Irkçılıkla yıkanan bu gruplar, Konfederasyon sembollerine dokunulmasını kabul edilemez buldu. Hesaba katmadıkları şeyse, politikalarına karşı oluşan geniş ve derin antipati duygusuydu. Sıradan insanlar, anti-faşist gruplar ve çeşitli sol örgütler, ırkçıların Charlottesville’e gelişlerine karşı sokaklara çıktı

ABD’de Nazizm'e karşı koymak

Vijay Prashad - Gazeteci-Yazar Ortadoğu Uzmanı

1861-65 arasında, acımasız bir iç savaş Birleşik Devletler’i bölünmenin eşiğine getirdi. Ana fay hattı, farklı eyaletlerin köleliğe karşı aldığı tutumdu. Güney eyaletleri -Konfederasyon- köle emeğine dayalı çiftlik ekonomisine dayanıyordu. Konfederasyon, belli ölçüde kölelik karşıtı düşüncenin, aynı zamanda da Güney'in tarım elitlerine karşı olan endüstri elitlerinin etkin olduğu Kuzey ordularınca yenildi. Bu yenilgiyle kölelik esasen biterken, Güneyli beyazlarda, çiftlik dönemine ilişkin nostalji güçlü kaldı.
Durham’daki Konfederasyon askerinin heykeli, savaşın hemen ardından değil, Afroamerikanların ve diğer azınlıkların haklarını elde etmek için mücadele ettiği döneme tekabül eden 1924’te dikildi. Heykeller ülkenin dört bir yanında, yurttaşlık haklarına karşı beyaz direnişinin simgesi olarak dikilmek için alelacele üretildi.

Charlottesville
Durham’daki çatışma, üç saat uzaklıktaki Charlottesville (Virginia) şehrinde yaşananlardan hemen sonra gelmişti. Şehirdeki Lee Parkı, Virginia Üniversitesi kampüsüne uzak değil. Parkta Konfederasyon lideri Robert E. Lee’nin at üstünde sekiz metrelik bir heykeli bulunuyor. Bu heykel de 1924’te dikilmiş. O yıl Charlottesville, Konfederasyon Gazileri ve Konfederasyon Gazilerinin Oğulları kongrelerine ev sahipliği yaptı. Virginia Üniversitesi’nin üst düzey yöneticileri dahil tüm şehir erkânı heykelin dikilme törenine katıldı.

Geçen yüzyılda, ABD’nin güneyindeki küçük kasaba ve şehirlerde heykelleri kaldırma ve sokak isimlerini değiştirme girişimleri eski siyaset simsarlarınca bozuldu.

İç savaş sonrasında resmi kurumlarda dalgalanan Konfederasyon bayrağı, bugün pek çok yerde varlığını sürdürüyor. Güney Carolina’da bayrağı kaldırma mücadelesi halihazırda bölünmüş olan nüfusu bir kez daha böldü. 2015’te Amerikan sağının kurulu düzeni, kamu binalarından Konfederasyon bayrağının kaldırılmasına karşı savaştı. Sağcı dergi Weekly Standart’ın Editörü William Kristol, “Solun 21’inci yüzyıl planı Konfederasyon için savaşmış Amerikalılara ait tüm saygı izlerini silmek” diyerek sızlandı. İç savaşın kölelik karşıtı kanadına yönelik “saygı” fikrini canlandırmak, Amerikan sağının beyaz seçmene ulaşmasının bir yolu. Bu şekilde, Konfederasyon ve kölelik yanlısı tarihin, ABD’deki beyazların mirasıyla ayrılmaz bir bütün olduğu mesajı veriliyor.

Donald Trump’ın seçilmesi Amerikan Nazi Partisi’nden Konfederasyon miras derneklerine kadar Amerikan politikasının en itici kısımları tarafından büyük ölçüde iyi karşılandı. Kasım 2016’da başkent Washington’daki Ulusal Politika Enstitüsü konferansında, kurumun liderlerinden Richard Spencer sahnedeyken seyirciler Alman Nazi sloganı “Heil Hitler”i andırır biçimde “Heil Trump! Heil halkımız! Heil zafer!” diye bağırıyordu. Spencer ve faşist arkadaşları Trump’ın “beyaz hakları”ndan yana yorumlarının kendilerine yarayacağını düşündü. Ku Klux Klan dahil çeşitli Nazi ve Konfederasyon gruplarının, Lee heykelinin kaldırılmasına karşı, Virginia Üniversitesi ve Kurtuluş Parkı’na (Eski adıyla Lee Park) yürümeleri boşuna değil. Irkçılıkla yıkanan bu gruplar, Konfederasyon sembollerine dokunulmasını kabul edilemez buldu. Hesaba katmadıkları şeyse, politikalarına karşı oluşan geniş ve derin antipati duygusuydu. Sıradan insanlar, anti-faşist gruplar ve çeşitli sol örgütler, ırkçıların Charlottesville’e gelişlerine karşı sokaklara çıktı. Faşistler şiddeti körüklemeye çalıştı ve taraftarlarından biri 32 yaşındaki Heather Heyer’i öldürdü, pek çok kişiyi de yaraladı.

The Daily Stormer isimli internet sitesinin Editörü Andrew Anglin, bekâr ve çocuksuz olması dolayısıyla, Heyer’in ölümüne sevindiğini yazdı. Anglin bu sebeple Heyer’in hayatını “değersiz” bulmuştu. Amerikan sağının ağır hakaretleri kadın nefretiyle azınlık nefretini birleştiriyor.

Steve Bannon
Trump’ın baş danışmanı Steve Bannon, Virginia’daki olaylardan birkaç gün sonra apar topar Beyaz Saray’ı terk etti. Söylenene göre birkaç hafta içinde ayrılması planlanmıştı. Charlottesville’deki Cumhuriyetçi Parti için utanç verici olan Nazi yürüyüşü, gidişini hızlandırdı. Bannon bir yıl önce, Nazi stili Amerikan sağının büyük destekçisi Breitbart News’teki yerinden Trump’ın tarafına gelmişti. Beyaz gücünün düşüşünden, dünyada Amerika’nın rolünün erozyonundan bahsediyordu. Bannon Trump’ın ticari anlaşmalardan çekilmesini ve ABD ordusunun sınır ötesi operasyonlarında daha saldırgan olmasını istemişti. Çok ulusluluk ve küreselleşme Bannon’un düşmanları. Amerikan aşırı sağıyla yakın ilişkisi Trump’ın ılımlı Cumhuriyetçilerden dahi izole olduğu anlamına geliyordu. Bannon’un gitmesi gerekti. Fakat gitmek istediğini zaten belirtmişti. Bannon, Trump’ın ajandasının, aile üyeleri Jared Kushner ve Ivanka Trump aracılığıyla hamle yapan küreselciler tarafından ele geçirildiğini düşünüyor.

Direniş
Charlottesville’deki mücadele, ülkenin dört bir yanında tekrarlandı. Halk, Amerikan sağının kamusal alana hükmetmek için “ifade özgürlüğü”nü bir incir yaprağı gibi kullanmalarına izin verilmediğinden emin olmak için sol gruplarla sokağa çıktı. Boston’daki (Massachusetts) kitlesel eylem burada Amerikan sağının toplanmasını engelledi… Öte yandan direniş sadece Kuzey'de değil Güney'de de yapıldı. Tennessee eyaletinin Knoxville kentinde, bir grup Nazi, beyaz gücü yanlısı eylem yapmayı denedi. Anti-Racist Action’ın (Irkçılık Karşıtı Kuvvet) palyaço blokuyla karşılaştılar. Naziler “Beyaz gücü” diye bağırdığında, palyaçolar “Beyaz un mu?” diye sordular. Palyaçolar etrafa un serperek dans ettiler, Nazilerin katılığını uygun ölçüde neşeyle böldüler. Naziler sloganlarını tekrarladığında, palyaçolar “Beyaz çiçek mi?” diye sordular ve etrafa çiçekler saçarak dansa devam ettiler. Palyaçolar içinden bir kadın, anladım dedi, “Kadın gücü." Nazi lideri Alex Linder, onlara saldırmaya çalışmaktan tutuklanınca, sloganları da yarım kaldı.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif