ABD Dışişleri Bakanlığı, insan haklarını irdelediği raporun Türkiye kısmında, ülkede temel özgürlüklerin kısıtlanmaya devam edildiği ve hukukun üstünlüğünden ödün verildiğine dikkat çekti. İhlallere yönelik örnekler arasında Boğaziçi protestoları, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları da yer aldı.

ABD raporu: Türkiye'de hükümet temel özgürlükleri kısıtlamaya devam ediyor

ABD Dışişleri Bakanlığı'nın dünyada insan haklarını irdelediği yıllık raporunun Türkiye kısmında "hükümetin 2018 yılında kabul edilen geniş kapsamlı terörle mücadele yasası ile temel özgürlükleri kısıtlamaya devam ettiği ve hukukun üstünlüğünden ödün verdiği" kaydediliyor.

BBC Türkçe'nin aktardığına göre, bu yılki raporda ihlal olarak ele alınan örnekler arasında Boğaziçi Üniversitesi protestolarına yapılan müdahaleler, polisin aşırı güç kullandığı ve işkence uyguladığı iddiaları, cezaevleri ve gözaltı koşulları, keyfi tutuklamalar, adil yargıya güvensizlik, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davaları var.

Ayrıca bu davalarla ilgili AİHM kararlarının uygulanmadığı için Avrupa Konseyi tarafından başlatılan ihlal süreci de raporda yer alıyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan 93 sayfalık raporda AKP Genel Başkanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne Melih Bulu'yu atamasının ardından polisin şiddet kullanarak protestoları dağıttığı; polisin evlere baskın yaparak 45 öğrenciyi gözaltına aldığı hatırlatılıyor ve Uluslararası Af Örgütü'ne göre öğrencilerin işkence ve kötü muameleye maruz kaldıkları kaydediliyor.

POLİSİN GÜÇ KULLANIMI

Özellikle İstanbul'da yıl boyunca protestoların devam ettiği, İnsan Hakları İzleme Örgütü'ne göre polisin Ocak ayından bu yana en az 38 şehirde 700'den fazla göstericinin gözaltına aldığını tahmin ettiği belirtiliyor.

İnsan hakları örgütlerinin, polisin gözaltılar sırasında sıklıkla aşırı güç kullandığı şikayetlerine yer veriliyor.

abd-raporu-turkiye-de-hukumet-temel-ozgurlukleri-kisitlamaya-devam-ediyor-1003130-1.
Boğaziçi Üniversitesi Öğrencilerinin Kadıköy Eylemi - 01 Nisan 2021

Raporda hükümetin işkenceye karşı sıfır tolerans politikasını takip ettiğini iddia ettiği ve işkence vakalarında kısıtlama tüzüğünü kaldırdığı da hatırlatıldıktan sonra İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün 2021 yılı raporundan şu alıntı aktarılıyor: "Son dört yıl içinde polis gözetiminde ve cezaevinde işkence, kötü muamele iddialarındaki artış Türkiye'nin bu alanda saha önce sağlamış olduğu ilerlemeyi geriletti."

Raporda Türkiye'deki cezaevlerinin fiziksel koşullar açısından standartları genel olarak karşıladığı ancak aşırı kalabalık olmasından kaynaklanan ciddi sorunlar olduğuna dikkat çekiliyor.

KEYFİ TUTUKLAMA VE GÖZALTILAR

Türkiye'de yasaların keyfi tutuklama ve gözaltıyı yasakladığı ve kişinin kanunsuz gözaltına mahkemede itiraz edebilme hakkının bulunduğu, ancak çok sayıda güvenilir habere göre hükümetin her zaman bunları uygulamadığının anlaşıldığı kaydediliyor.

Yargının çok yavaş olduğu, duruşmaların arasından aylar geçtiği, yer yer yargılamanın, iddianamelerin hazırlanmasından yıllar sonra başladığı ve sonuçlanmasının yıllar aldığı kaydediliyor.

Raporda Adalet Bakanlığı'nın Mayıs 2021'de açıkladığı verilerine göre, 38 bin 34 kişinin, yargılama öncesi tutuklu bulunduğu ve toplam cezaevi nüfusunun yüzde 13'ünü oluşturduğu hatırlatılıyor.

Raporda geçen yılın Haziran ayında araştırma şirketi KONDA'nın anketine katılanların yüzde 64'ünün adalet sistemine güvenmediğini söylediği ve Kürt kökenliler arasında bu oranın yüzde 85'e yükseldiğinin görüldüğü aktarılıyor.

OSMAN KAVALA VE SELAHATTİN DEMİRTAŞ DAVALARI

İş insanı Osman Kavala'nın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) serbest bırakılması ve 2020 yılındaki beraat kararına rağmen cezaevinde kalmaya devam ettiği ve Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nin bu nedenle Türkiye'ye karşı ihlal sürecini başlattığı hatırlatılıyor.

Eski HDP eş genel başkanı ve 2018 seçimlerinde cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın, AİHM kararlarına rağmen, Kobani davasıyla bağlantılı terör suçlaması sebebiyle cezaevinde kalmaya devam ettiği de hatırlatıldıktan sonra Anayasa Mahkemesi'nin 2020 yılında Demirtaş'ın uzun süreli yargılama öncesi gözaltında tutulmasının hak ihlali olduğuna hükmettiği ancak Kobani davası hakkındaki soruşturma sebebiyle serbest bırakılmadığı belirtiliyor.

Geçen aralık ayında Erdoğan'ın Türkiye'nin Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davalarında AİHM kararlarını tanımadığını söylediği ve kararların hükmü olmadığını savunduğu da hatırlatılıyor.

'TÜRKİYE, AİHM KARARLARININ YÜZDE 64'ÜNÜ UYGULAMADI'

Alt mahkemelerin zaman zaman Anayasa Mahkemesi'nin aldığı kararları görmezden geldiği ya da kararların uygulanmasını ciddi ölçüde geciktirdiği de kaydediliyor. Hükümetin Avrupa Konseyi üyesi olarak zorunlu olmasına rağmen AİHM kararlarını nadiren uyguladığı ifade ediliyor. Avrupa Uygulama Ağı adlı sivil toplum örgütüne göre, Türkiye'nin önceki 10 yıl içinde AİHM kararlarının yüzde 64'ünü uygulamadığı belirtiliyor.

GERGERLİOĞLU'NUN İHRACI

Geçen mart ayında parlamentonun, "terör örgütünün propagandasını" yaptığı gerekçesiyle verilen hükmün onanması üzerine HDP milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu'nu ihraç ettiği hatırlatılıyor. 2016 yılındaki sosyal medya paylaşımları sebebiyle iki yıl altı ay hapis cezasına çarptırılan Gergerlioğlu'nun geçen nisan ayında tutuklandığı, temmuz ayında ise Anayasa Mahkemesi'nin Gergerlioğlu'nun seçilme ve siyasi faaliyetlerde bulunma hakkının ihlal edildiğine hükmettiği, Gergerlioğlu'nun serbest bırakılarak parlamentoya yeniden girdiği kaydediliyor.

İFADE VE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

ABD Dışişleri Bakanlığı raporunda hükümetin muhalefet ve bağımsız medyadan gazeteciler hakkında soruşturma açması ve gazetecilerin cezaevine konulmasının ifade özgürlüğünü engellediği, medya çalışanları arasında otosansürün yaygın olduğu kaydediliyor.

Gazeteci Levent Gültekin'e yönelik saldırı, AFP foto muhabiri Bülent Kılıç'ın İstanbul'da Onur Yürüyüşü'nü takip edip haberleştirdiği sırada gözaltına alınması gibi örnekler de aktarılıyor.

Geçtiğimiz Mart ayında polisin İstanbul'da düzenlenen Dünya Kadınlar Günü yürüyüşüne yasaklama getirdiği ve 13 kadının gözaltına alındığı hatırlatılıyor. Savcıların gösteriye ilişkin görüntüleri inceledikten sonra cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla gözaltı emri verdiği kaydediliyor.

KAPATILAN STK’LER

Raporda önce arka plan olarak 2016 yılındaki darbe girişimi ardından yaşanan gelişmeler özetleniyor ve onbinlerce kamu çalışanının hükümetçe esas olarak "darbe girişiminin ardında olmakla suçlanan din adamı Fethullah Gülen'in hareketi ile ilişkili oldukları iddiasıyla" işten çıkarıldığı veya işten uzaklaştırıldığı, bunlar arasında 60 bin polis ve askerin, 4 binden fazla yargıç ve savcının bulunduğu, 95 bin kişinin tutuklandığı ve aynı gerekçeyle 1500'den fazla sivil toplum örgütünün kapatıldığı anlatılıyor.

2016'daki darbe girişimi sonrasında aralarında siyasetçiler, eski milletvekilleri, avukatlar, gazeteciler, insan hakları savunucuları ve ABD diplomatik misyonunda çalışan kişilerin de bulunduğu çok sayıda kişiye yönelik işkence, yargısız infaz, gözaltında kuşkulu ölüm, kayıp, haksız tutuklama, adam kaçırma ve uzun tutukluluk gibi insan hakları ihlallerinin gündeme geldiği kaydediliyor.

Hükümetin yerel insan hakları örgütlerine yönelik ciddi baskısı olduğu öne sürülüyor. Kadınlara ve ulusal, ırksal, etnik azınlık gruplarına, LGBTQ+ bireylere yönelik şiddetteki artışa dikkat çekiliyor.