Demokratikleşmeyi önemsiyoruz ve bütün ağırlığımızla bu seçeneğe yüklenmemiz gerekiyor. Otoriterliği geriletmek, siyasal özgürlüklerimizi geri kazanmak istiyoruz. Demokratikleşmeyi gerçek bir seçenek yapabilmek, onun “biraz daha özgürlük”ün ötesinde bir kapsamı olduğunu yurttaşlara anlatmamızdan geçiyor

Acil talepler: Güncel, somut, kazanılabilir

Ş. Can ATALAY - Silivri Cezaevi’nden yazdı. (Silivri 9 No’lu Cezaevi A/47).

Seçim artık yarındır. Türkiye adım adım bir karar anına yaklaşıyor. Bir yanda karanlığın zifiri bir hal alması seçeneği diğer yanda demokratikleşme kapısının aralanması. Ana seçeneklerimiz bunlar.

Demokratikleşmeyi önemsiyoruz ve bütün ağırlığımızla bu seçeneğe yüklenmemiz gerekiyor. Otoriterliği geriletmek, siyasal özgürlüklerimizi geri kazanmak, daha demokratik bir ortamda mücadele etmek istiyoruz. Demokratikleşmeyi gerçek bir seçenek yapabilmek, onun “biraz daha özgürlük”ün ötesinde bir kapsamı olduğunu yurttaşlara anlatmamızdan geçiyor. Demokratikleşmenin bir politik, ekonomik ve sosyal dönüşüm programı olduğunun hem demokrasinin kazanılması hem de korunması/geliştirilmesi için zorunlu olduğunu vurgulamalıyız.


BirGün’ün “halkın acil talepleri” başlığını öne çıkarması; akademisyenler, sendikacılar, siyasetçiler olmak üzere pek çok yurttaşın görüşünü aktarmasını da fırsat bilerek Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) ve Sosyal Haklar Derneği (SHD)’nin müşterek çağrısı olan; “Gıda, Barınma ve Borç Krizlerine Karşı: Acil Talepler”e bir kez daha dikkat çekmek istiyorum.

SODEV ve SHD, ülkemizde yaşadığımız derin krizin yurttaşlarımız bakımından en öncelikli olanlarını Gıda, Barınma ve Borç Krizi olmak üzere üç ana başlıkta toparlıyor. Öncelikli sorunlarımız olarak gördüğü her bir başlığın altında beşer “Acil Talepler”imizi kamuoyuna açıklıyor.

SODEV ve SHD “Acil Talepler”i, “seçim kampanyaları sürecinde maksimalist bir çizgiye sıkışmayan, acil ve derhal kazanılabilir talepler oluşturmaya özen gösterdik…” yaklaşımıyla belirlediklerini söylüyor. Bu yaklaşımın yerinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü programlarında köklü toplumsal dönüşümler öneren toplumsal ve siyasal hareketler programlarının toplamını “seçim bildirgesi” olarak sunmazlar. Günün önceliklerini ve acilliklerini gözeten bir talepler dizisiyle yurttaşın önüne çıkarlar. SODEV ve SHD’de de yerinde bir yaklaşımla yurttaşın acil sorunlarına dikkat çekmeyi ve çözümler önermeyi amaçlıyor.

“Tüm ücretlilerin, küçük çiftçi ve esnafın, yani halkın yüzde 99’unun sorunu” olan halkın acil taleplerinin karşılanması ve huzurlu bir hayatın asgari koşullarının sağlanmasıdır. “Her insanın hakkı olan, sağlıklı gıdaya ve barınmaya erişim, borç baskısı olmadan yaşama”sının en öncelikli konularıdır. SODEV ve SHD’nin seçim sürecinde ve sonrasında takipçisi olacaklarını ilan ettikleri öncelikleridir.

Yazının sınırları elverdiğince üç ana başlığın altında beşer maddede toparlanan acil talepleri özetlemeye çalışayım:

Gıda Sorununa 5 Acil Talep: Desteklerin toprağı ekene verilmesi; kar amacı gütmeyen KİT’lerin yeniden etkinleştirilmesi; tarımda planlama, desteklemelerin uzun erimli ve önceden bilinir olması; mazot ve gübre desteği; stoklanabilir ürünlere öncelik.

Barınma Sorununa 5 Acil Talep: Çalışanlar için lojman sorunu; birden fazla evi olanların konut kredisi kullanımına sınırlamalar; emlak vergisinin iki ve daha fazla ev sahipliği için yeniden düzenlenmesi; kamunun kiraları düşürecek yatırımları yapması; boş evler için düzenlemeler yapılması.
Borç Sorununa 5 Acil Talep: Ödeme gücü olmayan yurttaşların ve çiftçilerin borçlarının silinmesi; Merkez Bankası’nın talan edilen kaynaklarının borç silmenin finansmanında kullanılması; Bireysel İflas Yasası; yurttaş lehine bir para politikası.

SODEV ve SHD’nin bu çalışmasına ve önerilerine ilişkin çok çeşitli katkılar, dikkat çekmeler olabilir. Onlar da zaten takipçisi olacakları acil talepleri vurgularken aynı zamanda benzer çalışmaları/katkıları önemsediklerini belirtiyorlar: “Maksimalist” bir çizgiye sıkışmayan, acil ve derhal kazanılabilir talepler üzerine yoğunlaşan ve yurttaşın dikkatini bu yöne çeken bir ortak mücadeleyi öneriyorlar.

Kendi adıma, başta “ücrete ne dahildir?” sorusu ve bu kapsamda temel tüketim başlıkları ile ilgili bir çerçeveyle ben de tartışmaya katılmayı planlıyorum.

“Acil Talepler”i neden önemsemeliyiz?

İnanıyoruz ki seçimler tek adam yönetimini sona erdirecek. Yıllardır sürmekte olan yağmadan geriye bir toplumsal, siyasal ve ekonomik enkaz kalacak. Öncelik, yurttaşın yaşamında yaratılan ağır tahribatın acilen toparlanmasıdır. Enkazı kaldırma çabaları “hele bir ortalığı toparlayalım” yaklaşımıyla bugüne kadar hep olageldiği gibi geniş halk kesimlerinin “acil yaşamsal talepleri” arka plana itilebilir. Bu tutum hayırlı sonuçlar getirmez. Emeği ile geçinen yurttaşların toplumsal, siyasal enkazın kaldırılmasına ve demokratikleşme süreçlerine katılması ve ilgi göstermesi daha başlangıçtan yaşamlarında hissedecekleri olumlu değişikliklerle olanaklıdır. Ekonomik yağmanın tıkanan deliklerinden birikenler, geri kazanılanlar başta olmak üzere vergiler, kaynak aktarımları ile acil talepleri finanse etmek de ertelenemez, acil bir durumdur.

Bizim bakımımızdan ise işin esası hangi safta olduğumuz, kimlerin haklarını savunduğumuzla ilgilidir. Toplumun bütünü için demokratikleşmeyi konuşurken bu mücadelenin her alanda emeği ile geçinen insanların haklarını savunmak ve geliştirmek olduğu inancındayız. Bu da halkın güncel, somut ve kazanılabilir taleplerini gündemleştirme çabası demektir.