Mutlak yoksulluk aynı zamanda gıda yoksulluğu demektir, yani “açlık” durumunu ifade eder. Bu nedenle açlık sınırı tespitinde hanedeki kişilerin hayatlarını devam ettirecekleri minimum gıda miktarını karşılamak için gerekli gelir düzeyi “açlık sınırı” olarak ifade edilir.

Açlığa son vermek, ifade özgürlüğü kadar temel bir haktır

HACER FOGGO

2022 yılına dünya, Birleşmiş Milletler’in hedefi olan 2030 yılına kadar açlığı, gıda güvensizliğini ve her türlü yetersiz beslenmeyi sona erdirme umuduyla giriyor. Fakat güvenli ve yeterli gıdaya erişim ile her türlü yetersiz beslenmeyi ortadan kaldırma konusunda ne dünyada ne de ülkemizde bir ilerleme kaydedilmiş değil. Ekonomik krizler, pandemi, iklim değişikliği ve özellikle eşitsizliğin yüksek olduğu ülkelerde ilerlemeyi yavaşlatan başlıca etkenler oldu.

Dünya Gıda Örgütü’nün raporuna göre 2020 yılında dünyada açlıktan etkilenen insan sayısı 720 ile 811 milyon arasındaydı. UNICEF’in “üçlü bir yetersiz beslenme yükü” olarak tanımladığı yetersiz beslenme, besin eksikliklerinden kaynaklanan gizli açlık ve beş yaşından küçük çocuklar arasında obezite maalesef yaygınlaştı.

Ülkemizde 2018 yılı 0-5 yaş çocuk yoksulluk oranı yüzde 29,7’dir (TÜİK, 2020). Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2013 verilerine göre Türkiye’de beş̧ yaş altı her 10 çocuktan biri bodur ve bu çocukların üçte birinden fazlası ise ciddi bodur. Bodurluk oranı erkek çocuklarda (yüzde 11) kızlarda (yüzde 8) göre daha yüksektir. Yetersiz beslenme sonucu, 24-59 aylık çocukların yüzde 12’si bodur, 48-59 aylık çocukların yaklaşık yüzde 3’ü ciddi bodur. Bu sonuçlar bu yaş gruplarında beslenme sorunlarına ve/veya kronik enfeksiyonların varlığının da işareti. Yine Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2018 verilerine göre ise beş yaş altı çocuklarda bodurluk oranı yüzde 6. Bodurluk aynı zamanda çocuğun fiziksel ve zihinsel gelişimin gecikmesine ve öğrenme kapasitesinin düşük olmasına neden oluyor.

Yine dünya çapında anne sütü ürünlerinin satışı 2008-2013 yılları arasında yüzde 41 ve Brezilya, Çin ve Türkiye gibi üst orta gelirli ülkelerde yüzde 72 arttı. UNICEF, küresel olarak altı ila 23 aylık çocukların yüzde 44’ünün meyve veya sebze yedirmediğini ve yüzde 59’unun yumurta, süt, balık veya et yemediğini söyledi. UNICEF’e göre 91 ülkedeki bebeklerin çoğu yetersiz besleniyor.

Mutlak yoksulluk aynı zamanda gıda yoksulluğu demektir, yani “açlık” durumunu ifade eder. Bu nedenle açlık sınırı tespitinde hanedeki kişilerin hayatlarını devam ettirecekleri minimum gıda miktarını karşılamak için gerekli gelir düzeyi “açlık sınırı” olarak ifade edilir.

TÜRK-İŞ’in yayımladığı kasım ayı araştırmasına göre, 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 3 bin 191 TL’ye, yoksulluk sınırı ise 10 bin 396 liraya yükseldi. TÜRK-İŞ tarafından 34 yıldan bu yana her ay düzenli olarak yapılan, “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” araştırmasının Kasım 2021 ayı sonucu, gıda maddeleri fiyatlarında artışın devam ettiğini ortaya koydu. Bu durum, başta ücretli çalışanlar ve emeklileri olmak üzere, geniş bir toplum kesiminin yaşama şartlarını olumsuz etkilemeye devam etti.

Ümraniyede yaşayan iki çocuk sahibi günlük işlerde çalışan Yalçın geçen hafta beni aradığında ailesinin Covid-19 olduğunu, evde gıda olmadığını ve doğalgazın kesik olduğunu söyledi. Geçen yıllara göre Yalçın en azından evinde iki öğün yemek yiyebildiğini şimdi gıda fiyatlarının artması ile birlikte neredeyse bir öğünle günü kapattıklarını söylüyor. Aynı zamanda faturalarını ödeyemediği için ısınma problemi yaşıyor.

UNICEF, Temmuz 2021 yılında yayımladığı raporda beslenme bozukluğu konusunda çocukların yüksek bedeller ödediğini açıkladı. 2020’de beş yaşından küçük 149 milyon çocuğun bodur veya yaşına göre çok kısa olduğu tahmin ediliyor, 45 milyondan fazla çocuk aşırı zayıf ya da boylarına göre çok zayıf. Yaklaşık 39 milyon çocuk ise fazla kilolu. Tam 3 milyar yetişkin ve çocuk, çoğunlukla aşırı maliyetler nedeniyle sağlıklı beslenmeden mahrum kaldı. Üreme çağındaki kadınların yaklaşık üçte biri anemiden mustarip. Küresel olarak bazı alanlarda ilerleme sağlanmasına rağmen (örneğin daha fazla bebek sadece anne sütüyle besleniyor) bu veriler 2030 yılına kadar herhangi bir beslenme göstergesinde hedeflere ulaşmak için ülkelerin doğru yolda olmadığını gösteriyor. Rapor, her ülkenin karşı karşıya olduğu ilgili itici güce bağlı olarak, politika yapıcıları “Ekonomik sıkıntılara karşı en savunmasız durumdaki kişilerin dayanıklılığının artırılması için ayni veya nakit destek programları yapmaya davet etti. Besleyici gıdaların maliyetini düşürmek için tedarik zincirlerine müdahale edilmesi gerektiğini belirtti. Rapor ayrıca, önümüzdeki yıllarda açlık ve beslenme bozukluğunun itici güçlerinin artan bir yoğunlukla tekrarlanacağı konusunda uyardı.

Evini ziyaret ettiğim Ayşe’nin 7 yaşındaki çocuğu neredeyse 5 yaşında gibi gösteriyor. Ayşe günlük işlerde çalışan temizlik ve benzeri işler yapan yalnız bir anne. Çocuğun yetersiz beslendiğini biliyor ama yetersiz beslenme sonucu ileride “bodur” kalma ihtimalinden habersiz. Serpil okula giderken beslenme koyamadığı çocuğunu okula göndermediğini ve öğretmenin kendisini sürekli bu nedenle aradığını anlatıyor bana. Şengül’ün çocuğunun öğrenme güçlüğü çektiğine dair bir raporu var ama Şengül ilköğretime giden çocuğunun yetersiz beslenme nedeni ile öğrenme güçlüğü çektiğinden haberi yok. Yetersiz beslenen çocukların sürekli enfeksiyon hastalıklarına yakalandığından aynı zamanda zayıf bilişsel bir eğitim performansı olduğundan da haberdar değil.

Aşırı Yoksulluk ve İnsan Hakları Özel Raportörü Olivier De Schutter’in Eylül 2021 tarihli raporunda çarpıcı gözlemlere yer verdi bunlardan bir tanesi yoksulluk yaşayan bir ailede doğan çocukların 30 yaşında yoksul olma olasılığı, hiç yoksul olmayanlara göre üç kat daha fazla. Yoksulluk döngüsü sonucu çocuklara kalan miras da yoksulluk oluyor. Raportör, yetersiz beslenmeden kaynaklanan gelişim bozukluğunun strese neden olduğunu ve yüksek seviyelerde uzarsa ön beyine zarar verebildiğini açıklıyor. Amerikan Pediatri Akademisi’nin yaptığı bir çalışma ile durumu kanıtladığını belirtti. O zaman yetersiz beslenmeden gelişim bozukluğu yaşayan çocukların yaşadıklarına çocuk hakları ihlali diyebilir miyiz? Bu kısır döngüyü sona erdirmek için ise en önemli şey; erken çocukluk eğitimi ve çocuk bakımına yapılan yatırımlar. Yoksul mahallelere yapılacak ücretsiz kreşler gibi. Ekonomik kriz, her geçen saat artan dolarla birlikte yoksulluk da her geçen gün derinleşiyor. Çalışan yoksulların sayısı artarken, asgari ücretle çalışanlar açlık sınırının altına itiliyor; günlük ve güvencesiz çalışanlar ise başta gıda olmak üzere en temel hak ve ihtiyaçlarına ulaşamıyor.

Beslenme yetersizliği ve açlığı sona erdirmek, ifade özgürlüğü kadar temel bir haktır. Ekonomik büyüme sadece bir grup insanı zengin ediyorsa, işsizlik, gıda fiyatlarının artmasıyla başlayan açlık veya yetersiz beslenme durumu yoksulların tembelliğinden mi kaynaklanıyor ya da akıllı cep telefona sahip olmalarından mı?