Trump, Kim’le Mayıs’ta görüşeceğini söyledi. Ortada ne ABD’nin yaptırımları azaltacağına dair bir işaret ne de bölgesel bir nükleersizleşme önerisi var. Tüm sorumluluk K. Kore’nin üzerinde. K. Korelilerin bu yolda ilerlemek isteyecekleri şüpheli

ABD, Korelilerin barışmasına izin verecek mi?

Vijay Prashad - Tarihçi, Ortadoğu Uzmanı

Yapılacak tek mantıklı şey bu gibi görünüyordu. Amerika’nın kabullenmesi gerekiyordu. Eğer Trump herhangi bir diyaloğun mümkün olması için önce Kuzey Kore’nin nükleer silahlarından vazgeçmesi konusunda ısrar etseydi Kuzey Doğu Asya’da daha çok müttefik kaybedecekti. Güney Kore’deki yaygın düşünce Silahsızlandırılmış Bölge üzerinden uzlaşmaya doğru yönelmek. Japon halkı bile K. Kore füzelerinden gelen tehditi ortadan kaldırmak ister görünüyor. 2009’da Japon halkı Okinawa’daki ABD üssünü kaldırma yönünde oy kullanmıştı, bu üs K. Kore’ye karşı tehditlerden biriydi. Kuzey Doğu Asya’da gönüller barıştan yana. ABD’nin kurulu düzeni ve Trump, savaş tehditleri savururken yalnız kalmak istemiyorlar.

Belki işler bu kadar kolay değildir. Belki ABD gerçekte çatışmaya bir son vermeye niyetlenmiyordur. Amerikan ve Japon hükümetlerinin söylemlerine daha yakından bir bakış, daha az iyimser bir tablo ortaya koyuyor. Onların bu çatışmadan kazanılmış bir çıkarları var. Buna bir çırpıda son vermek zor olacak.

İki Kore, Kuzey ve Güney, ciddi barış görüşmelerinin yapılacağı bir ortama doğru önemli adımlar attılar. Elçiler geldi, gitti; İki lider arasında Nisan’da yapılacak bir zirve için sözler verildi. Yıllardır yaşananlar yalnızca Kore’ye ait bir durum olsaydı, bugün yarımadadaki ayrılığın kesintiye uğradığı söylenebilirdi. Şimdi ise kalan her şeyin detaylar olduğu söylenebilir. Örneğin, Kuzey ve Güney birbirlerine kötü bir niyetleri olmadığını nasıl ispatlayabilir? Ne çeşit bir nükleersizleşme takvimi oluşturulmalı? Koreler arası daha fazla turizm ve seyahate izin olacak mı?

Amerikan gücü
Fakat elbette, bu sıradan bir çatışma değil, çok daha dallı budaklıydı. Kore ilişkileriyle hiç ilgisi olmayan bir ülkeyi de içinde barındırıyordu. Kore’yle sınırı olmayan bu ülke elbette ABD. Peki ABD’nin yarımadanın politikaları üzerinde ne gibi bir çıkarı var?

Öncelikle, ABD Kore’ye 1940’ların sonunda ülkede bir komünist devrimi engellemek amacıyla girdi. Japon sağcı hatta faşist politikacılarla tezgah kurdu. Bu faşistlerin içinden Nobusuke Kishi, Amerikalılar tarafından A Sınıf Savaş Suçlusu olarak tutuluyordu fakat daha sonra Başbakanlık ofisine, bu görev için Amerika’nın en iyi adayı olarak salındı.
Amerikalılar ve Kishi gibi kişiler arasındaki ittifak, Amerika’nın Kuzey Doğu Asya’daki ‘istikrar’ planları için merkezi öneme sahipti. Amerikalılar’ın Kore’de yürüttüğü savaş 1950’den 53’e kadar sürdü ve bugün de varlığını devam ettiriyor. Aslında bu anti-komünist Soğuk Savaş’ın uzamış hali.

İkincisi, ABD, Kuzey Doğu Asya’da Sovyet ve Çin ilerlemesini önlemek ve Japonya’dan Filipinler’e Amerikan gücünden bir çeper oluşturmak için askeri bir altyapı inşa etti. Çin ve Rusya’nın kuşatması hâlâ bir mesele. Japonya’nın şu anda Şinzo Abe (Nobusuke Kishi’nin torunu) tarafından yönetilen sağ hükümeti, Amerikan gücüne ve Çin ile Rusya’nın tehdit olduğuna dair görüşü paylaşıyor. Amerikan askeri duvarına ihtiyaç olduğuna dair görüş Japon sağı içinde güçlü. Bu kesim aynı zamanda Japonya Anayasası’ndaki, ülke içinde saldırgan bir ordu olmasını engelleyen 9. Madde’nin kaldırılmasını istiyor.

Hem ABD hem de Japonya Kuzey Doğu Asya’daki ABD hakimiyetine sadakatle bağlılar. Çin ve Rusya’nın rol oynayacağı bir bölgesel güvenlik üssü inşa etmek istemiyorlar. Washington’un Trump’tan önce gelen düşmanca söylemine bakıldığında, Çin ve K. Kore’nin bölgedeki büyük ABD varlığı dolayısıyla kendilerini tehdit altında hissetmeleri tesadüf değil. ABD ordusunun bölgede oynadığı rol devam ettikçe bölgesel güvenlik tartışmaları ihtimal dışı.
Japonya, Güney Kore, Guam, Filipinler ve ABD Yedinci Filosu arasında dağıtılmış 100 bin ABD gücü var. Sadece Japonya’da ABD’nin 112 askeri üssü, 50 bin askeri bulunuyor. Yokusuka’da (Japonya) ABD donanmasının nükleer kuvvetli uçak gemisi USS Ronald Reagan kalıcı olarak konuşlandırılmış durumda. ABD hava kuvvetlerinin hem Japonya hem de Guam’da B-1B Lancer tipi ağır bombardıman uçakları bulunuyor. Geçen Ağustos’taki Japonya-ABD tatbikatında, bunun gibi iki B-1B uçağı K. Kore etrafında uçtu. Yarımadada oluşan korkuyu düşünün.

Barışa yol mu?
Trump, Kim’le Mayıs’ta görüşeceğini söyledi. Fakat ortada bir teklif olduğu görülüyor. Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, “K. Kore’nin Nükleer’den arınmasını dört gözle bekliyoruz. Aynı zamanda tüm yaptırımlar ve en üst noktadaki baskı devam etmeli” dedi. Ortada ne ABD’nin yaptırımları azaltacağına dair bir işaret ne de bölgesel bir nükleersizleşme önerisi var. Tüm sorumluluk K. Kore’nin üzerinde. K. Korelilerin bu yolda ilerlemek isteyecekleri şüpheli.
Sağcı Japon hükümetinin söylemleri de aynı derecede sert. Japonya Savunma Bakanı Itsunori Onodera, ‘anlamlı görüşmeler’ için K. Kore’nin nükleer silah geliştirmeyi bırakması gerektiğini söyledi. Muhafazakâr Yomiuri Shimbun gazetesi Kuzey ile herhangi bir diyaloğun anlamsız olduğunu belirtti. Gazete, Kabine Genel Sekreteri Yoshihide Suga’nın “geçmiş diyaloglar nükleersizleşme sağlamadı” sözlerine yer verdi.

Kuzey ve Güney Kore arasında Nisan ayında kurulacak diyalog iyi bir haber. Trump’ın Mayıs ayında Kim’le buluşacak olması da öyle. Amerikalıların ve Japonların, Korelilerin barışmasına izin verip vermeyeceği ise net değil. Pasifik’i çevreleyen ülkelerdeki Amerikan-Japon tertibatının sürmesi içn Kore halkını rehin tutmak isteyebilirler.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif