ABD- İran geriliminde son durum, Irak’taki Amerikan Büyükelçiliğine Katyuşa roketi atıldı. Olaya dair ilk görüntüler, Devrim Muhafızlarına bağlı Aletejah Televizyonunda gösterildi. Daha geçen hafta İngiliz The Guardian Gazetesi, Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin Irak’ta Şii Milislerle bir araya gelip, savaşa hazır olun dediğini yazmıştı. Saldırı tam da bunun üzerine geldi. Amerikan Başkanı Donald Trump, “Eğer […]

ABD- İran geriliminde son durum, Irak’taki Amerikan Büyükelçiliğine Katyuşa roketi atıldı. Olaya dair ilk görüntüler, Devrim Muhafızlarına bağlı Aletejah Televizyonunda gösterildi. Daha geçen hafta İngiliz The Guardian Gazetesi, Kudüs Gücü komutanı Kasım Süleymani’nin Irak’ta Şii Milislerle bir araya gelip, savaşa hazır olun dediğini yazmıştı. Saldırı tam da bunun üzerine geldi.

Amerikan Başkanı Donald Trump, “Eğer İran savaş isterse bu İran’ın resmen sonu olur” dedi. Şimdi ne olacak?

Amerikan Başkanı Donald Trump muhtemelen savaş istemiyor. Trump kendisini ordu komutanından ziyade bir tüccar olarak konumlandırıyor. Trump, kendisiyle ilgili, ‘pazarlıkla her şeyi yola koyan keresi dize getiren başkan’, imajını oturtmak istiyor. Trump’ın başından beri İran’da rejim değişikliği falan gibi bir derdi de yok. Zaten demokrasi, haklar falan konularını çok ağzına alan bir lider de değil. Derdi gücü ticaret, ‘Amerikan mallarını al da ne yaparsan yap’ diyor.

İran, ABD ile savaşa girebilecek falan bir güce sahip değil. Buna ne parası ne de ordusunun gücü yeter. İran’ın en büyük silahı tüm Ortadoğu’da kullandığı Proxy örgütleri, yani İran’ın vekâletçi savaşçıları. Irak’ta olduğu gibi İran bu örgütler üzerinden irili ufaklı saldırılar düzenleyebilir. Taktik olarak beklenen bu.

Trump’ın güvenlik danışmanı John Bolton, siyasete atıldığından beri her Cumhuriyetçi yönetimin parçası olmuş, fırça bıyıklarıyla ünlü bir şahin. Bolton, her fırsatta İran’da rejim değişikliği hedeflediklerini söylüyor.

Gerilim ABD’nin İran’ın 5+1 ülkeleriyle imzaladığı nükleer anlaşmadan çekilmesiyle başladı. ABD çekilir çekilmez kriz olmadı, çünkü ABD Türkiye’nin de içinde olduğu ülkelere İran’la ticaretlerini kademeli olarak azaltmaları için 1 yıl ek süre vermişti. Süre yeni bitti.

Artık İran’la ticaret yapan ABD ile yapamaz. İşin özü bu. İran’ın petrolü, doğalgazı ve Demir çelik ürünleri de ambargolu. Türkiye’de pek dile getirilmiyor ama Türkiye ile iş yapan İranlı iş insanlarının Türkiye bankalarındaki hesapları bir bir kapatılıyor. Bankalar kendilerini riske atmak istemiyor.

İran rejimi, bize ambargolar bir şey demez, kesseler acımaz, sloganlarını tekrar edip duruyor. Ama kazın ayağı öyle değil. İran’da riyal yabancı para birimleri karşısında serbest düşüşe geçmiş durumda, enflasyon inanılmaz boyutlarda. En son İran’da yaşanan sel felaketinde müthiş bir acz gösteren rejim sıkışmış durumda.

‘İran’a dik dur eğilme arkandayız’ diyenler de dendiği gibi arkasında falan değil. İran’ın Obama döneminde imzaladığı anlaşma uyarınca, İran en fazla 300 kilogram zenginleştirilmiş uranyum üretecek, fazlasını Rusya alacaktı. Rusya taahhüt ettiği miktarın ancak 3’te birini almış, fazlasını istemem demiş kenara çekilmiş.

Şimdi İran el elde baş başta köşeye sıkışmış durumda.

İran medyası, Amerikan yönetimi-İran konusunda bölünmüş durumda, hatta ‘Beyaz Saray güvenlik danışmanı John Bolton her an görevinden alınabilir’, yayınları yapıyor. Bu tip analizlere Türk ana akım medya okuyucuları da aşina.

İran’a ait misillerin Irak Al Anbar’dan Suriye’ye Şam’a geçtiği istihbaratı var. Bu istihbaratın ardından İsrail’in Şam’da bazı hedefleri vurduğu haberleri geldi. Meşrebine göre Şam, Rusya ve İran’a yakın kaynaklar, İsrail füzelerinin Suriye’nin hava savunma sistemleri tarafından ‘durdurulduğunu’, İsrail’e yakın kaynaklar ise ‘durdurulamadığını’ yazdı.

Savaşların büyük bölümü artık propaganda savaşı.

İran-ABD meselesinde de, kim kimi korkutur geri adım attırırsa kazanan o olacak.