Trump, Venezuela’da savaş istiyor ama alenen değil. ABD askeri kuvvetleri, Caracas’ı yerle bir edebileceklerini biliyorlar. Fakat Venezuela halkına karşı yürüttükleri savaşı bu şekilde kazanamazlar.

ABD’nin çöken dış politikası

Vijay Prashad - Érika Ortega Sanoja

4 Ağustos günü, ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Venezuela’da yaşananları görüşmek üzere toplandı. Komite önündeki konuşmacı, ABD Dışişleri Bakanlığı Özel Temsilcisi Elliott Abrams oldu. ABD dış politikasına yön veren uzun -ve şaibeli- bir kariyeri olan Abrams, komitenin hemen hemen tüm üyeleri tarafından eleştirildi. Senatörlerin hemen hepsi, 2019’dan bu yana süregelen ve başarısızlıkla sonuçlanan ‘Venezuela hükümetini devirme’ operasyonunun sorumluluğunu Abrams’ın üzerine yıktılar.

Cumhuriyetçi Senatör Mitt Romney’den, Demokrat Senatör Chris Murphy’ye herkes Abrams’ı fırçaladı. Komitede ABD dış politikasının hedeflerine dair görüş ayrılığı yoktu, Başkan Maduro hükümetini –gerekirse şiddete başvurarak– devirmek şarttı. Murphy, Trump politikasının zamansal akışını tekrar etti. İlk adım, önemsiz bir siyasetçi olan Juan Guaido’yu ‘meşru başkan olarak tanımak’ olmuştu. Yaşananların üzerinden geçen Murphy ABD’nin, “Geçen yılın Nisan ayında, bir tür darbe gibi bir şey” yapmaya çalıştığını da sözlerine ekledi.

Abrams tedirgin görünmüyordu. “Tabii Maduro’nun sene sonunda iktidarda olmayacağını umuyoruz ve bu doğrultuda canla başla çalışıyoruz.” Darbe gibi bir şey hedefleyen politika, geçerliliğini koruyor. Abrams kısa süre önce görevlerine bir yenisini daha ekledi; Trump’ın İran temsilcisi olacaktı.

Venezuela’da rejim değişikliği operasyonunu yönetmekte başarısız olan adam, şimdi İran hükümetini devirme operasyonlarını yönetecek.

VENEZUELA’NIN CEVABI

Murphy’nin ‘darbe gibi bir şey’ sözlerinin duyulduğu video Venezuela’da sosyal medyada hızla yayıldı. Başkan yardımcısı Delcy Rodriguez ve Dışişleri Bakanı Jorge Arreaza da dahil olmak üzere Venezuela hükümetinden üst düzey isimler de videoyu paylaştı. Ekvator eski başkanı Rafael Correa da videoyu paylaşanlar arasındaydı. Videoyu paylaşırken şu yorumu yapmıştı: “Murphy iyi bir insan olabilir, ama burada neyi itiraf ettiğinin farkında değil.” ABD’nin Venezuela’da darbe yapmaya çalıştığını itiraf ediyordu. Venezuela’yı ayağa kaldıran da bu oldu.

Dışişleri Bakanı Arreaza’ya Murphy’nin kullandığı ‘darbe’ sözcüğüyle ilgili yorumunu sorduk. Arreaza şu yorumu yaptı: “ABD sözcüleri Venezuela halkına yönelik suçlarını ve yasadışı tahriklerini itiraf etmeye devam ediyorlar.” Darbe sözcüğünü kullanan tek kişi Murphy değil. Trump’ın eski ulusal güvenlik uzmanı John Bolton kitabında Donald Trump’ın “Venezuela’yı işgal etmenin havalı -cool- olabileceğini” söylediğini aktarıyor. Trump’ın aynı zamanda “Venezuela aslında ABD’nin bir parçası” dediğini söylüyor. Arreaza kitapta yazılanlara da değinerek “Bu itiraflar Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne götürdüğümüz dosya için çok değerli” diyor.

‘ACI VERİCİ VE KABUL EDİLEMEZ’

Venezuela’da muhalif kanatta yer alan Enrique Ochoa Antich dahi Abrams ve ABD Senatörlerinin Venezuela’ya yönelik silahlı müdahale konuşmalarının “acı verici ve kabul edilemez” olduğunu ifade etti. Trump-Bolton-Abrams politikasının Maduro hükümetine zarar veremediğini de sözlerine ekledi.
Correa, Murphy’nin neyi itiraf ettiğinin farkında olmadığı konusunda haklı. ABD’li siyasetçiler uluslararası hukukun ihlali anlamına gelen laflar ettiklerinde, pek de umurlarında olmuyor. Murphy’nin gelişigüzel ‘darbe’ demesi, Amerikan Devletleri Örgütü (OAS) sözleşmesinin açık ihlali anlamına geliyor. Sözleşmenin dördüncü bölümünden iki madde, darbeleri açıkça yasaklıyor:

“Hiçbir devlet ya da devletler grubu, sebebi ne olursa olsun, diğer bir devletin iç ve dışişlerine müdahale etme hakkına sahip değildir. Bu prensip, yalnızca askeri müdahaleleri değil, devletin kişiliğine ya da siyasi, ekonomik ve kültürel öğelerine yönelik tüm müdahaleleri kapsar.” (Madde 19)
“Hiçbir devlet, başka bir devletin egemen iradesine kast etmek ya da imtiyaz elde etmek için ekonomik ve siyasi şantaj anlamına gelecek faaliyetlerde bulunamaz.” (Madde 20)

Maddeleri yorumlamaya gerek yok, çünkü gayet açık yazılmışlar. Senatodaki oturumda ifade edilenler, OAS Sözleşmesinin ve Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın ihlali niteliğinde. ABD’nin 1954 yılında Guatemala’daki Jacobo Arbenz hükümetini CIA vasıtasıyla devirmesinden bu yana giriştiği birçok uygulamada da aynısını görüyoruz.

BAŞARISIZ MÜDAHALELER

ABD senatörlerinin Abrams’a saldırmasının sebebi, planın başarısız olması. Senatörleri kızdıran başarısızlık neydi? Birleşmiş Milletler üyeleri tarafından belirlenen yasaların ve antlaşmalarının ihlal edilmesi değil. Sorun bu değil.

Abrams’ın planları başarısız olduğu için kızgındılar. Maduro hükümetini nasıl devirebileceğine dair tavsiyelerde bulundular. Şu ana kadar ABD’nin Venezuela’ya IMF fonu aktarılmasına engel olduğunu, Venezuela hükümetini uyuşturucu ticaretiyle suçladığını, uygulanan ambargoyu derinleştirmek üzere donanmanın özel birimlerini görevlendirdiğini gördük. Bunlardan hiçbiri başarılı olamadı. Maduro hükümetinin meşru olduğunu ve halkın desteğini aldığını kabullenmektense gitgide daha zalim yöntemlere başvuruyorlar.

ABD Venezuela’da karma savaş yürütüyor. Formülde ekonomik savaş (yaptırımlar ve sabotaj) ve bilgi savaşı (hükümeti otoriter olmakla suçlama) var. Bazı senatörler ise Trump yönetiminin bu yöntemlerin ötesine geçmesi gerektiğini, Venezuela limanlarını fiilen kuşatması gerektiği görüşünü savundular.
Trump yönetimi o kadar ileri gitmek istemiyor. Abrams’ın söylediğine göre bu tip bir politika ‘savaş hamlesi’ niteliğinde olur. Trump savaş istiyor, ama alenen değil. ABD askeri kuvvetleri, Caracas’ı yerle bir edebileceklerini biliyorlar. Fakat Venezuela halkına karşı yürüttükleri savaşı bu şekilde kazanamazlar.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: People’s Dispatch