ABD’deki ırkçılık ve siyahların sesi

ENGİN BEKDAŞ

ABD’de George Floyd’un polis tarafından alenen öldürülmesinin video kaydıyla gündeme oturan ırkçılık Kendrick Lamar’dan bahsetmek için yeterli bir sebep. Floyd’un ölümüyle başlayan ırkçılık karşıtı protestolar ülkenin her yerine yayılıyor. Irkçılığı protesto edenler sokaktayken müzik camiasında son 10 yılda ABD’li siyahların sesi en gür çıkanlarından biri hiç şüphesiz Kendrick Lamar.

Irkçılığı, ayrımcılığı, siyah mahallelerinde yaşayanların kaderi olarak kanıksanmış suç ve aşağılanmayı tattığı sokağın sesini müziğiyle tüm dünyaya yaydı. Irkçılığın varlığını reddederek vicdanlarını rahatlatanları, görmezden geldikleri gettoların gerçekleriyle yüzleştirdi. Lamar yalnızca kuşağının sesi olmakla kalmadı, müzikal ve lirikal başarısıyla eleştirel anlamda da büyük başarı elde etti.

“Section.80” (2011), “good kid m.A.A.d city” (2012), 11 dalda Grammy adayı “To Pimp a Butterfly” (2015), Pulitzer ve Grammy ödüllü “DAMN”. (2017) onun etkili diskografisini oluşturuyor. ‘Alright’ şarkısı TV’lerde polise karşı nefreti körüklemekle suçlanmıştı. Lamar’ın “...and we hate po-po, wanna kill us dead in the street fo sho’.” (polisten nefret ediyoruz, bizi sokakta öldürmek istediklerine eminim.) sözünün gerçekliğini görmek üzücü. Yeni albüm hazırlığındaki Lamar’ın bu olaylara da yer vereceğini, yine ırkçı cinayetleri konu edineceğini, bataklığa sırtımızı dönerek sineklerden kurtulamayacağımızı anlatacağını düşünüyorum.