Hegemonya mücadelesine girişen iki küresel güç merkezi arasında doğrudan bir sıcak çatışma yaşanmaz ancak gerilim yeni vekâlet savaşlarına dönüşebilir.

ABD-Çin vekâlet savaşı başlar

İbrahim VARLI

ABD yönetimi bir taraftan Rusya’yı Karadeniz üzerinden sıkıştırmaya çalışırken diğer taraftan da Çin’i çevreleme arayışında. İki küresel güç merkezi arasındaki gerilim tırmanırken olası yansımalarını ve bu rekabetin nereye evrilebileceğini Şanghay’da yaşayan akademisyen Ceren Ergenç ile konuştuk.

Liverpool Üniversitesi Çin Kampüsü’nde çalışmalarını sürdüren Doç. Dr. Ergenç, Çin ve Doğu Asya konusundaki çalışmalarıyla biliniyor.

► Biden yönetimi ABD’nin dış politika stratejisinde Çin ve Rusya ‘düşman’ olarak ifade ediliyor. Çin’le mücadelenin ‘21. yüzyılın en büyük jeopolitik sınavı’ olduğu kaydediliyor. Çin’in refleksi nedir?
Obama döneminde Çin’in Asya-Pasifik’teki artan etkinliğinin ABD’nin bölgesel ve giderek küresel hâkimiyetine gölge düşüreceği tespiti yapılmış ve ‘Asya atılımı’ adlı bir politikaya girişilmişti. Trans-Pasifik Partnerliği (TPP) bu politikanın sonucuydu. Trump döneminde, küresel tahahütler ve bölgesel ağlar bir kenara bırakıldı ve Çin’le güç mücadelesi ikili ticaret savaşlarına indirgendi. Bu politikanın çeşitli sonuçları oldu. Küresel ölçekte Çin, ABD’den boşalan ‘sorumlu süper güç’ koltuğuna oturmanın fırsatına sahip oldu. Örneğin Paris İklim Antlaşması’ndan çekilen ABD’nin yerine iklim çin en çok maddi destek veren ülke Çin oldu. Ya da ABD BM İnsan Hakları Komisyonu’ndan çekilince yerini Çin aldı.

abd-cin-vekalet-savasi-baslar-864866-1.

► Yüksek perdeden tehditler savurmaya başlayan Biden yönetiminin gerilimi tırmandırmaktaki amacı nedir?
Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi içinde yer almaları kaçınılmaz olan ülkeler açısından Trump döneminde yalnız bırakılmaları ABD’ye güven kaybına neden oldu. Biden hükümetinin Çin’i ve Rusya’yı doğrudan karşısına alan yüksek perdeden bir dış politika planıyla giriş yapmaları da bu kaybolan güveni yeniden kazanmak amaçlı. İkili düzeyde, ticaret savaşları her ne kadar Çin’in ekonomisine de zarar verdiyse de Trump’ın gelgitli davranışları Çin’in küresel güney ülkeleriyle ilişkisini kolaylaştırdı. Ticaret savaşlarının esas önemli noktası sıkça tartışılanın aksine tarım kotaları değil. Huawei gibi markalar üzerinden yapılan sanayi casusluğu suçlamaları ordusunu ABD tarzı bir asker-sanayi işbirliği sistemi içinde yeniden yapılandıran Çin’de bilişim firmalarının savunma sanayiyle ne derecede içiçe olduğunun bilinmiyor olması.

► Çin ile ABD’nin bilek güreşi bir çatışmaya yol açabilir mi?
Çin-ABD arasındaki stratejik savaşın esas gerçekleşeceği yer, ne ihracat kotaları ne Güney Çin Denizi gibi iki büyük gücün doğrudan karşı karşıya geleceği sıcak çatışmalar. Neoliberalizmin içinden çıkamadığı krizlerini aşmak için iki yeni sermaye birikim alanı oluşuyor: Çevre dostu teknolojiler ve yapay zeka. ABD ve Çin arasındaki çatışma yeşil ve dijital dönüşümlere kimin damgasını vuracağı üzerine gerçekleşeceğini düşünüyorum. Bu esnada, iki güç arasında doğrudan sıcak çatışmalar değil ama bu küresel dönüşüm sırasında güneydeki yerel çatışmaların yeni bir kuşak vekâlet savaşlarına dönüşmesini bekleyebiliriz.

► Jeopolitik denklem değişirken Çin, ABD’nin çevreleme stratejisine nasıl karşılık verebilir?
Çin, seçimi Biden’ın kazanmasını hoş karşıladı. Çünkü Biden en azından geleneksel diplomasi normları içinde hareket eden bir rakip olacaktı. Bu beklentiyle Çin, Biden hükümeti henüz ısınma aşamasındayken Kuşak ve Yol Girişimi üzerinden yürüttüğü bölgesel politikayı öne aldı. Ama bu strateji, Biden hükümetinin iç kamuoyunda karşılaştığı baskı yüzünden yarım kaldı. Çin Dışişleri Bakanı’nın Güneydoğu Asya, Afrika ve Ortadoğu’yu kapsayan ziyaretlerinin ortasında ilk önce alalacele toplanan Alaska Zirvesi krizi patlak verdi. Üzerinden bir hafta geçmeden de AB-ABD-Birleşik Krallık-Kanada blokunun Xinjiang yöneticilerine yaptırım uygulamasıyla bir başka kriz yaşandı. Çin bu yaptırımlara misliyle karşılık verdiği gibi Xinjiang pamuğunun uluslarararası markalar tarafından kullanılıp kullanılmaması üzerinden küresel ticaret dengelerini sarsabilecek bir kamuoyu kampanyası düzenledi.

► Çin’in ‘borç diplomasisi’nin ülkeleri ‘borç tuzağı’na çektiği yönünde yorumlar var. Bir tuzak söz konusu mu?
Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi, ABD’nin Marshall Planı’yla karşılaştırılıyor ama aslında Soğuk Savaş’ın iktisadi sınırlarını çizen Marshall Planı’nın aksine Kuşak ve Yol Girişimi (KYG) tek elden planlanan ve hiyerarşik bir şekilde uygulanan bir bölgeselleşme stratejisi değil. Pekin hükümetinin yeşil ve dijital dönüşüm planları kadar yerel belediyelere bağlı KİT’lerin iç borçlardan kurtulmak için aradıkları yatırım çözümleri, KYG’nin finansal ayağı olan Asya Yatırım ve Altyapı Bankası’nın kararları kadar hedef ülkelerin hükümetlerinin yatırım ve doğrudan finansal yatırım talepler ide KYG projelerini şekillendiriyor. Bu yüzden, KYG coğrafyası değişik görünümler sergiliyor. Çin’le borçluluk ilişkisi içinde olan ülkeler de var, Çin yatırımları sayesinde bölgelerindeki jeoekonomik önemlerini artırmış ülkeler de.

***

Borç tuzağına düşülür mü?

► Çin’in mega projelere ortak olmak istediği yönünde haberler var. Türkiye için bir ‘borç diplomasisi’ tuzağı oluşur mu?
Türkiye’nin Çin’le ilişkileri 1990’ların ikinci yarısından sonra canlandı ve değişik evrelerden geçti. İlk dönemde Çin’in ucuz işgücü avantajından dolayı ticaret açığı Türkiye lehine dönmedi. İkili ilişkilerdeki bu dengesizlik Türkiyeli sermayenin Çin’e yatırım yapmasıyla çözülebilirdi ancak çokuluslu şirketlerin halihazırda egemen olduğu pazara girmeleri mümkün olmadı. İkinci dönemde altyapı, enerji ve ulaşım alanlarına yatırım çekme amaçlandı. Çinli şirketlerin Türkiye içinde yatırım yaptığı dev inşaat projeleri dışında ülkeyi KYG’a entegre edecek ‘Orta Koridor’ ulaşım projesinde yakın zamana kadar ilerleme kaydedilmedi. Karabağ Savaşı’nın ardından bu konudaki gelişmeleri göreceğiz. Çin’in Türkiye’ye yaptığı enerji yatırımları Doğu Akdeniz bölgesindeki diğer partnerlerinin aksine yeni, çevre dostu teknolojilere değil, eski teknolojili kömür santrallerine. Son yıllarda Türkiye Çin’den ve AIIB’den nakit sıkışıklığına destek olacak krediler aldı. Bunların sonuncusu Çin Dışişleri Bakanı’nın ziyaretinin arkasından açıklandı. Ziyaretin diğer sonuçları zaman içerisinde açıklandıkça Türkiye’nin nerede durmayı planladığı daha açıkça anlaşılabilir.