'Açıkladıkları paketlerle emekçileri ölüme terk ettiler'

BERKAY SAĞOL

COVID-19 salgını süresince Türkiye genelinde alınan ve alınmaya tedbirler oldukça tartışma yarattı. Bu süreçte çarkların durmaması için sadece hafta sonları sokağa çıkmak yasaklandı ve pek çok özel sektör, fabrikalar bu yasaklardan muaf tutuldu.

Covid-19 salgını ilk yayılmaya başladığında herkes için ücretli izin ve 15 günlük karantina talep ettiklerini söyleyen DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, "Ege Bölgesi'nde İzmir öznelinde, özellikle özel sektörde, fabrikalarda ve organize sanayilerde dip dibe çalışmanın salgını daha da yayacağını ifade etmiştik. Bunun tam aksine özellikle fabrikalarda, Cumhurbaşkanlığı ve İçişleri Bakanlığı'nın genelgeleri farklı farklı çıksa da, örneğin 20 yaş altına sokağa çıkma yasağı ilan edilirken, sektörlerin talebi üzerine 18 ve 20 yaş arası genç işçiler çalışmaya mahkum edilmiştir. Bu arkadaşlarımızı takdiri bir ilahi korumayacaktır. Evde duran 18 ile 20 yaşındaki çocuklarla, sokakta ve fabrikalarda çalışanlar arasında bulaşma riskinin ne kadar artacağı ve bu kişilerin hastalığı ailelerine de taşıyacağı aşikardır. Bununla ilgili İzmir Büyükşehir Belediyesi başta olmak üzere örgütlü olduğumuz belediyelerde çeşitli önlemler için birçok görüşme yaptık. Bunun üzerine taleplerimiz doğrultusunda esnek çalışmadan evde çalışamaya kadar, önerilerimiz kabul edildi" diye konuştu.

'VERDİKLERİ MÜCADELE SADECE POPÜLİZM'

Hükümetin salgını ranta ve paraya çevirerek işçi düşmanlığı yapmaya devam ettiğini belirten Sarı, "Özellikle ekonomik paket diye açıkladıkları pakette, işçiye, emekçiye, emekliye, tarım işçilerine ve tarımdaki süspansiyona hiçbir payın ayrılmadığı açık ve net olarak görüldü. Sonrasında kısa çalışma ödeneğinde işçiler, 2 bin 500 TL ile 4 bin 500 TL arasında rakam alırken, bununda büyük bir külfet getireceğini gören Hazine ve Maliye Bakanlığı bundan da vazgeçerek, işçileri günlük 39 lira 40 kuruştan, aylık bin 170 TL'ye mahkum ederek açlık sınırı ve yoksulluk sınırının altına ölüme terk etmekten ve sosyal cinayet işlemekten başka bir iş yapmadı. Doğal olarak hastanelerde sağlıkçılar başta olmak üzere, alan çalışması yapan tüm belediye işçileri takdire şayan bir hizmet vermektedir. Özellikle yoksul insanlar ve 65 yaşın üzerinde kalan bu insanlara belediye emekçilerinin vermiş olduğu hizmet, sağlık emekçilerinden sonra alkışı hak eden bir kavrama girmektedir. Alanda, sahada ve sokakta temizliğinden, ilaçlamasına ve defin işlemlerine kadar bütün işler belediye emekçileri tarafından yapılmaktadır. Hükümetin ayrımcı politikaları burada da belediye emekçilerinin ve belediyelerin sen ben belediye diyerek ikiye ayırması, Covid-19 sürecinde vermiş oldukları mücadelenin sadece popülizm üzerine olduğu görülmektedir" dedi.

'15 GÜNLÜK KARANTİNADA EKONOMİ ÇÖKECEKSE, BATSIN BU EKONOMİ'

İzmir'de yaklaşık 300 emekçinin Covid-19 testinin pozitif çıktığını söyleyen Sarı, "Covid-19 testi pozitif çıkan işçiler karantina altına alınmıştır. Ancak pozitif vakaların olduğu iş yerlerinde çalışma hala canhıraş bir şekilde devam etmektedir. Özellikle uzun zamandır evlerinde hapsolmuş ve online alışveriş yapan halkımıza çağrımızdır. Lütfen zaruri olmayan hiçbir şeyi online olarak satın alıp, posta çalışanlarını ve kargo çalışanlarını bu riskli hastalıkla karşı karşı bırakmayın, biraz daha sabredin. Ülkeyi 15 günlük karantinaya sokmayıp, ülkenin ekonomisi biter, çarklar mutlaka dönmeli diyen AKP Genel Başkanı'na buradan sesleniyoruz. Eğer 15 günlük karantinada, bu ülkenin çarkları durduğunda ekonomi çökecekse, batsın bu ekonomi. Çünkü bu iş uzadıkça ekonomi zaten çökecek. Her ne kadar son verilere göre iyileşen hastalardaki rakamlar artış gösterse de, bu salgının ve emekçilerin üzerindeki tahribatın kolay kolay bitmeyeceğini göstermektedir" ifadelerini kullandı.