Adalet Bakanı Gül'ün imzasıyla yayımlanan genelgeye göre 'Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet Büroları' yaygınlaştırılacak

Adalet Bakanlığı, şiddetle mücadele için genelge yayımladı

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül imzasıyla, erkek şiddetinin önlenmesine yönelik genelge yayımlandı. Sadece Kasım ayında 39 kadın erkekler tarafından öldürülürken faillere uygulanan ceza indirimleri kamuoyunda büyük tepkilere neden oluyor. Bakanlığın 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un uygulanmasına yönelik yayımladığı genelgede kanunun uygulanmasında çıkan sorunların giderilmesi için maddeler sıralandı.

Genelgeye göre 'Aile İçi ve Kadına Yönelik Şiddet Büroları' yaygınlaştırılacak, şiddet vakalarına bu bürolardaki uzman savcılar bakacak. Kadına şiddetle mücadele kapsamında kadının hayati tehlikesinin bulunması halinde talep aranmaksızın geçici koruma altına alma tedbiri uygulanacak.

Genelgeyle, şiddet uygulayana yönelik öfke kontrolü, stresle başa çıkma konularında eğitim, rehabilite, tedavi, muayene tedbirleri talep edilebilecek.

Bianet'e açıklamalarda bulunan Avukat Selin Nakıpoğlu, genelgenin 5. Madesinde “Kural olarak gizli olan soruşturma evresiyle ilgili ifade, tutanak, belge, ses ve video kaydı gibi delillerin internet ve sosyal medya gibi platformlarda paylaşılmasının önüne geçilmesi, kanuni zorunluluk nedeniyle gizli tutulan bilgilerin üçüncü kişilere verilmesinin, Türk Ceza Kanunu’nun 285’inci maddesi uyarınca “Gizliliğin ihlali” suçundan sorumluluk doğuracağının bilinmesi…” denildiğini hatırlattı.

"Yeniden birşey yapmış gibi davranmaktan vazgeçsinler"

Bu düzenlemenin “şiddetin gizlenmesi” olarak yorumlanabileceğini vurgulayan Nakıpoğlu şunları söyledi:

“Genelgenin 5. Maddesindeki ‘gizlilik’ düzenlemesi çok sakıncalı. Sosyal medyada “ses çıkarılmasın, Şule Çet gibi cinayetlerin üstü kapatılsın” gibi sonuçlara neden olur.

“Ayrıca genelde yeni bir şey yok. Adına “güncelleme” denilerek ısıtılıp önümüze sürülmesi hiçbir işe yaramıyor. Bu düzenlemeler zaten İstanbul Sözleşmesi'nde var. Mesele bu sözleşmenin uygulanmaması.

"Güncelleme gereklidir ama ihtiyaçlarımıza yanıt veriyorsa. Bu düzenlemede ile cinsel şiddet kriz merkezlerinin kurulmasına yönelik hazırlık haberini almak isterdim. Israrlı takip suç olarak ceza kanununda hazırlığına dair haber almak isterdim.

“6284 yürürlüğe girdiği yedi sene boyunca hiç uygulanmamış olan dört tedbir kararına ilişkin korumanın gerçekleşmesini isterdim. Verilen tedbir kararına ilişkin caydırıcılığına dair somut bilgiler görmek isterdim.

"Yeniden bir şey yapmışlar gibi davranmaktan vazgeçsinler artık. Şapkamızı önümüze koyalım yapacaklarımız belli. Ancak yapmamak için İstanbul Sözleşmesi'ni uygulamamak üzere bir direnç var.

"Kadına yönelik erkek şiddeti ile mücadelede en iyi düzenleme İstanbul Sözleşmesi'dir. Bu sözleşme varken güncelleme adı altında sunulan çözüme sevinemiyoruz."

"Çok tehlikeli"

Sosyal inceleme raporlarına (SİR) dair de konuşan Nakıpoğlu, SİR'le ilgili maddenin "çok tehlikeli" olduğunu belirtti. Nakıpoğlu şunları söyledi:

"SİR, savcılıklara ve mahkemelere sunulacak deniyor. Bu ciddi sorunlara yol açar.Bu SİR raporlar tedbir kararlarının şartı olarak mı sunulacak? Bu sorunun cevabı çok önemli. Daha önce böyle bir uygulama yoktu.

"Bu 6284 No’lu yasanın ruhuna da aykırı. Süreci de uzatan bir durum. BU kanunda rapor mu talep edilecek? Bu rapor kimden alınacak? Kadından mı alınacak failden mi alınacak? Şiddet gören kadın SİR’e mi bağlanacak? Bu raporlar, boşanma davalarında alınıyor. SİR’in ruhunda çocuklar korunmaya muhtarçtır düşücnesi vardır. Burada kadınlar korunmaya muhtaçtır mı deniyor? Bunu çok tehlikeli bir durum. Hangi bilimsel rapor 24 saat içinde çıkartılır."