Google Play Store
App Store

Ekim Devrimi 90 yıl sonra hâlâ sağladığı deneyim ve bilgi, verdiği dersler ve oluşturduğu kültür ile dünya için umut üretiyor...

İBRAHİM AYDIN

Marks, sosyalizmi kapitalizmin en gelişmiş, ülkeleri için öngörmüştü. Öncelikle Devrim gelişkin bir sanayi ve buna tekabül eden gelişkin proletaryanın var olduğu Avrupa'yı işaret ediyordu. Oysa Devrim kapitalistgelişmenin en "zayıf halkası" Rusya'da gerçekleşmişti. Bolşevikler devrimin tek başına yaşayabilmesini Jazla mümkün görmedikleri için ilk icraatları bir çeşit tarihe not düşmek biçiminde de ele alıyorlardı. Bolşevikleri iktidara yönelten ve onları cesaretlendiren Rusya'da gerçekleşecek devrim hızla Avrupa'ya taşınacak, Avrupa proletaryasının desteğiyle sosyalizmin inşası gerçekleşecekti. Oysa süreç bu öngörülerin tersinden işledi. Önce Çekoslovakya sonra Almanya'daki ayaklanmalar kısa süre içinde ezildi. Sovyet Devrimi gelişmemiş bir ülkede ve yıllar süren iç savaşın sonunda iktidarını pekiştirmiş olsa da emperyalist kuşatmaya karşı var olma mücadelesine girişecekti. Mücadelenin en büyüğünü Nazi Almanya'sına karşı vermek zorunda kalmıştı. Yaklaşık 20 milyon insan bu savaşta yok oldu. Sanayi ve alt yapının yanında muazzam bir üretici güç kaybına uğradı. Savaş sonrasında ise, içine girilen bir başka emperyalist kuşatma ve soğuk savaş dönemi, ülkenin bütün kaynaklarını üretken olmayan alanlara yöneltti. Silahlanma yarışı ve beraberinde geliştirilen "nüfus alanları politikası" devrimci gelişmeyi bütünüyle boğmuş, sosyalizmin özgürleştirici özellikleri yeşertilememiş içe kapalı, kendi kendine yabancılaşmış monolitik bir toplum ortaya çıkarmıştı.

Sovyet tarihini, bir başka biçimde ele alırsak bütünüyle kapitalist dünyaya karşı kendini savunma süreci olarak da görebiliriz. Bu süreç bu gün bizlere 70 yıllık bir tarihsel miras bırakmış olmasının yanında her şeye rağmen sosyalizmin uygulanabilir, dahası yaşayabilir bir sürecin ispatlanmış olmasını da sunuyor. Evet sosyalizm mücadelesinini bir dönemi ekim Deverimiyle başladı ve onunla kapandı. Önümüzde ise bütün bu pratik süreçlerin bir eleştirisine dayanan Sosyalizm mücadelesinin yeni bir dönemi başlıyor

Rus Bolşevikleri, 18. Yüzyıl Fransız Jakobenleri gibi milyonlarca insanın özgürlük eşitlik ve kardeşlik mücadelesine en büyük esin kaynağı oldu. Ezilen ve sömürülen sınıflara özgüven ve kendi güçlerine inancı yeniden kazandırdı. Ekim Devrimi, büyük bir özgürleştirici güç yaratırken, Sosyalizmin tarihsel çağının doğuşunun da işaretidir. Ekim Devrimini go. yılında bir kez daha selamlıyoruz.

1. Emperyalist Paylaşım Savaşı Çarlık Rusya'sını da içine alan 3 yılda yıkıcı sonuçlar üretmişti. 1917'ye gelinirken, savaş cephelerinde Çarlık önemli başarısızlıklarla karşı karşıyaydı. Ekonomik buhran sürekli derinleşirken, yiyecek, ve yakıt sıkıntısı had safhaya ulaşmıştı. 1905 Devrimi deneyimine sahip Rusya proletaryası, Çarlığın yıkılmasının gerektiğini yüksek sesle söylemeye başladı. 1917 savaşın yıkıcı edesinden bunalan işçi sınıfının grevleriyle başlamıştı. 22 Şubat'ta fabrikaların çoğunda işçiler greve girdi ve 2 günde 24 Şubat'a girildiğinde 200 bin işçi grevdeydi. General Kabalov, askeri birliklere, gösterilerin dağıtılması için ateş açmaları talimatı gönderdi; askerler, işçilerin üzerine ateş açmayı reddetti. 27 Şubat'ta Menşevikler'in ve Sosyalist-Devrim-ciler'in çoğunluğa sahip oldukları Petrograd Sovyet'i, İzvestia gazetesi aracılığıyla, ülkede Sovyetleri kurarak yerel iktidarları ele geçirmek için çağrı yayınladı. 27 Şubat'ta ayaklanan işçi ve askerler, bakanları ve generalleri tutuklamaya başladılar. Yıllar süren savaştan bıkan askerler işçilerin grevlerini desteklercesine birliklerini terk ederek işçilerin yanında yer almaya başladı. Gelişmeler karşısında, Çar, tahtını bıraktığını açıkladı; Çarlık yıkılmıştı. Aynı gün, burjuvazinin Duma'daki temsilcileri Liberaller, Menşevikler ve Sosyalist-Devrimcilerle anlaşarak, Devlet Duma'sı Geçici Komitesi'ni kurdu. Komitenin başkanlığına, toprak ağası ve monarşist Rodzyanko'yu getirdiler. Petrograd İşçi ve Askeri Temsilcileri Sovyeti'nin Menşevik ve Sosyalist-Dev-rimci liderleri, burjuvaziyle anlaşarak Geçici Hükümet kurulmasını onayladı ve hükümetin başına Çar II. Nikolay'ın kendi hükümetine başkan yapmak istediği Prens Lvov getirildi.

5 Mart'ta Pravda yeniden yayınlanmaya başladı. 13 Mart'ta, Kamenev, Muranov ve Stalin, Sibirya'dan sürgünden döndü. Kamenev, Pravda'nın Yazıişleri Müdürlüğü'ne atandı. Stalin, Petrograd'da Bolşevik Partisi'nin baş örgütleyicisi oldu. Rusya'ya gidebilmek için her yolu deneyen Lenin, diğer yandan Bolşevik Partisi'nin yeni dönemdeki görevleri üzerine politikaları belirliyordu. 21 ve 22 Mart'ta Pravda'da yayınlanan "Uzaktan Mektuplarında, "Rusya'daki güncel durumun özgünlüğünü", devrimin birinci aşaması ile ikinci aşaması arasında geçiş evresi içinde bulunulduğunu yazıyordu. Devrimin birinci aşamasının, devlet iktidarının burjuvaziye geçmesiyle nitelendiğini, dolayısıyla "burjuva demokratik devrim, Rusya'da bu bakımdan tamamlanmıştır" diyerek, bundan sonraki devrimin "sosyalist devrim" olacağını söylüyordu

NİSAN TEZLERİ
Bolşeviklerin çoğu Lenin'in 1905 Devrimi'ndeki politikalarını ortaya koyan "İki Taktik"teki formülasyon-lar ile bu yeni belirlemenin çeliştiğini söylüyorlardı. 3 Nisan 1917'de Petrograd-Finlandiya garında sürgünden dönen Lenin'i, Petrograd Sovyeti başkanı menşevik Çekidze karşıladı. Gar meydanında kendisini karşılamaya gelen işçilere yönelik konuşmasında bir devrim çağının başlangıcını muştulayan Lenin, "Bugün değilse yarın; tüm Avrupa emperyalizminin çökmesi her an beklenebilir. Sizlerin gerçekleştirdiği Rus Devrimi, bu süreci başlattı ve yeni bir devrin başlangıcı oldu. Yaşasın dünya sosyalist devrimi!" diyerek dünya devrimini selamlıyordu. 4 Nisan'da Lenin, Sovyetler oturumlarının yapıldığı Tauride sarayına gitti ve Bolşevikler, menşevikler, Sosyalist Devrimciler ve bağımsızlardan oluşan toplantısında ünlü "Nisan Tezlerini açıkladı. Konferans "Bütün iktidar Sovyetlere!" sloganıyla yeni bir dönemi başlattı. 3 Haziran'da toplanan I. Tüm Rusya İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyetleri Kongresi'nde oy hakkını sahip 822 delegenin 285'i Sosyalist-Devrimci, 248'i menşevik ve 105'i Bolşevik'ti.

BÜTÜN İKTİDAR SOVYETLERE
Kongre, "bütün devlet iktidarının, Tüm Rusya İşçi ve Asker Temsilcileri Sovyeti'ne devredilmesini" talep eden Bolşevik öneriyi reddederek, Geçici Hükümete güvenoyu verdi. Lenin'in, "Bütün İktidara Sovyetlere" sloganı Bolşeviklerin iktidarı almaya kararlı olduklarının göstergesiydi ve aynı zamanda Geçici Hükümete karşı bir savaş ilanıydı. 9 Haziran ve sonrasında yapılan sokak gösterilerinde hep bu şiar dile getirildi. Bir yanda İşçi Asker ve Sovyetleri diğer yanda Geçici Hükümetin burjuva çoğunluğunun siyaseti, halk yığınlarında gittikçe artan bir hoşnutsuzluk doğurmaktaydı. Bu durum ikili iktidarın çok uzun süre yaşayamayacağının da habercisiydi. Artık sosyalist devrimin koşulları hızla olgunlaşıyordu.

Çarlık rejiminin başlattığı emperyalist savaşı Geçici Hükümetin'de sürdürmesine karşı başlayan tepki hızla sokakları doldurmaya başlamıştı. Ve tarihler 3 Temmuz'u gösterirken, kızgın kitleler sokaklara döküldü. Sanayi kenti Petrograd'da başlayan gösteriler kısa sürede genel ayaklanmaya dönüştü. "Bütün İktidar Sovyetlere!", "Kahrolsun Savaş!" gibi Bolşevik sloganların egemen olduğu ayaklanma, kendiliğinden ortaya çıkmıştı. Geçici Hükümet, bu kitle hareketini ezmekte kararlıydı. 4 Temmuz'da Petrograd-Nevski bulvarında gösteri yapan iadelerin üzerine askeri birlikler ateş açtı. Onlarca kişi katledildi. Gösteriler bastırıldıktan sonra, Menşevikler ve Sosyalist-Devrimciler, Beyaz Muhafızlarla birleşerek Bolşevik Partisi'ne saldırdılar. Pravda merkezi basıldı ve tahrip edildi. Pravda, ve diğer Bolşevik gazeteler kapatıldı. 7 Temmuz'da Lenin, Kamanev ve Zinovyev'in tutuklanması için karar çıkartıldı. Kamanev tutuklandı. Lenin, Finlandiya'ya geçtikten sonra şunları söylüyordu: "Rus devriminin barışçı yolla gelişmesi üzerine kurulan umutlar geri dönmemek üzere söndü. Ya askeri diktatörlüğün tam zaferi, ya da işçilerin silahlı ayaklanmasının zaferi! Bütün İktidar Sovyetlere" sloganı, Nisan, Mayıs, Haziran aylarında ve 4-7 Temmuz'a kadar, gerçek iktidarın askeri diktatörlüğe geçtiği ana kadar mümkün olmuş olan devrimin barışçıl gelişmesinin sloganı oldu. Ne askeri diktatörlüğün, ne de sosyalist-devrimcilerin ve menşeviklerin, fiili ihanetini hesaba katmadığına göre, bu slogan artık bugün doğru değildir. Meşrutiyetçiler ya da cumhuriyetçiler hakkında hayale kapılmak yok, barışçıl yollar hakkında hayale kapılmak yok, dağınık eylemler yok;., güçlerin biraraya toplanması ve yeniden örgüdenmesi, kesin savaşa sıkı bir şekilde hazırlanma, eğer bunalımın evrimi izin verirse, yığınları, bütün halkı bu savaşa gerçekten katmak."

26 Temmuz'da Bolşevik Parti'nin VI. Kongresi başladı. Geçici Hükümet, Kongre'ye katılanların tutuklanmasını istiyordu. Böylece, Çarlığın devrilmesinden beş ay sonra Bolşevikler, yeniden gizli toplanmak zorunda kalmışlardı. Kongre'ye oy sahibi 157 delege katılmıştı ve tüm Rusya'da Parti üyelerinin sayısı 240 bine ulaşmıştı.

Tüm iktidarı ele geçiren burjuvazi, güçten düşmüş ve parçalanmış olan Sovyetleri ezme ve karşı-devrim-ci bir diktatörlük kurma hazırlığına koyuldu. Cephede savaş mahkemeleri ve askerlere idam cezaları şiddet ortamını doruğa çıkardı. 25 Ağustos'ta, Üçüncü Süvari Kolordusu Petrograd'a yürüdü. Bolşevik Partisi, silahlı direniş planı yaparak, işçileri silahlandırdı. Her yerde devrim komiteleri ve karargahları kuruldu. Kısa süre içinde darbe girişimi bastırıldı, ve General Kornilov intihar etti.

Eylül ayında, sosyalist devrim için bütün koşullar iyice olgunlaşmıştı. Lenin, 13-14 Eylül tarihlerinde Bolşevik Merkez Komitesine "Bolşevikler İktidarı Almalıdır" başlıklı mektubunda şunları söyledi: "Bunalım olgunlaşmıştır. İşin içinde tüm Rus devriminin geleceği yatıyor. Bolşevik Parti'nin tüm onurudur söz konusu olan. İşin içinde sosyalizm için uluslararası işçi devriminin tüm geleceği yatıyor." Menşevikler ve Sosyalist-Devrimciler kideler üzerindeki etkilerini yi-tirmişlerdi.Duma Seçimlerinde Bolşevikler, oylarını 78.000'den 198.000'e yükseltti ve oyların yüzde 52'si-ni aldılar. Moskova garnizonunun yüzde 9o'ı Bolşeviklere oy verdi.

AYAKLANMA HAZIRLIKLARI
İşte bu koşullarda Bolşevik Partisi ayaklanmayı görüşmeye başladı. 10 Ekim günü Merkez Komite, 2 aleyhte (Zinovyev ve Kamenev) oya karşılık 10 oyla silahlı ayaklanma hazırlığına başlama kararını verdi. 24 Ekim 1917'de saatler gecenin üçünü gösterirken Aurore zırhlısının top atışlarıyla Kışlık Saraya saldırı başladı. Ve birkaç saat içinde Kışlık Saray ele geçirildi. Sarayda bulunan Bakanlar tutuklandı. Kerenski, ABD elçiliğinin özel arabasıyla saraydan kaçtı.

25 Ekim sabahı toplanan II. Sovyetler Kongresi, şaşkın bir vaziyette olayların ne yönde geliştiğini öğrenmeye çalışıyordu. Petrograd Devrimci Askeri Ko-mitesi'nin yaptığı şu açıklama ile herşey netleşti: "Rusya Yurttaşlarına; Geçici Hükümet devrilmiştir. Proletarya ile Petrograd Garnizonunun başında olan Petrograd Asker ve İşçi Temsilcileri Sovyetinin organı olan Devrimci Askeri Komite iktidarı ele almıştır. Halkın, uğrunda mücadele ettiği dava -ivedi bir demokratik barışın önerilmesi, büyük toprak mülkiyetinin ortadan kaldırılması, üretimin işçiler tarafından denetlenmesi, bir Sovyet Hükümetinin kurulması-kesinlikle kazanılmıştır.

Yaşasın Asker-Köylü ve İşçi Devrimi! Petrograd Asker ve İşçi Temsilcileri Sovyeti Devrimci Askeri Komite" 25 Ekim günü II. Sovyeder Kongresi'nde yeni sosyalist hükümetin kuruluş kararnamesi onaylandı. "İşçi asker ve köylü temsilcileri Sovyetleri Rus Birliği Kongresi, Kurucu Meclis toplanıncaya kadar, Halk Komiserleri Kurulu adını taşıyacak olan geçici bir işçi ve köylü hükümeti kurmaya karar vermiştir.

Devletin çeşidi hizmetieri komisyonlarca yönetilecek ve komisyon üyeleri Kongre programının yürütülmesini, memur, köylü, asker, denizci, erkek ve kadın işçi örgütleriyle sıkı bir işbirliğiyle sağlayacaktır. Hükümet yetkisi, komisyon başkanlarınca oluşturulan bir gruba, yani Halk Komiserleri Kuruluna ait olacaktır. Komiserlerin yaptıkları tüm işlerin denetimi ve onları görevlerinden alma hakkı Rus Birliği Kongresiyle onun Merkez Yürütme Komitesine verilmiştir."

26 Ekim günü II. Sovyetler Kongresi "barış" üzerine ilk kararnamesini kabul etti. Bu kararnameyle, bütün savaşan halkların hükümetleri adil ve demokratik bir barış için derhal görüşmeye çağrıldı ve Rusya Halklarının Hakları Kararnamesi kabul edildi. Bu kararnamenin ilkeleri şöyleydi:

1. Rusya'daki ulusal-toplulukların eşitliği ve egemenliği, 2. Rusya'daki ulusal-toplulukların, ayrılma ve bağımsız devleder kurma hakkı dahil, kendi kaderlerini serbestçe tayin etme hakkına sahip olması, 3. Ulusal ve ulusal-dinsel her türlü ayrıcalık ve sınırlamaların kaldırılması, 4. Rusya'nın sınırları içinde yaşayan ulusal azınlıkların ve etnografık grupların özgür gelişmesi Yeni bir çağ, sosyalist devrimler çağı başlamıştı. Yaşamın her alanında sosyalist ilkeler temelinde yeni bir toplumsal sistem ortaya çıkmıştı.

* * *
"Dünya'yı sarsan 10 gün''den
KİTLELERİN bu durumunu John Reed, "Dünyayı Sarsan On Gün"de bir Sosyalist-Devrimci öğrenci ile bir asker arasında geçen bir tartışmayı aktararak ortaya koymaktadır:  "Öğrenci üniforması taşıyan genç, küstah bir ses tonuyla konuşuyordu:
» Kardeşlerinize karşı silahlanarak katil ve hainlerin birer aleti olduğunuzu anlıyorsunuzdur sanırım, diyordu.
» Kardeş, iş böyle değil, diye ciddi ciddi yanıtladı asker. Siz anlamıyorsunuz. İki sınıf var. Bir proletarya, öbürü burjuvazi. Bizler...
» Bu palavrayı biliyorum, diye kesti öğrenci. Siz cahil köylüler için böyle hazırlop sözlerin her yerde anırılması yeterlidir. Hiçbir şey anlamadan papağan gibi hemen tekrarlamaya koyulursunuz. Kalabalık kahkahadan duramıyordu.
» Bak, ben Marksist bir öğrenciyim. Size sosyalizm için değil, anarşi için, Almanya hesabına dövüştüğünüzü söylüyorum.
» Biliyorum, dedi asker alnından ter damlarken. Siz okumuş bir insansınız. Görülüyor bu. Ben ise cahilim. Ama yine de bana öyle geliyor ki...
» Lenin'in gerçek bir proletarya dostu olduğuna mı inanıyorsun, diye kestirip attı öğrenci.
 » Evet, inanıyorum, dedi asker sıkıntılar içinde.
» Ama dostum, Lenin'in kurşun kaplı bir vagon içinde tüm Almanya'yı geçtiğini ve Almanlar'dan para aldığını da biliyor musun?
» Bunlardan pek haberim yok, diye yanıtladı asker inatçı bir tonla. Ama söylediği şeyler, ben ve benim gibi olanların işitmek istedikleri şeyler. Görüyorsunuz ya, yine de iki sınıf var, burjuvazi ve proletarya..
» Sen delisin be arkadaşım. Ben devrimci eylemim için Schlüsselbourg'ta tam iki yılımı verdim. Oysa ki, o zaman sizler devrimcileri kurşunlayıp "Allah çarı korusun" diye şarkılar söylüyordunuz. Benim adım Vassili Georgieviç Panin. Hiç benden söz edildiğini işitmedin mi?
» Kusura bakma, ama işitmedim, dedi asker sıkıla sıkıla. Kuşkusuz ki büyük bir kahramansınız...
» Elbette, dedi öğrenci inançla. Şimdi de Rusyamı-zı ve özgür devrimimizi batırmak üzere olan Bolşeviklere karşı dövüşüyorum. Nasıl açıklarsın bunu? Asker başını kaşıdı ve aklı iyice karıştığından yüzünü ekşitti:
» Nasıl açıklanır bilemem orasını. Ama her şey bana olduğu gibi gözüküyor. Cahil olmasına cahilim. Yine de yalnız iki sınıf var galiba ortada. Proletarya ve burjuvazi.
» Yine bıraktığım yerde otluyorsun be arkadaş, diye haykırdı öğrenci.
» İki sınıf diyordu boyuna asker inatla. Birine karşı olan öbürüyle beraberdir."