Toplumsal olaylar, itirazlar, isyanlar toplumun hafızasıdır. Bu hafıza, bellek tarihin derinliklerinde kalmış birikimi ortaya çıkarır. Kuşkusuz tarih hep söylendiği gibi kendini aynen tekrar etmez; hep bir üst düzeyde, yeni koşullarda yenilenen durumların tekrarıdır. Diyalektiğin sihirli elini bu yinelemenin ve yenilenmenin özünde hissedersiniz. Sınıflı toplumu anlamanın hareketli yasaları kendilerini yeni koşullarda var ederken, kimi zaman çok eskilerde kalmış küçük bir kor yeniden parlar.

***

“ABD’de ne oluyor?” sorusuna yanıt ararken hem bombaların sisi dumanı içinde parlayan koru, hem de tutuculuğun kendini savunmak için nasıl çabaladığını görüyoruz. Liberal yalan iflas etti, kapitalizm her türden gericilik, ırkçılık olmadan, insanî olana nefret duymadan varlığını sürdüremiyor. Siyah vatandaşı boğarak öldüren polis, ırkçılığın gittikçe küçülttüğü beyninde o hep beslenen tehlikeyi hissettiği için “nefes alamıyorum” diyen siyahın çığlığına aldırmadı. Kendini devlet sanıyor; gerektiğinde kesip atılacak gereksiz bir parça olduğunu bilmiyor.

***

Ama kapitalizm tarafından biçimlendirilmiş, yenilenmiş devlet sokaktan, sokaktaki insandan korkar, korkusunun nedeni vazgeçemeyeceği yığınlardır; onlarsız ne yapar, azalan kâr oranlarıyla, toplanamayan vergilerle, sistemin varlık sebebi olan zenginliği nasıl biriktirebilir. Korku bu nedenle iki yönlüdür; isyan bastırılmalı, işçiler ölümüne çalıştırılmalı, artı değer üretmeye, bunalımların yükünü taşımaya devam etmelidir. Kaba kuvvet kitleleri durduramıyorsa tehlike büyüyor demektir.

Derin hafıza kendi birikimini eşelemeye başlar.

***

Tarihte ne var? Kızılderilileri bire kadar kırmış, övüle övüle bitirilemeyen “Amerikan demokrasisi” var. Başka ne var? Kuzey - Güney savaşı var. Köleliği savunan Güneye karşı köleliğin kaldırılmasını “savunan” Kuzey iç savaşı kazanıyor. Kölelik kaldırılıyor ama varlığını kıyıma, kırıma borçlu muhafazakâr bunu hiç bir zaman hazmetmeyecektir. Uzlaşma siyahların ve Latinlerin kapitalizmin bu yenilmez Armada’sının “özgür köleleri” olarak tanınmalarını onaylayan gizli yasasıyla sonuca bağlanıyor.

***

Kapitalizm varlık sebebinden, sömürüden vazgeçemeyeceği için geri adım atamaz. İnsanları kolayca harcayabileceğini Covid-19 salgınında ispatlayan, 100 bini aşkın yurttaşı gözden çıkartabilen sistem, bu “vazgeçilebilir yurttaşların” ağırlıklı olarak siyahlar ve Latinler arasından çıkmasından mutludur. Böylece ucuz işgücü, yedek ordu yeniden düzenlenebilecek, küresel güç bu kez ağır bunalım koşullarında yeni bir çıkış olanağı yakalayacaktır.

***

Peki yanıt yok mu? “Nefes alamıyoruz” diyenler sokakta gerçek kurtuluşun sömürüye yani sisteme, kapitalizme karşı çıkmak olduğunu dile getirmeye başladılar. Sokaktakiler, gözden çıkartılanlar, kardeşleri, akrabaları, dostlarıdır. TV kanallarında daha çok talan gibi gösterilen isyana yalnız siyahlar değil beyazlar da katılıyor, onları birleştiren sömürülüyor olmalarıdır. Seçkinler şaşkındır. Sığınaklara sığmayan korkularını isyanı bastırmanın dehşetiyle örteceklerdir. Ama korku bakidir, kolay geçmez. Bu kez isyan büyük, o nedenle korku da büyüktür.

***

Uluslar tarihlerini genellikle yalanlarla örerler. Gerçekleri sevmezler; “hafıza-i beşerin nisyan ile malul olduğuna” inanırlar. İşin doğrusu beşerin arşivi insanlığın belleği acımasızdır. İsyanlar büyür, yaygınlaşır, korku dağları beklemeye başlar, White Hause ışıklarını söndürür, sığınaklardan yönettikleri dehşetin sonucunu beklemeye başlarlar.

Bu kez de kaybetmeyecekler, ama yarın korkusu titretmeye devam edecek onları...