Hiçbir enstrüman kullanmadan sadece sesleriyle yaptıkları müziklerle caz, pop ve halk müziği harmanlayan 35 yıllık A Capella grubu The Real Group’la konserlerinden önce konuştuk

A Capella gelişiyor

ÖYKÜ ÖZFIRAT

The Real Group, ilk kez Türkiye’ye geldi. İzmir’de Olten Filarmoni Orkestrası eşliğinde Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde dün sahne alan beş kişiden oluşan grup bugün de Orfeon Oda Korosu’nun konuk olduğu konserde Ankara’da MEB Şura Salonu’nda sahneye çıkıyor.

► Grubun kuruluş hikâyesinden bahsedebilir misin?
The Real Group 1984 yılında Stockholm’de beş Royal Academy of Music öğrencisi tarafından kuruldu. İlk üyeler caz, pop ve halk müziği vurgusuyla vokal müziğin sanatsal dünyasını keşfetmek istiyorlardı.

► Hiçbir enstrüman kullanmadan gerçekleştirdiğiniz konserlerde dinleyenlerin size katılımını nasıl sağlıyorsunuz?
Aslında, insan sesi de bir enstrüman. Tüm insanlar bu enstrümana sahip. Bu dilin ve müzik eğitiminin de çok ötesine giden bir iletişim yolu. Ayrıca, şarkı söylemek dünyadaki neredeyse tüm kültürlerin bir parçası. Biz de bunu devam ettiriyoruz, insanların yüzlerce yıllardır alışık oldukları bu sanat formunu sürdürüyoruz.

► Bazı çok bilinen şarkıları cover yapıyorsunuz. Bunlardan biri de Koreli sanatçı PSY göndermeli ‘Stockkholm Style’. Bu şarkıyı seçmenizin arkasında ne var?
Orijinal şarkının Youtube’daki tüm rekorları kırmasını enteresan bulduk ve bizim grubumuza uygun bir versiyonunu yapmayı denedik. Müzik videosundaki dans hareketlerinden esinlenerek ‘ren geyiği rodeo’ ve İsveç kışları oldu.

►Yakında 35. yılınızı kutlayacaksınız. A Capella’nın dünya müziğindeki yerine dair gözleminiz nedir bu süreç boyunca?

A Capella müziği her zamankinden daha fazla gelişiyor. Real Group başladığında, yaptığımız şey bir ‘ucube gösterisi’ olarak kabul edildi, çünkü enstrümansız caz ve pop şarkıları söylüyorduk. Yıllar geçtikçe, tepkiler değişti ve bugün bu tür dünya çapında kendilerini benzersiz sanatsal yollarla ifade eden çok sayıda fantastik ve farklı grup içeriyor. Bu çok harika.

► Bu Türkiye’ye ilk gelişiniz. Ne hissediyorsunuz Türkiye hakkında?
Türkiye’ye ilk defa geldiğimiz için çok heyecanlıyız. Nedense 34 yıl sürdü! Çok fazla şey duyduğumuz zengin müzik kültürü ve geleneğine bir göz atmayı umuyoruz. Ayrıca hepimiz çok fazla yemekle ilgili olduğumuzdan restoranlara ve pazarlara dalmak için sabırsızlanıyoruz.

► Türkiye’deki dinleyenlerinize mesajınız var mı?
Sizinle tanışmak ve sizin için söylemek çok güzel. ‘Sabır acıdır, meyvesi tatlıdır.’