ÇHD davasının Silivri Cezaevi Kampusu’nda görülen son duruşmalarını, Türkiye’den yüzlerce avukatın yanı sıra 20 ülkeden 60 avukat örgütü temsilcisi takip ediyor.

18 avukatın sanık olduğu davanın Cuma günkü duruşmasında mahkemenin kararını açıklaması bekleniyor.

Sona gelinen davanın nasıl başladığını biliyor musunuz peki?

Davayı başlatanların şimdi nerede olduğunu?

FETÖ avukat yapılanması soruşturmasında itirafçı olan avukat Süleyman Taşbaş, 30 Aralık 2012 yılında müdafi olarak bulunduğu bir sorguda, ifadelerin imzalanmasının ardından polis memuru Ferdi Taşkaya’dan zarf içerisinde para aldığını itiraf etti.

Ferdi Taşkaya kim? Başka bir FETÖ davasının sanığı. Polis amirleri Serdar Bayraktutan ve Ferdi Taşkaya, haklarında açılan davada sahte delil üretmekle suçlandı. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davanın iddianamesinde, polislerle ilgili suçlamalarda kamuoyunda “algı oluşturmak” da var: “Güvenlik birimleri ya da stratejik kurumlardaki uzantıları vasıtasıyla illegal yöntemlerle temin edilen ve üzerinde oynanmış çeşitli dijital verileri kamuoyuna sunarak kişiler ve kurumlar üzerinde yanlış algıların oluşmasını (...) sağlamaya çalışan örgüt (...) her türlü baskı, cebir vb. tarzda hareketleri meşru görmektedir.”

İtirafçı avukatın bahsettiği sorguda neler yaşandığını da, o gün ifadesi alınan Selçuk Aymaz, bu davada anlatmıştı. Dönemin Terörle Mücadele Şube Müdür Yardımcısı Serdar Bayraktutan tarafından önce dijital delillerle alakalı bir olaya dahil edilmekle, sonra da hamile kız kardeşinin yaşamı ile tehdit edildiğini söyledi: “Ablamın karnındaki çocuğun sağ doğmasının bana bağlı olduğunu söylediler.”

Selçuk Aymaz gözaltına alındığında Halkın Hukuk Bürosundan avukat talep ettiğini fakat polisler tarafından yanıltılarak tanımadığı başka bir avukatın geldiğini, gelen avukatın sorgu aşamasına katılmadığını, kendisi ile hiç konuşmadığını, sadece polislerle oturup çay içtiğini, sonunda da ifadeyi okumaya dahi gerek görmeden imzalayıp gittiğini söyledi.

Yıllar sonra polislere açılan davada Serdar Bayraktutan, ceza soruşturmalarında tecrübesi olmayan ve baro müdafi listesinde bulunmayan avukat Süleyman Taşbaş’ı nasıl davet edildiği belli olmayacak şekilde savunma ve delil tespiti için sorguda bulundurmakla suçlandı. Avukatın, avukatlık ücreti haricinde bir parayı da elden, zarf içerisinde aldığı kayda geçti.

İşte bu polislerin 2012 yılında ÇHD’li ve HHB’li avukatların aleyhine bu yöntemle düzenlediği ifade, ertesi gün, 1 Kasım 2012’de, savcı Adem Özcan tarafından bir kez daha tutanak altına alındı.

Adem Özcan kim? Adını yüksek profilli FETÖ soruşturmalarıyla duyuran, FETÖ firarisi.

Vakit kaybetmediler, beş gün sonra HHB’li ve ÇHD’li avukatlar hakkındaki soruşturma başlatıldı.

Adem Özcan’ın düzenlediği soruşturma dosyası, daha sonradan kendisine açılan davalarda suçlandığı üzere, nereden geldiği ve delil niteliği olup olmadığı belirsiz dijital materyal ile doluydu.

Şimdi hiçbiri görevinin başında olmayan polislerle savcının düzenlediği ifadeyle başlayan soruşturmanın üzerinden 10 yıl geçti.

ÇHD’li avukatlar 10 yıldır dosyadaki bu “delillerin” araştırılmasını talep ediyor. Son talep dilekçelerinde, “soruşturmada görevli savcı ve polislerin bir yandan yasadışı yollarla sahte delil üretip çeşitli komplo faaliyetleri yürütürken diğer yandan bu yasadışı faaliyetlerinin ortaya çıkmaması için yine bu sahte deliller ile Halkın Hukuk Bürosu avukatları hakkında 2012/2259 Numaralı soruşturmayı başlatarak avukatların tutuklanmasını sağladıklarını” yazdılar.

Mahkeme, bu son araştırma taleplerini de diğerleri gibi reddetti. Belli ki “acilen” karar vermesi gerekiyor. Cuma günü bu acil kararı öğreneceğiz…