Google Play Store
App Store
AB Başkanlığı’ndan ekonomik kriz itirafı
Fotoğraf: AA

Mustafa BİLDİRCİN

İktidarın, “Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü kuruluş yıldönümünde AB’ye tam üyelik” hedefinden giderek uzaklaşıldı. Saray’ın çelişkilerle dolu politikaları nedeniyle Türkiye, dış politikada adeta savruldu. Cumhuriyet’in geleneksel barışçıl dış politikası AKP döneminde tersyüz edilirken özellikle Arap Baharı ve Suriye iç savaşı sürecinde kutuplaştırıcı bir siyaset izlendi.


İktidarın, “Avrupa Birliği’ne tam katılım” hedefinden de dış politikadaki hamleler nedeniyle giderek uzaklaşıldı. Batıda birçok başkent, Türkiye’yi AB adayı bir ülke olarak değil, “Çıkarların örtüştüğü konularda işbirliği yapılabilecek zorunlu partner” olarak gördüğünü açıklamaktan çekinmezken AKP iktidarı, bir ileri iki geri şeklinde ilerlettiği AB’ye katılım sürecinde neredeyse hiçbir mesafe katedemedi.

ÇEKİLME TEHDİDİ

AKP’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 tarihinin hemen ardından başlatılan AB girişimleri, 2005 yılında yaşanan ve “Kıbrıs krizi” olarak tanımlanan gerilimin ardından iyiden iyiye yavaşladı. 2007 yılında ise iktidar, Türkiye’nin 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 2023’e kadar AB'ye üyeliğin gerçekleşmemesi durumunda müzakerelerin sona erebileceğini ima etti.

2023 yılı itibarıyla iktidar, AB’ye katılıma yönelik halen tatmin edici bir sonuç alamazken Avrupa Birliği Başkanlığı’nın 2022 yılına yönelik faaliyet raporu, ekonomik krizin AB’ye katılım sürecine olumsuz etkisini ortaya koydu. Raporun, “Zayıflıklar” bölümünde, uzmanların yurtdışı eğitim/çalışma talepleri için kaynak yetersizliği bulunduğu kaydedildi.

Raporun aynı bölümünde öte yandan, katılım müzakerelerinin bazı üye ülkeler tarafından, “Popülist” söylemler nedeniyle tıkandığı savunularak, “Ekonomik problemler nedeniyle toplumun Avrupa Birliği’ne yönelik algısını canlı tutmanın daha güç hale geldiği” belirtildi.