ABD özel kuvvetleri iki yıl arayla hemen hemen aynı bölgede, Türkiye sınırına yakın Atme bölgesinde IŞİD liderlerini öldürdü. 2019'da Trump, 2022’de ise Biden bizzat operasyon emrinin kendileri tarafından verildiğini açıkladı. Beyaz Saray’dan servis edilen görüntüler de Biden ve Trump’ın tıpkı El Kaide lideri Usame Bin Ladin operasyonunu izleyen Barack Obama gibi Pentagon’da pozlar verdiklerini gösterdi.

IŞİD elebaşısı Ebu Bekir el Bağdadi Ekim 2019’a Türkiye sınırına 4 kilometre uzaklıktaki Berişa’da bir eve düzenlenen baskında öldürülmüştü. Yerine gelen Ebu İbrahim el Haşimi el Kureyşi’nin 6 Şubat 2022’de öldürüldüğü İdlib’e bağlı Atme de Reyhanlı’ya sadece 4 kilometre uzaklıkta.

Her iki operasyon da gerek radikal İslamcı cihatçılarla mücadele gerekse de ABD yönetiminin bölgesel politikalarına, projeksiyonlarına dair önemli ipuçları veriyor.


OPERASYONUN ŞİFRELERİ

İdlib kırsalında F-16 savaş uçağı ve helikopterler eşliğinde yapılan operasyonun şifrelerine bakacak olursak, karşımıza üç önemli başlık çıkıyor.

1-İncirlik devre dışı

Her iki operasyonda da operasyon noktalarına yakın İncirlik Üssü’nün kullanılmaması dikkat çekici. Adana’daki üs Amerika’nın bölgesel operasyonlarında bir süredir aktif olarak kullanılmıyor. Ankara’nın her fırsatta üssü ABD’ye karşı koz olarak kullanması sonrası Amerikan yönetiminin uzunca bir süredir alternatifler geliştirdiği biliniyordu. O alternatifler de Irak ve Suriye’nin kuzeyinde kurulan irili ufaklı askeri üsler. ABD’nin bölgesel operasyonlarını bu üsler üzerinden görmeye başladı.

2- Ankara’ya güven yok

Kurulduğu 1954’ten bu yana Amerikan emperyalizminin ve onun savaş aparatı NATO’nun Ortadoğu’ya yönelik en önemli kirli operasyon merkezi olan İncirlik Hava Üssü, Washington ile Ankara arasındaki sorunlu müttefiklik ilişkilerinin seyrine dair de önemli bir doneler veriyor. İki ülke arasındaki dönemsel krizlerin de etkisiyle Amerikan yönetimi ile sadık müttefiki Saray rejimi arasında işler eskisi gibi değil. Haliyle Washington, Türkiye’yi özel operasyonların dışına çıkarmış durumda. Jerusalem Post’un da dikkat çektiği üzere radikal İslamcı cihatçıların Suriye’ye geçmesine göz yuman, bu unsurların bir bölümünü bizzat destekleyen AKP iktidarının cihatçı liderlerin sınıra yakın yerlerde yaşadıklarından habersiz olması mümkün değil. Atme ve İdlib’in büyük bölümü El Kaide uzantılı Heyet Tahrir el-Şam’ın kontrolünde. Türkiye’nin İdlib’de birçok gözlem noktası var. ABD de bunun farkında.

3-Yeni ortaklar; Erbil-SDG-Bağdat

Ortadoğu’da 2010’lardan itibaren oluşmaya başlayan dengeler doğrultusunda ABD yeni ittifaklar inşa etti. Irak ve Erbil yönetimlerinin yanında Kuzey Suriye’deki Kürtlerle de sıkı bir ilişki ağı örüldü. Son Kureyşi operasyonu da Fırat’ın doğusundaki üslerden hareket eden Amerikan özel kuvvetleri tarafından gerçekleştirildi. Bağdat, Erbil ve SDG’den yapılan operasyon açıklamaları oluşan yeni jeopolitik dengelere ilişkin ipuçları veriyor. Trump ve Biden’ın teşekkür konuşmaları Bağdat-Erbil-Washington hattındaki fotoğrafı tamamlarken oluşan yeni tür müttefiklik ilişkisinin uzun erimli olacağını da gösteriyor. Bunun da İran ayağı var ve Suriye-Irak hattında kurulan üsler esas olarak buradaki stratejinin bir parçası.

UKRAYNA KAPISI

Tüm bu yaşananlar karşısında Saray rejimi de kendince stratejiler geliştirme arayışında. Son dönemlerde ibrenin ABD’den yana kırılmaya başlanması tesadüf değil. AKP yönetimi uzunca bir süredir Washington ile arayı düzeltme uğraşısında. Biden’ın telkiniyle Körfez Arap ülkeleriyle, İsrail ve Ermenistan ile yeni açılımlara girilse de istenilen vize henüz alınabilmiş değil.

Rusya ile birikmeye başlayan sorunların da etkisiyle “sorunsuz çember”e geçen iktidar, ABD ve Batı ile yeniden işleri yoluna sokmak için elinden geleni ardına koymaktan çekinmeyecektir. Saray rejimi bekası için çevresindeki gerilimli bölgelerde taşeronluk yapmaktan kaçınmayacaktır. Ukrayna krizinde doğrudan taraf olunması bunun göstergesi. BirGün’e konuşan akademisyen Hande Orhon Özdağ’ın da dediği gibi “Ukrayna mevzusu şu anda AKP’nin Batı’yla ortak bir zemin elde edebildiği tek mevzu.” Dolayısıyla Batı’ya açılan kapıyı zorlamayı sürdüreceklerdir.