ABD’nin kirli oyunlarına rağmen, Bolivya bağımsız kalmanın yolunu buluyor

VIJAY PRASHAD
ÇEVİREN: Y. EMRE CEREN

Bolivya’da Kasım 2019’da gerçekleşen darbeye yönelik tutumların olumlu ve olumsuz olması doğrudan sınıfsal konumlanmaları gösteriyor. Hali vakti yerinde olanlar, Evo Morales’in başkanlığındaki yönetimin (2006-2019), ülkeyi otoriterliğe giden bir yolda yiyip bitirdiğini düşünüyordu. Fakat bu fikirdekiler Morales’i seçimde deviremiyorlardı çünkü zenginliğin dağıtımı konusundaki politikaları büyük kitleler açısından çok olumlu karşılanıyordu. Morales, hepsi ilk turdan olmak üzere üç seçim kazandı: 2005’te yüzde 53,74 ile, 2009’da 64,08 ile ve 2014’te 61,36 ile.

2019’da Morales’in adaylığının önüne geçmek için yapılan baskı erken başlamıştı, fakat başarısızlıkla sonuçlanmıştı. ABD’nin tam destek verdiği muhalefet Ekim 2019’daki seçimin hileli olduğunu iddia ederek karalamaya çalıştı. Hiçbir gerçekçi kanıt olmadan, Washington’dan onay alan ordu, Morales’i iktidardan indirerek sürgüne yolladı.

DARBE REJİMİ

Morales’in yerine, aşırı sağcı bir azınlık grubundan olan Jeanine Anez geçici başkan olarak göreve getirildi. Morales’in partisi Sosyalizme Doğru Hareketi (MAS), ciddi baskı görmeye başladı ve Morales Bolivya’yı terk etmek zorunda kaldı. Neredeyse dakika beklemeden dönemin ABD Başkanı Donald Trump, darbenin “demokrasiyi koruduğunu” iddia etti. Darbenin şiddetinin gözler önünde olduğu bir dönemde Dışişleri Bakanı Mike Pence durumu “Bolivya’nın demokrasiye geçişi” olarak yorumladı. Pompeo bu açıklamayı 21 Kasım 2019’da yapmıştı.

Pompeo’nun açıklamasından henüz iki gün önce, Anez emrindeki askeri birlikler, Senkata ve Sacaba şehirlerinde MAS destekçilerini katletti. Katliamdan bir gün sonra ve Pompeo’nun açıklamalarından bir gün önce, New York Times Senkata’daki katliamı haber yaptı. Bunların hiçbiri ne Pompeo’nun ne Anez’in umurunda olmadı, Savunma Bakanı Luis Fernando Lopez cinayetleri inkâr etti (“bir kurşun dahi sıkılmadı” dedi). Böyle bir darbe Washington için olağan bir iş sayılıyordu. Fakat Bolivya halkı demokratik haklarının ellerinden alınmasına izin vermeyecekti. Seçimleri ardı ardına erteleyen Anez rejimine karşı örgütlenmeye başladılar. Sonunda, Ekim 2020’de yapılan seçime bir ay kala, Anez anketlerde aldığı çok düşük oran sebebiyle görevi bıraktı ve seçimi de Luis Arce ve David Choquehuanca liderliğindeki MAS seçimleri oyların yüzde 55,10’unu alarak kazandı. Morales, ülkesine zaferle döndü ve Acre de MAS politikalarını Bolivya halkının yararı için daha da geliştirdi.

DARBELER CEZASIZ KALMAZ

Hiçbir darbe, kurumlara tekrardan inanç kazandıracak bir yapı olmadan ve darbecilerin cezasız kalacağı hissiyatı yaratılarak geçiştirilemez. Bu yüzden de yasal sürecin sonunda 13 Mart’ta, Bolivyalı yetkililer, çoğu darbenin siyasi liderleri olan bir düzine kişiyi tutuklayıp, anayasal sınırları ihlal eden ordu içerisindeki figürlerin de tutuklanması için arama kararı çıkardı. Tutuklananlar arasında en ünlüsü Anez oldu, tutuklanır tutuklanmaz “Siyasi zulüm başladı” diye tweet attı. Morales’i istifaya sürükleyen General Williams Kaliman için de tutuklama emri çıktı. Yine tutuklama kararı çıkan Savunma Bakanı Luis Fernando Lopez ve İçişleri Bakanı Arturo Murillo’nun ise ABD’ye sığınması çok şey anlatıyor. Darbe hükümetinin diğer bakanlarından ve darbe başladığında “Eski bakanlara av vakti geldi” diye çığıran Yerko Nunez Negrette ise kayboldu. Tutuklamalardan hemen sonra, ABD’nin yeni Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Bolivya hükümetini “anti demokratik tavrından ötürü” uyaran bir açıklamada bulundu. Burada bir es vermek gerekiyor: Blinken ki kendisi Joe Biden’in dışişleri bakanı oluyor, Kasım 2019’daki darbeyi değil, darbecilerin Mart 2021’de tutuklanmasını hedef aldı. Trump, darbenin “demokrasiyi koruduğunu” söylemişti, şimdi de Blinken darbecilere karşı yürütülen yasal süreci “anti demokratik” buluyor. “Demokrasi” kelimesi, ABD’li yetkililerin ağzına geldiğinde anlamını kaybediyor.

BOLİVYA’NIN DOSTLARI

Esas itibariyle Biden hükümeti ABD’nin dünyanın geri kalanındaki üstünlük doktrinini sürdürmeye devam ediyor. ABD yönetiminin tek taraflı ve hukuksuz ambargoları, Venezuela ve İran’ın dahil olduğu 30’dan fazla ülkede, rejim değişikliği durumunda gelen teşviklerle birlikte devam ediyor. Blinken’ın açıklaması da Trump ve Biden arasındaki devamlılığın en büyük işareti.

Aralarında Bolivya’nın da bulunduğu 17 ülkenin 2019’da ABD gibi ülkelerin Birleşmiş Milletler sözleşmesini baltalamasına karşı yapılabilecekler için yeni bir birlik kurmasına şaşırmamak lazım. Birleşmiş Milletler Sözleşmesini Savunan Dostlar Grubu, ilk olarak Temmuz 2019’da Venezuela Caracas’ta Bağlantısızlar Hareketi toplantısında ortaya çıktı. Pandemi grubun inşa süresini baltalasa da Mart 2021’de Birleşmiş Milletler’de tekrar ortaya çıktı. Venezuela Dışişleri Bakanı Jorge Arreaza, “Çok taraflılığı güçlendirmek şart” dedi. Grubun üyeleri arasında sürecin ağırlığını gösteren bir işaret olarak; BM Güvenlik konseyi üyesi olan iki ülke Çin ve Rusya da grubun içerisinde bulunuyor.

Tahran Üniversitesi’nde akademisyen olan Mohammad Marandi, bana bu grubun, “BM’nin, küresel güneyi zayıflatan anti demokratik doğası gibi büyük sorunlara karşı panzehir olduğunu” söyledi. ABD ve müttefikleri için “BM Sözleşmesini de var olan küresel düzeni de gittikçe daha fazla görmezden geliyorlar” yorumunda bulundu.

Venezuela’nın Kuzey Amerika ile Dış İlişkiler Bakan yardımcısı Carlos Ron ise yine bana grubun “İnsanlığın yazılı tarihteki en ciddi insani krizleriyle karşı karşıya olduğumuz bir dönemde uluslararası hukukun ve çok taraflılığın savunulması açısından en kararlı hareket” olduğunu söyledi. Karşı karşıya olduğumuz bu krizler arasında yükselen eşitsizliği ve iklim krizini sayabiliriz. Venezuela ve Bolivya’nın bakış açısından, bu grup, Carlos Ron’un sözleriyle, ambargolar, darbeler dahil “İnsanlığı melez bir savaş alanında koruyacak bir mekanizma. Diplomasi, dayanışma ve işbirliği ilerlemek için tek yolumuz” diye de ekledi.

Bolivya darbecilere karşı hareket etme kararı aldı. ABD hükümeti ise şimdi bu kararı Başkan Acre yönetiminin meşruiyetini bozmak için kullanıyor. Bu gibi gruplar, Bolivya’nın hem kendi sözünü duyurabilmesi ve Washington’ın enformasyon savaşında boğulmaması açısından hem de rejim değişikliği stratejileri açısından hayati bir öneme sahip.

mronline.org sitesinden kısaltılarak çevrilmiştir.