Sedat Peker’in rüşvet ve yolsuzluk, hatta “üst düzey haraç kesme” ile ilgili iddialarına dair Twitter’da şöyle yazdım: “Bugünkü ifşanın ses getirmesi normal, hedef büyük: Sermaye. Çetenin marinaya çökmesi, devlet görevlisinin uyuşturucu satması belki en çok gazetecileri ilgilendirdi ama SPK açıklamaları 80 milyonu etkiler. Kapitalist devlet, ölüsünü değil ama parasını takip eder.”

İtirazlar geldi: “Ülkede SPK’nın ne olduğunu bilen kaç kişi var acaba? Halk Twitter’da yaşamıyor, 80 milyonun kaçının haberi var?”

Doğru. Hatta halk genel olarak yaşamıyor, hayatta kalmaya çalışıyor ve bu çaba çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlanıyor.

Ama benim kastım, bu açıklamalardaki bilgilerin 80 milyonun gündemine girmesi değildi. Bilakis biz hiç haberdar olmasak da hayatımızın en ufak parçasına dek etkilemiş olmasıydı.

Örneğin, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın haziran sonuçlarına göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 6 bin 391 TL.

Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı (yoksulluk sınırı) 20 bin 818 TL.

Asgari ücret 6.471,00 TL.

Peker’in iddiasına göre, “Ali Fuat Taşkesenlioğlu 180 milyon dolarını Bahçelievler’deki villasında ve Halkal’ıdaki bir apartmanda olan karşılıklı iki dairesinde saklıyor.”

Türkiye Aile Hekimliği Dergisi’nin 2021/3. sayısında yayınlanan araştırmaya göre, her dört çocuktan biri düşük kilolu, kız çocuklarının tamamına yakınını anemik. Bu da büyüme ve gelişme sorunlarına yol açıyor.

Çalışmaya göre, okul çağındaki çocuk ve ergenlerin yüzde 21,3’ünde düşük ağırlık izlenmiş, bu da çocukların malnütrisyon (kötü/yetersiz beslenme) riskine maruz kaldığını gösteriyor.

Yani, çocukların bir kısmı aç, kalan kısmı da sadece karnını doyurabiliyor.

Peker’den: “Çaldıkları yetmezmiş gibi devlete de vergi vermemek için hileler yapıyorlar. Şirketleri olan Maya Eğitim Danışmanlık şirketine bir demirci firmasından 1,5 milyon TL’lik hayali fatura kestiriyorlar.”

Aç kalan çocuklar okula da gidemiyor, çalışmak zorunda kalıyor: “En kötü biçimleri düşünüldüğünde, çocuk işçiliği çocukları köleleştirir, ailelerinden ayırır, onları ciddi tehlikelerle, hastalıklarla karşı karşıya bırakır, çok küçük yaşlarda büyük kentlerin sokaklarında kendi başlarının çaresine bakacak duruma düşürür.” (ILO Türkiye Ofisi)

Bir de çalışırken ölen çocuklar var: İSİG’in 12 Haziran tarihli açıklamasına göre, son dokuz yılda en az 556, AKP’li yıllarda en az 811 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. İçlerinde, kanunen çalıştırılması yasak olan 15 yaş altında dört çocuk da var.

“Rüşvet tarifesinde en küçük rakam 500 bin dolar. Üst limit ise açık yani sınırsız. Buna bir örnek vermek gerekirse Kütahya Şeker Hisse senetlerinde yasak yiyen Abdullah isimli şahıstan 1 milyon 250 bin dolar aldılar.”

Kirasını ödeyemediği için sokakta yatan, evine icra gelen, faturasını ödeyemediği için elektriksiz kalanlar… Üniversiteyi kazandığı halde parasızlıktan kaydını donduranlar… Ucuz ekmek ya da bir tas çorba için, iş bulmak için kuyrukta bekleyenler… Gençler, çocuklar, yaşlılar… Gelecekten ümidini kesmiş yetişkinler…

Biz de sosyal medyadan, bu halktan çalınan milyonların nerelerde olduğunu okuyoruz.