Ada futbolunun bahtsızları: Coventry City FC; düşüp dönmemek de var!

Ada futbolunun bahtsız 13’ü olarak biliniyorlar. Bir zamanlar Premier Lig’de boy gösterdikten sonra düşmüş, sonrasında bir daha dönememişler futbolun en ışıltılı sahnesine. Kimler yok ki aralarında, iki Manchester devinin komşusu Oldham Athletic mesela, Premier Lig’in kurucu kulüplerinden, nice seneler devlere kafa tuttuktan sonra 1993-1994 sezonunda düşmüş, düşüş o düşüş. O ayrılıktan sonra ağıt yakmış sevdalıları eski güzel zamanlara ama dönmek mümkün olmamış. Onlarla aynı sezon düşen Swindon Town da dönemeyenlerden, ülke futbolunun en üst liginde sadece bir sezon boy gösterebilmişler…

1999-2000 sezonunda düştü Wimbledon, nam-ı diğer ‘Crazy Gang’ (Deliler Çetesi). 1977’de profesyonel liglere adım atmış, dört sezonda dört küme atlayarak ülkenin en üst liginde devlere kök söktürmüş o güzel mahallenin unutulmaz takımı. 1988’de oynanan Federasyon Kupası finalinde, zamanın en iyi takımı Liverpool’u 1-0 yenerek kupayı müzesine götürmüş, o kupa zaferinin 12. yıldönümünde Premier Lige veda etmişti. Şimdilerde 3. Ligde mücadele ediyor…

2003-2004 sezonunda düştü Leeds United, yüz milyon sterline yakın borç nedeniyle iflasın eşiğine kadar gelmişti. 2007’de 3. Lig’i boylayıp, 2010’da yeniden döndü Championship’e. 2016-2017 sezonunda evinde oynadığı maçlarda 27.698 taraftar ortalaması yakaladı. Sevdanın ligi olmuyor anlayacağınız…

15 sene aradan sonra 2003’te Premier Lig’e dönmüştü Portsmouth, o güzel sahil şehrinin sevilen takımı. O dönüşten yedi sene sonra, 2009-2010 sezonunda ligden düşerken parasızlıktan takımı dağıtmak zorunda kalıyorlardı. Kötü yönetimler, iş bilmez ellerde hayatın temel kuralını hiçe sayarak nicedir kazandığından fazlasını harcamış bir futbol kulübü daha borç batağında can çekişirken, bu koma halini Portsmouth taraftar forumlarından birinde yazılmış şu cümle pek güzel özetliyordu: “Unutulmuş, hatta neredeyse yasaklanmış bir kelime var. Oysa benim için tüm kelimelerden daha değerli. O da Pompey…” Şimdilerde onlar da 4. Lig’de futbola tutunmaya çalışıyorlar.

Ada futbolunun bahtsızlarından dem vurup ülkenin iki büyük üniversitesine ev sahipliği yapan şehrin takımını yazmadan olmaz elbet. Milli maçlar nedeniyle verilen aradan yararlanıp, anlatalım kuruluşu 1883’e dayanan kulübün hazin hikâyesini…

Ada futbolunun geçmişini bilenler derin bir ah çekerek yâd ederler Coventry City’i. ‘The Sky Blues’ (Gökyüzü Mavisi) olarak nam salmışlar futbol âleminde. Köklü tarihlerinde kazandıkları tek önemli kupa 1987’de, o sezon Federasyon Kupası finalinde Tottenham’ı 3-2 yenerek kupayı müzelerine götürmüşler. 1987-1988 sezonunda Kupa Galipleri Kupası’na katılmaya hak kazanmışken, İngiliz takımlarına verilen ceza nedeniyle yer alamamışlar Avrupa arenalarında. 1992’de kurulan Premier Lig’in kurucularından olup dile kolay aralıksız 34 sezon mücadele etmişler elitlerin liginde. 2001’de düştüler ligden. Bir kez düşmeye gör, 11 sezon 2. Ligde mücadele ettikten sonra 2012’de 3. Lige, geçen sezonun sonunda da profesyonel liglerin dibine, 4. Lige düştüler. 2000’den günümüze 14 teknik direktör gelip geçti kulüpten. 32.609 kapasiteli mabetlerinde (Ricoh Arena) geçen sezon 9,068 taraftar ortalaması yakalamışlar. Mabet dedikse, kendilerine ait bir statları bile yok, şehrin rugby takımı Wasps RFC’nin stadını ortak kullanıyorlar…

Geçenlerde okumuştum, eskiyi bilen bir sevdalısı şöyle özetlemiş geldikleri durumu: “Bir zamanlar Ada futbolunun saygın kulüplerinden biriydik, futbolun görkemli kupasını kazanmıştık. Sonra… Sonra paraşütsüz düştük. Şayet Jimmy Hill görebilseydi düştüğümüz durumu, utancından kimselerin yüzüne bakamazdı.”

Jimmy Hill’i andık madem, onu da hatırlamadan geçmeyelim. Futbola ait ne varsa Ada’da, ona ait izler mutlaka vardır hikâyenin bir yerinde. Zamanında sendika başkanlığı, hakemlik, teknik direktörlük başkanlık yorumculuk yapmış futbol aşığı. 1970’li senelerde Coventry City’nin başkanlığına getirilmiş. Onun döneminde 1. Lig’in dişli takımlarındanmış maviler. Aralık 2015’te 87 yaşında aramızdan ayrıldı kulübün sevdalısı. Şimdilerde Ricoh Arena’nın girişinde heykeli selamlar stadın ziyaretçilerini…

•••

Milli maçlar nedeniyle verilen arada League Two’da (4. Lig) zirve yarışındaki Coventry City, Barnet deplasmanında. Tarihte bir resmi maçta hiç karşılaşmamış iki takım, sadece bir kez Ağustos 1990’da bir hazırlık maçında karşılaşmışlar. Kötü geçmiş onca seneye rağmen yalnız bırakmamış bu maçta takımlarını sevdalıları, kale arkasında yaklaşık 1500 Coventry City taraftarı var. Yeri gelmişken, takımın teknik direktörü Mark Robins’i de anmadan geçmeyelim. 1988-1992 arasında Manchester United formasıyla sahaya çıkan forvet, Sir Alex Ferguson’un United kariyerini kurtaran golcü olarak bilinir. Kötü giden sonuçlardan sonra kovulmasına kesin gözüyle bakılırken, Federasyon Kupası maçında Nottingham Forest’e attığı golle hocasının kalmasını sağlamıştı. O gol Ferguson’un uzun seneler sürecek kariyerinin başlangıcı oldu…

Maça gelince… 4-4-2 düzeninde başlıyor deplasman takımı, toplam değeri 4,1 milyon Sterlin. İki golcüsü Biamou ve McNulty’nin piyasa değeri 250 bin Sterlin civarında. Kalesini koruyan 24 yaşındaki Lee Burge amatör kümelerde başlayan kariyerine ‘Maviler’de devam ediyor. İki takımın da golü düşündüğü, deplasman takımının topa yüzde 46 oranında sahip olduğu ilk yarı golsüz kapanıyor. İkinci yarıya sahada daha iyi yayılarak ve üçüncü bölgede çoğalarak başlıyor misafir takım, ancak son vuruşlarda alt liglerin bilindik telaşı. Sahanın en iyisi, her iki kanatta adam geçebilen 19 yaşındaki Jodi Jones, bizim Süper Lig’de forma giyebilecek kadar yetenekli. Madem bizim lige dokunduk bir dünya kupasını daha ıskalamış Milli Takımı’mıza dair birkaç kelam etmeden geçmeyelim. Son tahlilde elde kalan, ne altyapın var, ne profesyonel yöneticin, ne transfer politikan var, ne Edirne’den öteye başarın. Sonra bekle dur başarı gelsin diye! Maça dönersek, 4.041 taraftarın önünde ev sahibinin kaleyi bulan ilk gol denemesi 79. dakikada. Golsüz biten maçın ardından Coventry City 5. sırada…

Velhasıl 90’lı yıllara yetişmiş her futbolseverin futbol hafızalarında mutlaka yerleri vardır. Onca sene kötü gitmiş kaderleri belki bu sezon değişir kim bilir, temennimiz futbol tanrıları bu sezon yanlarında olsun…