AKP’nin kurucularından olan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, cumhurbaşkanı olduğu dönemde parlamenter sistemin Türkiye için daha uygun olduğunu söylediğini ama kategorik olarak başkanlık sistemine de karşı çıkmadığını dile getirdi. En çok enflasyonun hafife alınmasına hayret ettiğini belirten Gül, din-siyaset ilişkisi konusunda da değerlendirmeler yaparak, “Dinin herhangi bir şekilde araçsallaştırılmasına asla fırsat vermemek gerekir” dedi.

Abdullah Gül, enflasyonun hafife alınmasına hayret ettiğini açıkladı

AKP’nin kurucuları arasında yer alan 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’deki mevcut tabloya ilişkin açıklamalarda bulundu.

Karar'dan Mehmet Ocaktan’ın sorularını yanıtlayan Gül, Cumhurbaşkanı olduğu dönemde parlamenter sistemin Türkiye için daha uygun olduğunu hep söylediğini ancak kategorik olarak başkanlık sistemine de karşı olmadığını belirtti.

Gül, Türkiye’nin bugünkü anayasasının bütün kuvvetlerin tek elde toplanması için yapıldığını ve Türkiye’nin en iyi hukukçularının, en iyi anayasacılarının anayasa yapım aşamalarına dahil olmadığını hatırlatarak şöyle devam etti:

“Elbette bu çok üzücü. Çünkü anayasa en üst, kuşatıcı ve bağlayıcı bir belgedir. Anayasalar sadece bir dönemi, bir kişiyi ilgilendiren değil, ondan sonraki dönemleri, iktidarları, yönetimleri de bağlar. Getirdiği yetkileri anayasayı yapanlardan sonrakiler de uygulayacağı için çok dikkatli ve evrensel kriterleri esas alarak yapılması gerekirdi.”

“BİRİNCİ ÖNCELİĞİN ENFLASYON OLMASI LAZIM”

Ekonomik krizle ilgili de konuşan Abdullah Gül, “En çok hayret ettiğim şey enflasyonun bu kadar hafife alınması. Enflasyonla çok kararlı, rasyonel, güçlü bir şekilde mücadele etmek için artık son vakit. Bundan sonra vakit kalmıyor seçime kadar. Yani birinci öncelik bu olması lazım. Enflasyonun ne olduğunu, enflasyonun nasıl büyük bir bela, kötülük, ahlaksızlık, hastalık olduğu ve bir kamu hırsızlığı olduğu gerçekten idrak edilmezse enflasyonla amansızca bir mücadele içerisine girilemez. Şimdi baktığımda bunun farkında olunmadığını görüyorum” dedi.

Gül, yüksek enflasyonun geçici ve taktiksel yöntemlerle yenilemeyeceğini kaydederek, “Bunlar enflasyonu ve yan etkilerini daha da azdırır. Sizin söylediğiniz gibi, iktidar için bir seçim mağlubiyeti söz konusu olursa bunun en büyük sebebi enflasyonu hafife almak olur. Bundan 2 ay kadar önce açıklanan son milli gelir tabloları, ücret, maaş ve sabit gelirlilerin toplam milli gelirdeki paylarının ne kadar ciddi bir şekilde düştüğünü gösteriyor” ifadelerini kullandı.

“Dünyada enflasyonun % 6-7 olduğu ülkelerde olağanüstü seferberlik varken Türkiye’nin daha büyük bir mücadele içerisine girmesi gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuşan Gül, bu şartlarla mücadele edecek kadronun içeride ve dışarıda ‘kredibilitesinin’ oluşturulması gerektiğini savundu.

“DİN ARAÇSALLAŞTIRILMAMALI”

Gül, AKP döneminde sıklıkla gündeme gelen din-siyaset ilişkisine dair de değerlendirmeler yaptı.

“Dini tamamen hayatın dışında tutmak diye bir şey gerçekçi değil” diyen Gül, dinin bir araç olarak kullanılmasından uzak durulması gerektiğini söyleyerek şunları dile getirdi:

“Siyasetin doğasında başarılar olduğu kadar başarısızlıklar da var, bazen beyaza bilerek siyah deme durumları söz konusu. Eğer kendinizi bir dinin temsilcisi veya partinizi bir din partisi gibi sunmaya başlarsanız bütün bu yanlışlıklar, noksanlıklar sonunda dine atfedilir. Bu çok tehlikeli bir durum. Bu dinin anlatılmasına da, tebliğine de en büyük zararı veren büyük bir sorumsuzluk olur. Yapacağınız şey, din özgürlüğünün önünde hangi engeller varsa kaldırmaktır. Bunun ötesinde dinin herhangi bir şekilde araçsallaştırılmasına asla fırsat vermemek gerekir. Dolayısıyla bu çok hassas bir konu, tarihte de bunun örnekleri çok.”