782 bin çocuğa Diyanet kıskacı
Diyanet’in okulöncesi eğitimde olan 4-6 yaş Kuran kurslarında öğrenim gören çocuk sayısı 782 bin 694’e ulaştı. Psikiyatri Uzmanı Avcı, “Devletler, çocukları korumakla yükümlüdür, tersi insan hakkı ihlalidir” dedi.
Mustafa BİLDİRCİN
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın okulöncesi çağdaki öğrenciler üzerindeki etki alanının genişliği, 4-6 yaş Kuran kurslarına yönelik verilere yansıdı. 2015 yılında 15 bin 265 bin öğrenciyle yola çıkan 4-6 yaş Kuran kurslarında eğitim gören çocuk sayısı 2021 sonu itibarıyla 782 bin 694’e ulaştı.
Eğitimcilerin, öğrencilerin pedagojik gelişimleri açısından büyük önemde olduğunu belirttiği okulöncesi eğitime ilişkin, “Kurslarımıza katılan öğrenci sayısını düşürüyor” değerlendirmesi yapan Diyanet, 4-6 Yaş Kuran kurslarıyla 1 milyona yakın çocuğa ulaştı. Diyanet’in resmi verilerine göre, 2015 yılında 15 bin 265 olan 4-6 Yaş Kuran Kursları’ndaki öğrenci sayısı, 2019 yılında 170 bin 513’e, 2020 yılında ise 181 bin 808’e ulaştı. Kuran kurslarındaki çocuk sayısı beş yılda yüzde bin 91 arttı.
105 BİN ÇOCUK KURSLARDA
Başkanlığın 2021 yılın yönelik verileri ise salgın döneminde dahi 4-6 yaş Kuran kursları ile yüz binin üzerinde çocuğa ulaşıldığını ortaya koydu. 2020-2021 eğitim-öğretim yılında 4-6 yaş grubuna yönelik hizmet veren 4 bin 437 kurs olduğu bildirildi. Kurslarda 7 bin 192 kadrolu, bin 270 geçici olmak üzere toplam 8 bin 441 öğreticinin görev yaptığı belirtildi. Kurslarda eğitim gören öğrenci sayısı ise kayıtlara 51 bin 981 erkek, 53 bin 388 kız olmak üzere toplam 105 bin 369 olarak yansıdı. Diyanet’in 2015 yılı itibarıyla 4-6 Yaş Kuran kursları aracılığıyla ulaştığı öğrenci sayısı 782 bin 694’e ulaştı. Başkanlık, Türkiye genelinde sayıları 5 bine dayanan 4-6 yaş Kuran kurslarındaki eğitimin, “Çocukların en sahih dini bilgiler ile bayrak sevgisi ve milli-manevi değerlere bağlılığı öğrenmesi için” yapıldığını savunsa da pedagoglar, küçük yaşta verilen dini eğitimin sakıncalarına dikkati çekti.
BİLİMSEL DAYANAĞI YOK
BirGün’e konuşan Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği’nden Psikiyatri Uzmanı Eren Ezgi Gevher Avcı, okul öncesi dini eğitimin faydalı olduğu yönündeki görüşün bilimsel dayanaktan yoksun olduğunu vurguladı. Okul öncesi dini eğitimin çocukların gelişimini olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Avcı, “12 yaşına kadar olan çocukların soyut düşünme yetileri sınırlıdır. Ayrıca bu yaşta çocukların neden sonuç ilişkisi kurma biçimi, ‘Ben’ merkezlidir. Yani, ‘Ben’ ve öteki arasındaki sınırların net olmadığı bu erken yaşlarda çocuklar, dışsal olayların nedenini kendi eylemlerinde ararlar” diye konuştu.
YASAK EROTİZASYONU
Dini inanç ve öğretilerin bir yetiştirilme biçimi olarak uygulandığında doğurabileceği olumsuz sonuçlara değinen Avcı, şunları söyledi:
“Çocukların dışsal felaketlerden kendi istek, arzu ve eylemlerini sorumlu tutma eğilimini arttırır. Bu, erişkin yaşta özsevi kaybı, intihar ve kendine zarar verme gibi psikopatolojik süreçlerin ilk taslakları olan günahkarlık ve suçluluk temalı duyguların, erken dönemde içselleştirmesine neden olabilir. Öte yandan örseleyici nitelikteki yasaklar yoluyla arzularına yabancılaşan çocuklarda, yasak erotizasyonu tetiklenir, cinsel sapkınlıkların tohumları atılabilir. Çocukların büyüyünce bir şoför değil de astronot olmayı hayal etme eğiliminde olması gibi, çocuklar mücahit olmayı da Müslüman olmaya üstün görme eğilimindedir. Bu, özellikle yoksul mahallelerde tarikatlar ve hücre evleri kanalıyla çocuğun geri dönüşsüz radikal yönelimlere kapılmasını kolaylaştırabilir.”
TRAVMALARA ZEMİN
Avcı, doğaüstü varlıkların ve görünmeyen güçlerin varlığının çocuklarda kaygı ve korku artışına neden olacağını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Merak ve soru sorma isteklerini köreltir. Bütün bunlara ek olarak laikliği dışlayan bir anlayış, çoğunluğun tanımadığı inanç ve mezhepleri yok sayarak ve hatta onları günahkar ilan ederek, bu mezhep ve dinlerden olan kişilerin erken yaşlardan itibaren ayrımcılık hissetmesine neden olabilir. Bu, belleğimizden kazınması güç yeni kitlesel travmalara zemin hazırlar. Devletler, çocukları her türlü dini endoktrinasyondan korumakla yükümlüdür, tersi ciddi bir insan hakkı ihlalidir. Bu husus, çocuk hakları bağlamında uluslararası anlaşmalar yoluyla garanti altına alınmıştır.”