve önceki Ankara Baro Başkanı Hakkı Süha Okay, en son çıkarılan bu KHK’nin ciddi boyutlarda tehlike taşıdığının altını çizmektedir.

Toplumun uyarılması gerektiğini ve artık oyunun sonuna gelindiğinin görülmesi gerektiği söylemektedir!..

•••

Dikkatle bakarsanız 696 Nolu KHK’nin içine, taşıdığı misyonu saklamak adına “Taşeron işçilerle ilgili kadro verilmesi hakkı” da konulmuştur.

CHP’nin seçimlerden beri ısrarla takip ettiği bu konu herkesi kapsamasa ve de tam emekçileri tatmin etmese de en azından bir başlangıçtır.

Belediyelerdeki işçileri BİT’lere aktarılması, kadroya sınavla girilmesi, çalışan işçinin güvenlik araştırılmasına tabii tutulması ve elde ettiği haklarından vazgeçecek olması taşeron işçilerine yapılan büyük bir haksızlıktır.

Bunların ivedilikle düzeltilmesi gerekir!..

•••

İktidar bilinen çıkarcı huyundan vazgeçmiyor!.. Kaşıkla verdiğini kepçeyle geri alıyor!..

Devletin tüm kaynaklarını kendine doğru yönlendiriyor.

Sonunda kazanan hep kendisi oluyor!..

Ya da şimdilik öyle sanıyor!