ABD desteğini arkasına almaya çalışıyor

Erdoğan’ın aylardır beklediği Biden görüşmesi nihayet gerçekleşti. Bu görüşmenin ne tür sonuçları olabileceğini düşünürken, bu görüşmenin de çerçevesini belirleyecek olan NATO Zirvesi sonuçlarına bakmak gerekir.

Biden, başkanlık koltuğuna oturmasının hemen ardından ‘Amerika Geri Döndü’ mesajını herkesten önce Batılı ortaklarına gönderiyordu. NATO Zirvesi, ABD’nin Avrupa’nın merkez ülkeleriyle de bir ortak eksen oluşturma arayışına sahne oldu. Bunun tam anlamıyla olmasa da kısmen gerçekleştiğini de söylemek mümkün. NATO’nin 2030 Konsepti olarak ortaya koyduğu belgenin temel hedefine Rusya’nın ve Çin’in yerleştiğini görüyoruz. Bunun özü orta vadede Çin’i ekonomik ve askeri olarak çevrelemek; Rusya’yı sınırlamaktır. ABD ve NATO önümüzdeki dönemde ittifaklarını da bu temel üzerinden daha net olarak şekillendirmek isteyecektir.

***

Bu Zirve tam da bu anlamda AKP’nin ABD ve Rusya dengesi içindeki dış politikasının artık uygulanamaz hale geldiğinin de bir ifadesidir. Aslında AKP de zirve öncesinde Karadeniz’deki ABD politikalarına gösterdiği uyum ve Montrö’yü dahi tartışmaya açacağını ortaya koymasıyla zaten gerekli mesajları iletmiş durumdaydı. AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın, ‘Türkiye’nin sınırı NATO’nun sınırıdır, NATO’nun sınırlarını koruyoruz’ sözü de ileri karakol nöbetine hazırız mesajı veriyordu.

Erdoğan içerde ciddi bir güç kaybına uğradığı bir dönemden geçiyoruz. Çoğunluk gücünü kaybetmiş durumda. Ekonomik krizle baş edemediği gibi devlet içinde mafyadan çeteye bir hizipler kavgasını da engel olunamıyor. Bu dağılmanın ve güç kaybının önüne geçebilmek için AKP bir kez daha ABD’nin desteğini arkasına almaya çalışıyor. AKP açısından durum bundan ibarettir. Bir süredir, AKP üzerinden ‘anti-emperyalist mücadele verdiğini söyleyenlere’ ise şimdi Afganistan nöbeti tutmak düşüyor!

Yirmi yıllık işgal sonrasında Afganistan’dan çekilmeye başlayan ABD, kendi askeri yerine Afganistan Kabil havalimanı korumasını Türkiye’ye devrediyor. Biden görüşmesinin ilk sonucu asker ABD nöbetine oluyor! Bunun ötesinde S-400’ler için diyalogların devam edeceği de ifade ediliyor. Görünen o ki bir süreç başladı! Bunun nasıl devam edeceğini önümüzdeki aylarda daha net olarak göreceğiz. Sürecin bir ucunun da Suriye’ye uzanacağını da akılda tutmak gerekir! Tüm bunlar sadece dış politika değil asıl olarak iç politika ve siyasette de ciddi etkileri olacak gelişmeler olacaktır.

***

Bu görüşmeler hakkında muhalefetin duruma baktığımızda ise, ağırlıkla retorik eleştireler yapıldığını görüyoruz. Erdoğan’ın, ‘ey Amerika’ nidalarında eser kalmaması gibi konular gündeme gelirken; ABD politikası ve ABD adına üstlenilecek yeni görevler hakkında ise bir eleştiri söz konusu değil. Tüm bunlar da gösteriyor ki önümüzdeki dönemde Türkiye’nin sürükleneceği yeni riskler karşısında emperyalizme ve işbirlikçilere karşı duracak solun mücadelesine daha çok ihtiyaç olacak.