Ali Ekber Aydoğan, son zamanlarda Anadolu müziğin gündemde oluşuna ilişkin sorumuza, “Halk edebiyatı içinde toplumun iç âlemini yaşatan, beşikten mezara dek, inkişaf ettikçe; kendini geliştiren ve sürekli yenileyen sanat verisi türkülerdir” diyor

Acıların ve sevinçlerin müziği: Anadolu Türküleri

Yağmur BOZACI

Türkülerle Gömün Beni, Dam Üstünde Uzun Uzun Bacalar, Yılgın Adası gibi pek çok eserin bestecisi ve söz yazarı; Derdiyoklar’ın kurucularından Ali Ekber Aydoğan 1985 tarihli Liebe Gabi’nin yeni versiyonunu Arpej Yapım etiketiyle yayımlıyor. Cüneyt Karayalçın’ın prodüktörlüğünü üstlendiği eserde, Dejavu grubundan Doğan Yılmaz bağlamasıyla eşlik ediyor. Derdiyoklar’ın çeyrek asıra yakın bir süre sonra geri dönüşünü simgeleyen şarkı; ritmik dans melodileri; disko folk altyapısı ve elektronik tınılı yepyeni soundu ile dinleyicilerini selamlıyor. Ali Ekber Aydoğan ile Liebe Gabi özelinde Derdiyoklar hakkında konuştuk.

Derdiyoklar’dan yeni bir nefes duymak bizi çok memnun etti. Sizden önümüzdeki tarihlerde yeni işler de dinleyebilecek miyiz?

Gelecek 2020 yılı içerisinde; Derdiyoklar’ın 45. sanat yılı kutlamaları olacak. Bu kutlamalardan önce, mart ayı içinde, yeni bir albüm çalışmasına gitmeyi düşünüyoruz. Özellikle 45. sanat yılı adına seslendireceğim, anlamlı bir eserimin sözlerini buradan, tüm dostlarla paylaşmak isterim:

“Kırk beş yıldır saz çalarım/ Tele zararım olmadı/ Susuz çölde su aradım/ Çöle zararım olmadı/ Göle zararım olmadı

Esti sevdanın rüzgarı/ Çiçeğime kondu arı/ Meskenin gurbet diyarı/ Ele zararım olmadı/ Dile zararım olmadı

Bazen ağlayıp sızladım/ Bazen köyümü özledim/ Bazen dost yolun gözledim/ Yola zararım olmadı/ Köye zararım olmadı

Yoldaşım dert çeken ile/ Barış, sevgi eken ile/ Hep savaştım diken ile/ Güle zararım olmadı/ Bala zararım olmadı

Derdiyoklar derdim çoktur/ Bu sineme değen oktur/ Halk yolunda gitmek haktır/ Kula zararım olmadı/ Çula zararım olmadı.”

‘Liebe Gabi’nin yorumu çok daha günümüze dönük, elektronik bir sound’a sahip. Bundan sonra çıkacak işlerinizde, eğer böyle bir planınız varsa, böyle bir çizgiden devam etmeyi planlıyor musunuz?

Liebe Gabi’nin ilk çıkış tarihinde de batı enstrümanları kullanılmıştı ama son çalışmamızda biraz daha günümüze dönük, gençliğinde benimseyeceği, seveceği soundlar kullanıldı. Cüneyt Karayalçın ve Doğan yılmaz bu projenin oluşmasını sağladılar. Arpej Yapım etiketiyle de dinleyiciyle buluşturduk. Plaklar hariç, bugüne dek 20’ ye yakın albüm çıkardık. Tüm albümlerimizde çizgimiz dışına fazla çıkmadan, yolumuza devam ettik ve her zaman olduğu gibi, elektronik çalışmalara devam edeceğiz.

Geçmişinize yönelik bir soru sormak istiyorum. Düğün salonlarında çalıyordunuz, hatta akıllara kazınmış bir düğün konseriniz var, 84 yılından kalma. Düğün konserlerinden sonra, rock ve caz salonlarında dinleyiciyle buluşmak nasıl bir his uyandırmıştı? Sizce konser verilen yerin ve kişilerin önemi ne denli?

Anadolu rock- disko folk tarzda yapmış olduğumuz müzik türümüz; Avrupa Ülkelerinde yaşayan insanlarımız ve dinleyen yabancılar tarafından da benimsendi, sevildi. Öncelikle, kendi eserlerimiz başta olmak üzere; her yöreden harmanladığımız eserleri, kendimize has, çeşitli enstrümanlar ve kıyafetlerimizle, sahne performanslarımızla bir çığır açtık. Bundan dolayıdır ki, düğünler ve konserler bize aynı duyguyu, heyecanı yaratıyor ve yaratmakta... 80'li yılların başından, 2000'li yıllara kadar yapılan düğünlerde; yemek olarak, genelde tavuk veriliyordu ve biz o dönemleri düşünerek, hâlâ ahhh, ahhh nerde o eski tavuklu düğünler ahhh diye çok söylenip, dururuz. O dönemlerde; katılacağımız düğün kartlarına, istisnasız “sanatçımız Derdiyoklar” diye yazılırdı ve inanılmaz bir katılım olurdu. Tabi, böyle bir kalabalık toplum olunca da düğünün havasını, konser havasına dönüştürürlerdi. 72 tür millete, aynı gözle bakma felsefesi düşüncesiyle; hiçbir toplum veya kişiler ayırt etmeden Gerek Türkiye'de, gerekse Avrupa ülkelerinde; sayısız kültür ve eğlence konserlerine katıldık, katılıyoruz ama uluslararası yapılan konserler, festivaller ve üniversite geceleri bir başka heyecan yaratıyor; zira bu tür programlarda başarıyla çıkmak gerekiyor...

Almanya’da yaşıyor olmanın müziğinize herhangi bir etkisi oluyor mu?

Ülkemizin ünlü sanatçılarının albümlerini çıkartan Firma Türküola’nın Almanya'nın Köln şehrinde olması, bizim için büyük bir avantajdı. İlk fırsatta, Arif Sağ hocamın da desteği ile; Türküola'ya, 10 kasetlik bir anlaşma yapmıştık. Her çıkan albümle, Avrupa Ülkelerinde en çok satan albümler sıralamasına girmeyi başarmıştık. Bu süreçler içerisinde, birçok eserlerimizin de, (İsyan Etmek Boşuna Emine) (Türkülerle Gömün Beni) (Uzak Yoldan Mı Gelmişsin?) (Anadolum) (Bir Olursak Hür Oluruz) (En Az Üç Dört Arguvan Ağzı Uzun Havalar) ünlü sanatçılar tarafından seslendirilip; milyonlar satmaları vesaire, inkar edilmez gerçeklerdir...

Almanya'da yaşıyor olmamızın dezavantajı ise; Türküola firması, Derdiyoklar albümlerini tüm dünya ülkelerine dağıttı ama kendi ülkemizde dağıtmayı istemedi; üzücü olan da bu…Tabi o dönemlerde, korsancılar hiç durur mu. Korsan kasetler çoğaltıp, masa altından satıyorlardı...

Son zamanlarda Anadolu müziği epey gündemde. Sizce bu gündem Anadolu müziğine hak ettiği değeri mi veriyor yoksa reklamlaştırıp kullanıyor mu?

Halk edebiyatı içinde toplumun iç âlemini yaşatan, beşikten mezara dek, inkişaf ettikçe; kendini geliştiren ve sürekli yenileyen sanat verisi türkülerdir. Günümüzde reklamlaştırıp kullanmak isteyenler olsa da; Anadolu türküleri ve müziği toplumun acıları, sevinçleri, sevileri, özlemleri, büyük bir sadelik içinde yüzyıllar boyu sürüp gider... Anadolu üzerine yapmış olduğum bir eserimin sözleriyle; tüm insanlık alemine. Silahlardan yoksun; bombalardan uzak; atomdan da öte; barış, kardeşlik, dostluk dolu bir dünya diliyorum:

“Ne sevdalar yaşanmıştır,/ Sende güzel Anadolu'm./ Ne yiğitler kuşanmıştır,/ Sende güzel Anadolu'm.

Mevlana kalbindir atar,/ Pir Sultan zalime çatar./ Baştan başa Yunus yatar,/ Sende güzel Anadolu'm.

Akar ırmakların akar,/ Dağların göklere bakar,/ Güller de bir, başka kokar,/ Sende güzel Anadolu'm.

Dünyada en güzel yerdir,/ Seni görmeyenler kördür./ Derdiyoklar misafirdir,/ Sende güzel Anadolu'm...”