Almanya'nın başkenti Berlin'de düzenlenen 70. Uluslararası Berlin Film Festivali ödülleri, Berlinale Palast Sineması'ndaki törenle sahiplerini buldu. Festivalde en iyi film kategorisinde "Altın Ayı" ödülü, İranlı yönetmen Muhammed Rasoulof'un "Sheytan Vojud Nadarad" adlı filmine verildi

70. Berlin Film Festivali'nde ödüller sahiplerini buldu

Seçil Kalenderoğlu / Berlin

70. Berlin Film Festivali, cumartesi gecesi Berlinale Palast`ta gerçekleştirilen ödül töreniyle son buldu. Festivalde en iyi film kategorisinde “Altın Ayı”nın sahibi İranlı yönetmen Mohammed Rasoulof`un İran’daki idam cezasını konu alan dört kısa filmden oluşan çalışması “Sheytan Vojud Nadarad” (Şeytan Yok) oldu. 2019 yılında “devletin güvenliğine saldırdığı” gerekçesiyle İran’dan çıkışı ve ömür boyu film çekmesi yasaklanan Mohammed Rasoulof’un törene katılamadığı için ödülü kendisi yerine kızı Baran Rasoulof aldı. Genel olarak hayal kırıklığı yaratan ve izleyiciyi çok da tatmin etmeyen festival, ödüllerin dağılımı konusunda da çeşitli görüş ayrılıkları oluşturdu.

Sadece geçtiğimiz yıl 225 kişinin idam edildiği İran’daki infaz memurlarının idam cezasıyla kurduğu ilişkiye, ahlaki sorumluluklarına ve baskıcı rejim tarafından içine kısıldıkları kapana yer veren film, yargı sürecinden ziyade bu karakterlerin gündelik hayatlarına odaklanıyor. Karakterlerin aile hayatlarına, sosyal ilişkilerine ve kendileri için son derece normalleşen idamla ilişkilerini vurgulayan Rasoulof, idamın bir “öldürme hali” olarak psikolojik etkisine ve kurumsallaşmış yapısına odaklanıyor.

Kuşkusuz, bireyden ziyade sistemi suçladığını pek çok sahnede bize ifade eden Rasoulof, daha önceki “Manuscripts Don`t Burn” (El Yazmaları Yanmaz) ve “Man of Integrity” (İnatçı Bir Adam) gibi çalışmalarında erkekler etrafında dönen ve onların şiddetle ilişkilenen hikayelerine yer vermişti. Berlinale`deki basın toplantısına görüntülü olarak bağlanan Rasoulof, filmin ortaya çıkış hikayesinin geçmişte kendisini sorgulamış olan bir rejim askeriyle bankada karşılaşması ve ona “öfke ile bağırmak için” yaklaştığı esnada karşısında “kötü bir canavar” yerine sıradan bir insan görmesine dayandığını söyledi. Hannah Arendt`in kötülüğün sıradanlığı kavramına pek çok gönderme yapan Rasoulof, kötülüğün kişileştirilmesinden öte, devlet tarafından kötülük eylemlerinin yerine getirmeye zorlanmanın, kişisel sorumlukların ve karşı gelme eksiklerinin altını çiziyor.

70-berlin-film-festivali-nde-oduller-sahiplerini-buldu-695072-1.

Berlinale`de diğer ödüller ise şöyle dağıldı:

Altın Ayı’dan sonraki en prestijli ödül olan 'Gümüş Ayı' Eliza Hittmann`ın kürtajı konu alan filmi “Never Rarely Sometimes Always”e giderken, en iyi yönetmen ödülü ise 'Domangchin Yeoja'yla (Kosan Kadin) Hong Sang Sol'un oldu. En iyi oyuncu ödülleri ise 'Undine'deki performansıyla Paula Beer'a ve 'The Hidden Away'deki rolüyle beklenildiği üzere Elio Germano'ya gitti. En iyi senaryo dalında ise 'Favollacce'la Damiano ve Fabio D`innocenzo kardeşler ödülün sahibi oldu.

Festivalin büyük tartışmalara yol açan ve jüriyi de ahlaki açıdan ikiye böldüğü festival başkanı Jeremy Irons tarafından itiraf edilen “DAU Natasha” ise festivalden (ne yazik ki) eli boş dönmedi. Daha öncede Fassbinder, Haneke gibi yönetmenlerle çalışmış olan Jürgen Jürges'e en iyi sinematografi ödülü verildi. 2005 yılında başlatılan deneysel bir proje olan DAU, özel olarak seçilmiş olan tarihi bir döneme ait oluşturulmuş olan kurgu bir mekanda, kendilerine gönüllü olarak katılan kişiler ya da oyuncuların belli yıllar boyunca o dönemi yaşamasına dayanan deneysel bir proje. Daha önce Berlin Duvarı’nı ve duvar etrafında şekillenen hayatları yeniden canlandıran DAU projesinin son ayağı ise Ukrayna’nın bir kasabasında Sovyet döneminde geçiyor. Filmin (ya da projenin) kadın oyuncuları görsel olarak istismar etmesi yanı sıra beyaz perdede izlenenlerin gerçekten yaşanıp yaşanmadığına dair (özellikle de cinsel saldırı ve eziyet sahneleri) filmin yönetmenlerinden Ilya Khrzanovsky`nin verdiği üstü kapalı yanıtlar oldukça düşündürücü ve sorgulanası.