ABD nükleer silahlanma doktrinini yenileyecek

ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) açıkladığı Nükleer Durum İnceleme Belgesi’nde ABD’nin nükleer kapasitesinin “nükleer ve nükleer olmayan saldırılara karşı caydırıcılık”, “müttefik ve ortaklara güvence vermek”, “caydırıcılığın çökmesi durumunda ABD hedeflerine ulaşmak” ve “belirsiz geleceği garanti altına almak” üzere modernize edilmesini gerektiği ifade edildi.

Belgede açıklamalarına yer verilen ABD Savunma Bakanı Jim Mattis, Rusya’nın ilk başta ABD ile birlikte nükleer güçlerini azalttığını hatırlatarak, Moskova’nın daha sonra stratejik olmayan nükleer silahlarının büyük çoğunluğunu tekrar devreye soktuğunu ifade etti.

Mattis, “Bundan daha büyük bir sorun da Rusya’nın nükleer gerilimi tırmandırmaya dayalı askeri strateji ve kabiliyetleri benimsemesidir. Bu gelişmeler Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve müttefiklerimizi nükleer güçle tehdit etmesi ile birleşince Moskova’nın büyük güç yarışına girmeye karar verdiğini gösteriyor” görüşünü savundu. Jim Mattis, söz konusu belgenin “nükleer silahların nükleer saldırıları caydıracağı ve nükleer güçler arasındaki geniş kapsamlı konvansiyonel savaşları engelleyeceği” tezi üzerine oturtulduğunu kaydetti.

Belgeye göre ABD, denizaltılardan fırlatılan balistik füze harp başlıklarını azaltıp bunun yerine Soğuk Savaş sırasında kullanılan denizden fırlatılan nükleer seyir füzelerini modernize ederek tekrar envantere katacak, yeni nükleer savaş başlığı ve nükleer stok miktarını artırmak yerine envanterdeki düşük tahrip gücüne sahip B-61 gibi taktik nükleer silahlar modifiye edilerek denizaltı ve destroyer gibi savaş gemilerine konuşlandırılacak, Ohio sınıfı balistik nükleer füze denizaltıları devam etmekte olan Columbia sınıfı yeni nesil nükleer kapasiteli denizaltılarla değiştirilecek, Yeni nesil B-21 Raider tipi nükleer kapasiteli bombardıman uçakları da 2020’nin ortalarında görev alacak, ABD mevcut, yaşlanmakta olan çift rollü hava araçlarının yerini almak üzere ileri intikal F-35 uçaklarına nükleer kapasite ekleyecek.

Moskova’dan sert açıklama
Rusya Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin yeni nükleer doktrininin derin hayal kırıklığı yarattığını belirtti. Rus Sputnik’e göre Bakanlık açıklamasında, “Doktrinin yazarları, nükleer silahların ‘olağanüstü durumlarda’ kullanılabileceğini belirtiyor ve nükleer silah kullanımını askeri senaryolarla sınırlamıyor. Bu durum ABD’li yetkililere her türlü güç kullanımını ‘saldırgan’ gördükleri herkese nükleer saldırı düzenlemek için gerekçe sunuyor” denildi.

Çin’den de tepki
Pekin, ABD’nin yeni nükleer doktrininde Çin’in nükleer potansiyelini tehdit olarak nitelendirmesine tepki gösterdi. Çin Savunma Bakanlığı da ABD’nin dün yayınladığı Nükleer Durum İnceleme Belgesi’ne tepki göstererek, bu ülkeye “soğuk savaş zihniyeti”ni bırakma çağrısı yaptı.

Bakanlık Sözcüsü Rın Guoçiang, yaptığı basın açıklamasında, ABD Savunma Bakanlığınca (Pentagon) yayımlanan Nükleer Durum İnceleme Belgesi’nde Çin’in nükleer gücü konusunda çarpıtma ve abartma yapıldığını savunarak, bu rapora kesinlikle karşı çıktıklarını söyledi.

Ülkenin ulusal savunma politikasını “savunma” ve “barışçıl gelişme” yönünde yürüttüklerini belirten Rın, herhangi bir zaman ve durumda nükleer silahları ilk kullanan taraf olmama ilkesine bağlı kaldıklarını kaydetti. Sözcü Rın, nükleer silahların geliştirilmesi konusunda her zaman en üst seviyede itidalli davrandıklarını ve nükleer silah kapasitesini, ulusal güvenlik için gerekli asgari düzeyde tuttuklarını ifade etti.

“ABD’nin soğuk savaş zihniyetini geride bırakmasını ve nükleer silahsızlanma için kendi birincil sorumluluğunu üstlenmesini” beklediklerini dile getiren Rın, “Washington yönetiminin Çin’in stratejik niyetlerini doğru şekilde anlamasını, ulusal savunma ve askeri gelişimine adil şekilde bakmasını umuyoruz.” dedi.

Sözcü ayrıca, ABD’ye Çin’in askeri ilişkilerini ikili ilişkilerde istikrar faktörü olarak kullanma çağrısında bulunarak, iki ülkenin dünyada barış, istikrar ve refahı korumak için ortaklaşa çalışması gerektiğini bildirdi. Pentagon tarafından dün açıklanan Nükleer Durum İnceleme Belgesi’nde Rusya, Kuzey Kore, İran ve Çin, “olası tehdit unsuru” ülkeler arasında yer almıştı.