Birleşik Devletler’in dört bir yanında ırkçılara karşı anti-faşistler sokağa döküldü. Peki bu anti-faşist tepkinin özellikleri neler? Eylemciler ve uzmanlarla konuştuk…

ABD’de ‘anti-faşist hareket’...

ÖMÜR ŞAHİN KEYİF
BirGün Washington Muhabiri

ABD’nin Virginia eyaletindeki Charlottesville şehrinde, ölümle sonuçlanan ırkçı gösteriler sonrası, ülkenin dört bir yanında ırkçılık karşıtı eylemler başladı. Amerikan İç Savaşı’nda kölelik yanlısı olan Konfederasyon’u temsil eden bazı heykeller, eylemciler tarafından indirildi. Son olarak Boston’da 400 bin kişiyi bulduğu söylenen protesto büyük ses getirdi. Uzmanların “Siyah hareketine sempati duyan ve çoğunluğunu beyaz gençlerin oluşturduğunu” söylediği protestocuların eylemlere devam etmesi bekleniyor.

Protestocuların, Charlottesville’deki ırkçı saldırı karşısında hızlı hareket ederek eyleme geçebilmesi ve bu eylemlerin yaygınlık göstermesi, pek çok kişi tarafından “ABD’de anti-faşizmin yükselişi” olarak değerlendirildi. Aşağıda da tartışacağımız gibi, bu bir açıdan doğru. Eylemciler ise ‘son 40 yıldır eşi benzeri görülmemiş bir hareketle’ karşı karşıya olduğumuzu söylüyor. Kuzey Carolina’nın Durham şehrinde Konfederasyon Askerleri Anıtı indirilirken, kalabalık şöyle bağırıyordu: “Biz devrimiz!”

Öte yandan bu eylemler; düşünsel arka plan, yöntem ve mobilize ettiği kitle açılarından sol içinde bir tartışmanın konusu oldu.

Örgüt değil hareket

abd-de-anti-fasist-hareket-341871-1.Tartışmaya, sokaktaki dikkat çekici gruplardan biri olan Antifa’yı dinleyerek başladık. Grubun eski örgütleyicilerinden Scott Crow’la konuştuk. Crow’a göre, Antifa bir örgütlenme değil, faşizme karşı savaşan grup ve bireylerden oluşan bir ağ. Kendilerini 1920’lerde Avrupa’da faşizme karşı gelişen tepkinin parçası olarak konumlandırıyorlar. Crow, şu anda sokaktaki hareketin başka bir örgütlenmeye evrilmeyeceğinin altını çiziyor: “Bu geleneksel olarak reaksiyoner politika. Sadece düşünceler bütünü, bir örgüte dönüşemez.” Sokaktaki tek grubun Antifa olmadığının altını çizen Crow, kendilerini “biz çatışmalara girenleriz” şeklinde tarif ediyor.

Sokaktaki kitlelerin daha çok liberallerden oluştuğunu ancak anarşist fikirlerin de etki alanının geniş olduğunu belirten Crow, Antifa’nın görevinin örgütlenmek değil faşizmi olduğu yerde durdurmak olduğunu belirtiyor. Bu kapsamda, aşırı sağın eylemlerine gidiliyor, sağcıların konuşma yapacağı etkinliklere müdahale ediliyor, heykeller yıkılıyor. Crow, Antifa’nın amacının bir parti kurmak olmadığını da belirtiyor.

Emperyalizm konusu

“Sokaktaki insanlar ABD’nin küresel ölçekteki ırkçı ve emperyalist politikalarını yürüten Obama ile Hillary Clinton için ne düşünüyor?”, diye soruyoruz: “Onlar da düşman. Antifa’da bazılarımız, seçilmiş politikacı istemiyoruz” diyor. Ancak bir not düşüyor: “Antifa içinde olabilecek liberaller ve ilericiler, muhtemelen onları (Obama-Clinton) desteklerler.”

Peki, ABD’nin küresel etkileri olan emperyalist politikaları sokağın gözünden nasıl gözüküyor? Crow, ABD halkının “sınır ötesini pek fazla düşünmediği” belirterek devam ediyor: “Antifa’da ABD sınırlarının ötesini nadiren düşünebilen genç insanlar var. Fakat benim gibi insanlar doğal olarak anti-emperyalizmi anti-faşizmin parçası olarak görüyorlar. Hareketin uluslararası önermeleri var ama daha çok ABD ile ilgili.”

Ukrayna’da neo-faşistleri desteklediler

abd-de-anti-fasist-hareket-341872-1.

2016 ABD Başkanlık seçimlerinde Yeşiller Partisi’nin Başkan Yardımcısı Adayı Ajamu Baraka’nın kaleme aldığı bir yazıda (blackagendareport.com) bu mesele tartışılıyor. Baraka, faşizmi; “İsrail devletine, Kuzey Kore’de savaşa, siyahların kitlesel hapsine, anlamsız askeri bütçeye, kenti soylulaştırmaya, Venezuela’nın yıkımına verilen destek”te arıyor. Belirtilerini bu şekilde sıraladığı sağ ideolojinin, sadece bugünkü ABD hükümetine ya da Cumhuriyetçiler’e indirgenemeyeceğini belirtiyor. Eski Başkan Obama döneminde Ukrayna’da neo-faşist hükümetin desteklenmesinin Avrupa’da da sağın yükselişine meşruiyet kazandırdığını ifade ediyor. Baraka’ya göre, o dönemde liberaller ve bir kesim sol Obama’nın Ukrayna politikalarını desteklemişti. ABD’de Trump’ın da seçilmesiyle gözlemlediğimiz sağ yükselişin ırk, sınıf, cinsiyet politikaları bağlamından koparılamayacağını belirtiyor.

Sınıfın dikkatini çekemez

abd-de-anti-fasist-hareket-341870-1.

Politika Çalışmaları Merkezi’nden (IPS) Netfa Freeman, sorumuz üzerine, mevcut haliyle eylemlerin küresel faşist sistemin yıkılması için yeterli olmadığını ifade ediyor: “Beyaz üstünlükçülüğünün sadece insanın kafasında olmadığını dünya halkları üzerinde yıkıcı etkili, süregiden küresel bir yapı olduğunu anladığımızda; aşırılıkçı faaliyetlere odaklanan, görece küçük bir kesim olan beyazların etkili olamayacaklarını da anlarız”. Devam ediyor Freeman: “Hareketliliğin kendi başına bu sisteme karşı etkili olamayacağını ve hayatta kalmak için mücadele eden işçi sınıfının dikkatini çekemeyeceğini biliyorum. Sürdürülebilir şekilde birleşmek için kapitalizme dayanmadan halkların temel insani ihtiyaçlarına vurgu yapan bir örgütlenmeye (hareketlilik değil) ihtiyacımız var.”

Freeman Konfederasyon heykellerinin yıkılmasıyla ilgiliyse, “ABD’deki gerçek ırkçılık ve beyaz üstünlükçülüğü varlığını sembollerle sürdürmüyor, sadece sembollerin kaldırılmasıyla da yok edilmeyecek” diyor.

Başkanlığın aşırı taraflarına karşılar

Şu anda var olan hareketlenmenin solun yükselişi olarak değerlendirilemeyeceğini ileri süren Freeman şöyle konuşuyor: “Aralarında gerçek sol unsurlar olabilir fakat baskın politik karakteri meseleyi sadece başkanlık yönetimindeki aşırılıktan ibaret gören ve ABD faşizminin yükselişini yan unsur kabul eden daha liberal kesimler oluşturuyor… Beyaz üstünlükçülüğünün ABD’de çok sık rastlanan bir şey olduğunu itiraf etmekten yoksunlar. Son dönemdeki faşizmin yükselişini uluslararası kapitalist elitin saklanma örtüsü ve partiler arası olduğunu görmüyorlar.”