Google Play Store
App Store

Gazze’deki katliamların İsrail ve ABD ortaklığında gerçekleştiğini belirten Prof. Achcar “Biden, Trump’ın İsrail politikasını daha da ileriye taşıdı” dedi. Achcar’a göre bağımsız Filistin kurulmadıkça bölge yeni krizlere gebe.

ABD soykırımın doğrudan ortağı
İsrail’in Refah’taki saldırısında onlarca kişi yaşamını yitirirken dünyadan birçok lider saldırıya tepki gösterdi. (Fotoğraf: AA)

Mansur YAMAN

Filistin topraklarındaki işgali 76 yıldır sürdüren İsrail, 7 Ekim’den bu yana tüm dünyanın gözleri önünde büyük bir kıyıma imza atıyor. Yedi ayda Gazze Şeridi’nde 36 bin Filistinli katledildi.

Dünyanın dört bir yanında meydanlara inen halkların talebine, Birleşmiş Milletler’de (BM), uluslararası mahkemelerde alınan kararlara, tüm ateşkes çağrılarına kulak tıkayan Tel Aviv, ABD’nin koşulsuz desteğiyle Gazze’ye ölüm yağdırmayı sürdürüyor.

ÇADIR KENTİ BOMBALADI

İsrail’in son hedefi ise güneydeki Refah kenti oldu. Yüz binlerce Filistinlinin Gazze Şeridi’nin farklı bölgelerindeki saldırılarından kaçarak sığındığı Refah’ta İsrail savaş uçakları yerinden edilmiş Filistinlilerin çadırlarını bombaladı. En az 45 Filistinli hayatını kaybetti. Filistin yönetimi saldırının "tüm sınırları aşan bir katliam" olduğunu ifade etti.

Emek Partisi’nin Uluslararası Ortadoğu Konferansı için Türkiye’ye gelen Londra Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Ortadoğu uzmanı akademisyen Prof. Dr. Gilbert Achcar, BirGün’ün sorularını yanıtladı.

Prof. Gilbert Achcar

Filistin’de yaşananların ABD ve İsrail tarafından ortak bir zeminde Filistin’e karşı yürütülen bir katliam olduğunu söylüyorsunuz. Bu durumu açar mısınız?

ABD için İsrail’in stratejik önemi, özellikle ABD’nin Irak’a askeri müdahalesinden sonra aşırı derecede arttı. ABD, İran’a cephe almış bir biçimde politikalarını sürdürürken bölgede kendi çıkarlarını sağlamak için Ortadoğu’daki ülkelerle ittifak kurmaya istekli konumda. Bunların en başında İsrail ve sonrasında Fas, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler geliyor.

ABD ve bölgedeki aparatı İsrail’in planı, sözde bir Filistin yönetimi altında “yeni bir Batı Şeria” yaratmak. Filistin topraklarına her an İsrail’in müdahale edebileceği bir Gazze istiyorlar.

BIDEN SAVAŞ İSTEDİ

Biden yönetimi, kendisinden önceki yönetimlere kıyasla İsrail’i daha çok destekliyor. Donald Trump’ın tutumu da İsrail’deki aşırı sağcı Netanyahu hükümetini sonuna kadar destekler nitelikte. Ama baktığımızda, Biden’ın Barack Obama’nın başkan yardımcısı olduğu dönemde, Netanyahu ile ilişkileri çok iyi değildi. Buna rağmen sonrasında hükümete geldiğinde Biden; İsrail ilişkilerinde Obama’nın politikalarını değil, Trump’ın politikalarını devam ettirmeyi tercih etti, hatta bunları daha da geliştirdi.

Şu an İsrail’in korkusuzca Gazze’ye saldırmasına olanak sağlayan şey bölgedeki askeri üstünlüğüdür. 7 Ekim’den sonra gerçekleşen bu saldırılar, tarihsel süreçteki İsrail’in Filistin’le olan bölgesel gerilimlerinde hiç başvurmamış olduğu vahşi bir yoldur.

Tarihte ilk defa İsrail ve ABD tamamen eklemlenmiş bir şekilde savaşın öznesi konumunda bulunuyor. Savaşın ilk gününden itibaren ABD, İsrail’e koşulsuz ve şartsız şekilde silah ve bomba yardımlarını devam ettiriyor. Dolayısıyla bu, İsrail’in savaştaki nihai amacı olan Filistin’i yok etmeyi destekler nitelikte gelişme. Ve şu an ABD’nin, İsrail’i herhangi bir bölgesel tehdide karşı tamamıyla savunacağını neredeyse ilan ettiğini görebiliyoruz.

Bu katliam daha ne kadar devam edecek? Ne zaman ve nasıl son bulacak?

İsrail; Gazze ve Batı Şeria’yı sonuna kadar yıkıp yakmadan, Hamas’ın kökünü kurutmadan savaşı durdurma niyetinde değil. Zaten artık savaşı durdursalar da Filistin halkının gideceği hiçbir yer yok çünkü İsrail masum sivillerin evleri dahil her şeyi yok etti. Dolayısıyla gelecek için yeni bir mülteci sorunu da yarattılar.

ABD’deki ve İsrail’deki aşırı sağcı Siyonist kesim ile savaşın durmasını talep eden kesim arasında da ciddi anlaşmazlıklar bulunuyor. Netanyahu’nun yanında yer alan aşırı sağcı kesim aslında Filistin’deki tüm popülasyonu yok etmek veya köşeye sıkışan masum Filistinlileri mülteci konumuna düşürmek istiyor.

ABD ve Siyonist düzenin bir kısmı, savaşın bitme ihtimalinin bölge için çok ama çok kötü sonuçlar oluşmadan mümkün olmayacağını, çünkü savaşın şu an bitmesinin bölgeyi istikrarsızlaştıracağını düşünüyorlar. Bu senaryo bugün gerçekleşirse, İsrail ve Suudi Arabistan-Birleşik Arap Emirlikleri arasında bölgesel ittifak kurulmasının imkânsız hale geleceği endişesini taşıyorlar. Böylelikle savaşın bitmesi şu aşamada işin arka planında Siyonistlerin çıkarlarına fazlasıyla ters düşüyor diyebiliriz. Görünen o ki uzun bir süre daha devam edecek.

YENİ MÜLTECİ SORUNU

Bu süreçten sonra Ortadoğu bölgesini nasıl bir gelecek bekliyor?

Gelecekte katliamın büyük bir aşaması bitmiş olacak. Lakin İsrail’in saldırıları yine de devam edecek. Ancak İsrail birlikleri buna rağmen çekilmeyerek alanı boş bırakmamayı tercih edecek çünkü ileride Hamas’ın çok daha güçlü biçimde geri dönme ihtimalini göz önünde bulunduruyorlar. İsrail hükümeti bu ihtimali düşünüyor. Bugün Gazze’de Filistin yönetimi çok zayıf olduğundan dolayı Hamas’tan başka Filistin halkını kurtaracak bir güç yok. İnsanların umut bağladığı başka bir oluşum da yok. Şimdilik Batı Şeria’daki direniş devam edecek.

Bu savaşın etkisi, Nakba olayının bugünkü etkisiyle tarihsel olarak karşılaştırılabilir olacak. Nakba olayı Ortadoğu’da büyük bir değişime sebep oldu. Bu savaş da tarih sayfalarında pek tabii ki çok büyük bir etki yaratacak. Çünkü savaş sebebiyle bölgedeki insanlar her anlamda büyük bir hezimet yaşadı. Tüm dünyanın gözü önünde masum insanlar öldürüldü. Bir halkı baştan sona yok etme girişiminde bulunuldu. Ortadoğu’daki diğer ülkeler de bu savaştan elbette etkilenecekler.

Dünyadaki sol güçler ve diğer otoriteler bu savaşta nasıl bir rol oynamalılar?

Tüm dünyanın bildiği gibi şu anda Filistin’de bir soykırım gerçekleşiyor. ABD’nin de bu soykırıma ortak olması, dünyadaki tüm savaş karşıtları ve özellikle Amerikan halkı tarafından Biden’ın kendisine negatif yönde geri tepmekte. Dolayısıyla neredeyse tüm dünyada devam eden gösteriler, protestolar ve İsrail’in uyguladığı soykırıma karşı gelişen halk hareketleri de gün geçtikçe büyüyor.

İspanya, İrlanda, Norveç gibi sola yatkın ülkeler şu anda Filistin devletini tanımak gibi bir politika sürdürüyorlar. Filistin devletinin uluslararası arenada tanınması sembolik açıdan iyi bir gelişmedir. Ancak bu durum tek başına hiçbir şeyi çözemeyecektir. Çünkü mevcut duruma baktığımızda, fiilen orada gerçek bir devlet yok. Şu anda güncel Filistin otoritesinin, Ramallah’ın, fiilen bir varlığı yok. İsrail işgali ve himayesi altında.

SOL MÜCADELE VERMELİ

Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkının savunulması için ve İsrail birliklerinin bölgeden tamamıyla çekilmesi için sol her türlü mücadeleye girişmelidir. Örneğin sadece Gazze için bir ateşkes çağrısı değil, İsrail askerlerinin tamamen çekilmesi için bir çağrı da gerekmektedir. Şu an Gazze’deki mazlum insanların kendi kaderini tayin hakkını o insanlar değil, dünyadaki diğer ülkeler karar vermekte. Bu engellenmelidir. Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkını Filistin halkı belirlemelidir ve sol asıl olarak bu yönde mücadele göstermelidir.