Google Play Store
App Store

9. Engelsiz Filmler Festivali’nin Yönetmeni Ezgi Yalınalp, bu yılın teması “Absürt”e ilişkin şöyle konuştu: Hem Türkiye’de hem de dünyada yaşananların bizde uyandırdığı duygudan hareketle hazırladığımız bir seçki.

Absürt dünya beyazperdede

Işıl ÇALIŞKAN

Engelsiz Filmler Festivali, bu yıl hem çevrimiçi gösterimleriyle hem de fiziksel gösterimleriyle sinemaseverlerin karşısında. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen festivalde Ulusal Uzun Film Yarışması, Kısa Film Yarışması, Absürt, Oditoryum, Kaleydoskop ve Çocuklar İçin seçkileri yer alıyor. Türkiye ve dünya sinemasının öne çıkan, ödüllü filmlerin de aralarında olduğu filmleri sinemaseverlerle buluşturacak olan festival, bu yıl da göremeyenler için sesli betimleme, duyamayanlar içinse ayrıntılı altyazı seçenekleri ile erişilebilir olarak izleyicilerine sunuyor. Dün başlayan festival, 17 Ekim’e kadar eff2021.muvi.com adresinde çevrimiçi olarak, 13 Ekim’e kadar ise Ankara Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde takip edilebilir. Festivalin yönetmeni Ezgi Yalınalp ile konuştuk.

Engelsiz Filmler Festivali’nin bu yılki programından bahseder misiniz? Bu yıl ne gibi yenilikler var?

Bu yıl Festival programındaki hemen hemen tüm bölümleri yeniledik. İlk yıldan bu yana “Engelsiz Yarışma” adıyla devam eden yeni yerli uzun filmlerin yer aldığı yarışma programı bu yıldan itibaren “Ulusal Uzun Film Yarışması” olarak yoluna devam edecek. “Uluslararası Kısa Film Yarışması” ise bu yıl programa dahil olan yeni bir bölüm. Yarışma bölümlerinin yanı sıra “Absürt”, “Kaleydoskop”, “Oditoryum” ve ilk yıldan beri programda yer alan “Çocuklar İçin” bölümlerinde toplam 38 film festival programında yer alıyor.

Her yıl Engelsiz Filmler Festivali’nin programında yenilikler görüyoruz. Her yeni yıla festival ekibi nasıl bir hazırlık yapıyor?

Elbette izleyicimiz için ilgi çekici bir program hazırlamaya çalışıyoruz her yıl. Seyircimize ulaştırmak istediğimiz filmlerle birlikte o yıl dünyada öne çıkan politik, toplumsal konular etrafında hazırladığımız bölümler oluyor. Örneğin geçtiğimiz yıl, o sıra hepimiz için yeni olan pandemi şartlarındaki hayatımızdan yola çıkarak, çeşitli perspektiflerden ‘normal’i tartışan “Normali Ararken” başlığı etrafında bir program hazırlamıştık. Bu yıl ise, bundan sonra da programda kalıcı olacak farklı temalarda bölümlerle birlikte bu yıla özgü “Absürt” başlığında bir seçki oluşturduk. “Absürt” tercihi ise, bir süredir hem Türkiye’de hem de dünyada yaşananların bizde uyandırdığı duygudan hareketle hazırladığımız bir seçki.

Bu yılın başlıklarından bahseder misiniz? Festivali takip edecek okuyucularımız bu yıl nasıl bir seçki ile karşılaşacak?

Ulusal Uzun Film Yarışması, geçtiğimiz yıl çeşitli festivallerde gösterilmiş, öne çıkan yerli yapımların takip edilebileceği bir bölüm. Barış Sarhan’ın yönettiği Cemil Şov, Faysal Soysal’ın yönettiği Ceviz Ağacı, Azra Deniz Okyay’ın yönettiği Hayaletler, Ferit Karol’un yönettiği Kumbara ve Cihan Sağlam’ın yönettiği Uzun Zaman Önce 11-13 Ekim tarihleri arasında Ankara Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde izlenebilir ve gösterimlerin ardından Seyirci Özel Ödülü için oy kullanılabilir. Bu bölümün Festival’in çevrim içi programında yer almadığını hatırlatmak isterim.

Uluslararası Kısa Film Yarışması bu yıl ilk kez programda yer alıyor. Hem çevrim içi, hem de Ankara Doğan Taşdelen ÇSM’de takip edilebilecek ve Seyirci Özel Ödülü için oy kullanılabilecek.

Bu yıla özel, absürt temalı bir seçki var programda. Az önce de bahsettiğim gibi, hayat olağan akışından farklı seyrediyor bir süredir, sanırım hepimiz için. Bir taraftan daha önce tuhaf bulacağımız pek çok şeyi çok hızlı kanıksıyoruz ve olup biten normalleşiyor ama iki yıl önceden bugüne baktığımızda absürt bir manzarayla karşılaşıyoruz. Durumdan bağımsız olarak, bizim o duruma tepkimiz normalin ve dolayısıyla absürtün sınırını belirliyor. Bunun seçkide harika bir örneği var aslında. Guidio Hendrikx’in asla iletişim kurmadan kamerasını sıradan insanlara doğrultarak ve ondan sonra ne olacağını tamamen karşısındakine bırakarak yaptığı kayıtları 10 yıl sonra kurguladığında ortaya çıkan “Bir Adam ve Bir Kamera” oldukça absürt anlar barındıran bir belgesel. Dünya prömiyerini Mayıs ayında CPH:DOX’ta yapan film Türkiye’de ilk kez gösterilecek. Bu bölümde 6 filmlik bir kısa film seçkisi de var. En önemli kısa film festivallerinden biri olan Clermont-Ferrand Kısa Film Festivali program koordinatörü Jean-Bernard Emery, arşivlerini tarayarak 2002-2020 yılları arasından Engelsiz Filmler Festivali izleyicileri için 6 kısa filmlik absürt bir seçki hazırladı. Ankara’da olanların bu seçkiyi salonda izlemelerini öneririm, Ankara’da olmayan izleyicilerimiz ise çevrim içinde takip edebilirler.

Programa bu yıl dâhil olan iki bölüm var. İlki ses ve müziği perdeye yansıtan filmlere yer verdiğimiz “Oditoryum”. Bu yıl bu başlıkta, Enrique Sánchez Lansch’ın; on yıl boyunca İngiliz müzisyen ve besteci Matthew Herbert’a eşlik ederek çektiği "Gürültü Senfonisi” ve Beth B’nin 70’lerde New York’un No Wave ikonu olan Lydia Lunch’a son turnesinde eşlik ederek çektiği "Lydia Lunch: Savaş Asla Bitmez” filmleri var. İki film de Türkiye’de ilk kez seyirci ile buluşacak.

“Kaleydoskop” ise farklı bakış açıları sunan bir bölüm. Sanırım herkesin bir şekilde ismine aşina olduğu Calamity Jane’nin çocukluğunu anlatan, harika bir çizgi animasyon “Calamity: Martha Jane Canary’nin Çocukluğu” bu bölümde yer alıyor. Bu filmin Annecy Uluslararası Animasyon Film Festivali’nden Kristal Ödül sahibi olduğunu da ekleyeyim. Bölümdeki diğer hayat öyküsü ise, oldukça zor bir tırmanış sırasında kaydedilen “Kör Tırmanış”. Nadir görülen bir göz hastalığına sahip İskoçyalı tırmanışçı Jesse Dufton’a odaklanıyor. Bu bölümde yer alan filmler de Türkiye’de ilk kez Engelsiz Filmler Festivali’nde izleyici ile buluşacak.

İlk yıldan beri programda yer alan “Çocuklar İçin” seçkisinde ise 9 kısa film var. Önemli çocuk filmleri festivallerinde beğeni ile karşılanmış, bu festivallerin çocuk jürilerinden ödüller kazanmış filmlere yer veriyoruz bu bölümde. 9 filmlik seçki iki blok olarak çevrim içi programımızda yer alıyor.

Erişebilir film festivali olmaktan da bahsedelim. Erişebilirlikten kastınız ne? Ne gibi olanaklar sağlıyorsunuz izleyicilere?

Engelsiz Filmler Festivali’nin sadece görme ya da işitme engeli olanlar için değil, tüm sinemaseverler için gerçekleştirildiğini, herkesin bir arada film izleyebileceği bir film festivali olduğunu belirterek başlamak isterim. Diğer film festivallerinden farklı olan, EFF’nin web sayfasından başlayarak bütün iletişim süreci, festival mekânları, standlar, film gösterimleri, söyleşiler, yan etkinlikler ve törenlerin görme, işitme ve ortopedik engeli olanların ihtiyaçları da gözetilerek tasarlanıyor olması. Bütün film festivalleri İngilizce bilmeyenler için filmleri Türkçe altyazı ile gösterir, bu göz önünde bulundurularak hazırlık yapılır. Biz bunun yanı sıra EFF’de duyamayanlar için ayrıntılı altyazı da yapıyoruz, göremeyenler için sesli betimleme hazırlıyoruz ve ortopedik engeli olanların erişimini mümkün kılabilmek için buna uygun mekânları tercih ediyoruz. Gösterimler sonrası film ekipleri ile yapılan söyleşilere bir işaret dili tercümanı eşlik ediyor. Törenler canlı olarak betimleniyor. Festival’in web sayfası tasarlanırken erişilebilirlikle ilgili belli standartları gözettik. Bunlar ve benzeri tercihlerde bulunurken erişilebilirlikten yana oy kullanıyoruz kısacası.

Bu yılın en büyük yeniliklerinden biri de Kısa Film Yarışması. Yarışmadan bahsedebilir misiniz? Yarışmayı başlatırken amaçlarınız nelerdi? Başvurular nasıldı? Tema var mıydı? Nasıl geri dönüşler aldınız?

Yarışmayı bir tema ile sınırlandırmadık, konusundan bağımsız olarak, 20 dakikadan kısa kurmaca ve canlandırma türlerinde iyi filmlerden oluşan bir seçki olmasını istedik ki bu sonuca ulaştığımızı da düşünüyoruz. Bu yıl maalesef pandemi koşulları tam olarak ortadan kalkmadığından yönetmenleri Festival’de ağırlayamıyoruz, fakat ilerde yönetmenlerle izleyicileri ve sinema öğrencilerini bir araya getirdiğimiz bir Festival atmosferi yaratmak istiyoruz.

Bu yıl programda 8 ülkeden 13 kısa film var. Seçici kurul titiz bir çalışma ile belirledi finalistleri. Başvuruları tüm dünyada en çok kullanılan platformlardan biri olan filmfreeway üzerinden kabul ettik. Nisan ayının sonunda açılan başvurular 10 Temmuz’a kadar sürdü ve 9 Ağustos’ta finale kalan filmler açıklandı. Finale kalan filmlerin hepsinin iyi filmler olduğunu söyleyebilirim, izleyen herkesin memnun kalacağını düşünüyorum.

Son iki yıldır çevirim içi olarak düzenleniyor festival. Çevrim içi düzenlenmesinin ne gibi faydaları oldu?

Hem coğrafi olarak hem de izleyici sayısı açısından çok daha geniş bir kitleye ulaşmamızı sağladı çevrim içi gösterimler. Bildiğiniz gibi, Festival ilk dört yılında yalnızca Ankara’da gerçekleşti. Ardından, gelen davetlerle Eskişehir’i ve İstanbul’u ziyaret etmeye başladık. Geçen yıl ilk kez, diğer hemen hemen tüm festivaller gibi biz de ilk kez çevrim içinde tüm Türkiye’den erişilebilir olarak gerçekleştirdik Festival’i. Sonuç az önce de söylediğim gibi bizi çok sevindirdi. Hemen hemen tüm şehirlerden Festival’in takip edildiğini, yorum aldığını görmek güzeldi. Umarım bu ilgi bu yıl da devam eder.

Erişebilir sinema projenizden kısaca bahseder misiniz…

Engelsiz Filmler Festivali’ni gerçekleştirmeye başladığımız günden bugüne sinemaya erişim alanında gelişmeler oldu. Ancak bu değişimin çok daha hızlı ve çok yönlü olabileceğini, bunun mümkün olduğunu, yalnızca sektörde farklı pozisyonlardaki bileşenlerin ortak bir irade ortaya koyması gerektiğini düşünüyoruz. Kısaca özetlemek gerekirse yürüttüğümüz proje; erişilebilir film gösterimlerinin sayısını artırmayı ve sürekli hale getirmeyi, engelli bireylerin sinemada temsilini artırmayı, kültüre erişim alanında faaliyet gösteren kurumları bir araya getirmeyi hedefliyor. Proje bu yılın Nisan ayında başladı ve önümüzdeki yılın temmuz ayına kadar devam edecek. Bu süre boyunca çeşitli buluşmalar ve atölye çalışmaları gerçekleştireceğiz.

Son olarak 9. Engelsiz Filmler Festivali’ni nereden ve nasıl takip edebileceğiz?

Festival, 11-17 Ekim tarihleri arasında eff2021.muvi.com adresinde çevrim içi tüm Türkiye’den takip edilebilir. 11-13 Ekim tarihleri arasında Ankara’da olanlar Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde yarışma filmlerini ve Clermont-Ferrand FF seçkisini izleyebilirler. Burada bir hatırlatma yapmak gerekir sanıyorum; pandemi ile ilgili alınan önlemler EFF gösterimleri için de geçerli elbette. Misafirler Çağdaş Sanatlar Merkezi girişinde HES sorgulaması yapılarak içeri alınıyor ve salona yarı kapasitede izleyici kabul ediliyor. Gösterimler tamamen ücretsiz, salon kapasitesi ise 99 kişi ile sınırlı. İzleyicilerin gösterim programı ve filmlere ilişkin detaylar için Festival’in web sitesini ziyaret etmelerini öneririm.