Pek çok kadın, kendilerine sistematik şiddet uygulayan erkekleri öldürmek zorunda kaldı. Avukat Torun’a göre bunun en önemli nedeni ise adaletsizlik.

‘Adalet’ erkekleri koruyor

Dilan Esen

Çilem Doğan, Nevin Yıldırım, Melek İpek ve geçen günlerde evli olduğu erkeğin 7 yıl boyunca işkencesine maruz bırakılan Rümeysa Aydın… Evli ya da birlikte oldukları erkek, babaları, ağabeyleri veya kardeşleri tarafından yıllarca işkence gören çok sayıda kadın, yaşamak için öldürmek zorunda kaldı.
İstanbul Sözleşmesi’ni fesheden iktidar, kadınları korumak yerine düşmanca politikalarını her gün bir ileri seviyeye taşıdı. Kadın düşmanı söylemler yayıldıkça iktidara bağımlı hale gelen yargıdan da destek alamayan kadınlar, ölümü değil yaşamayı seçti.

Son olarak Balıkesir’de Rümeysa Aydın, 7 yıldır evli olduğu ve kendisini sistematik olarak darp eden ve ölümle tehdit eden Murat Aydın’ı 13 Ağustos’ta öldürdü. 27 yaşındaki Rümeysa Aydın tutuklanarak cezaevine gönderildi ancak jandarmaya verdiği ifadesinde anlattıkları, 7 yıl boyunca yaşadıklarını da gözler önüne serdi.


Rümeysa Aydın jandarmaya verdiği ifadesinde, “Her alkol aldığında bana şiddet uyguladı. Korktuğum için şikâyetçi olamadım. Şikâyet edersem sonumun Emine Bulut gibi olacağını söylüyordu” dedi.

Devlet, yargı ve polisin korumadığı çok sayıda kadın hayatta kalmak ve çocuklarını korumak için başkaları da zarar görmesin diye şiddet ve tecavüz faillerini öldürmek zorunda kalıyor.

•Melek İpek: Antalya’da Melek İpek, kendisine sistematik olarak işkence eden Ramazn İpek’i 7 Ocak’ta öldürdü. Olayın ardından tutuklanan Melek İpek, 108 gün sonra tahliye edildi.

•Çilem Doğan: Kendisine sistematik olarak şiddet uygulayan ve fuhşa zorlayan evli olduğu Hasan Karabulut’u öldüren Çilem Doğan’a önce ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezası verildi. Eylemin haksız tahrik altında işlendiğine kanaat getirerek 18 yıla düşürülen cezada iyi hal indirimi de yapılarak 15 yıl hapis cezası kararı verildi. Mahkeme heyeti Çilem Doğan’ı 50 bin lira nakdi kefaletle tahliye etti.

•Yeter Avcı: Konya’da, Yeter Avcı, tartıştığı İmdat Avcı’yı öldürdü. Gözaltına alınan Avcı, ifadesinde evli olduğu İmdat Avcı’nın kendisine sürekli şiddet uyguladığını söyledi.

•Binnaz Kırış: İstanbul Beylikdüzü’nde kendisine şiddet uygulayan evli olduğu Ferhat Kırış’ı öldüren Binnaz Kırış, iyi hal indirimi uygulanarak 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Binnaz Kırış, karar duruşmasında, “Evlilik hayatım boyunca dayağa, şiddete maruz kaldım” dedi.

•Aylin Işık: İstanbul’un Sultangazi ilçesinde, 16 Aralık 2017’de sistematik şiddet uygulayan evli olduğu Cihangir Işık’ı öldüren Aylin Işık’a, 15 yıl hapis cezası verildi.

•D.K.: D.K. 2015’te evli olduğu erkeği öldürdü. Kocaeli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde tutuksuz yargılanan D.K., evli kaldığı 15 yıl boyunca sürekli şiddet ve hakarete maruz kaldığını belirtti. Mahkeme, D.K’nin cinayeti meşru müdafaa koşullarında işlediği gerekçesiyle beraatına karar verdi.

KORUNMAYACAKLARINI BİLİYORLAR

Feminist Avukat Tuba Torun’a göre kadınlar korunmayacaklarını biliyor. Adalet olmadığı için meşru müdafaa vakalarının da arttığına dikkat çeken Torun, “Adalet yok, zaten korumuyorlar, koruma kararı alsalar bile zaten geliyorlar, gibi durumları o kadar çok yaşıyoruz ki… Bu kanıksama oldukça zarar verici bir durum. Bunların hepsi adaletin olmaması geriye işlememesi nedeniyle gerçekleşiyor. Failler uzun süredir buna güveniyor” dedi.

Kadın cinayeti ve şiddet faillerinin adaletsizlikten güven aldığını söyleyen Torun, şunları dile getirdi: “Cinayet biçimleri bile birbirine benziyor. Sonunu çok da düşünmüyorlar. Ceza almama gibi ihtimalleri düşünerek bu eylemleri gerçekleştiriyorlar. Durum böyle olunca kadınlar da artık son noktada hayatta kalmak, çocuklarını korumak, başkalarına da yapmasın diye kendilerini feda ederek bunu yapıyor. Çünkü haksız da bir durum. Bu haksızlığı kendileri de taşıyacaklarına gerekirse öldürür kurtulurum diye düşünmeye başlıyorlar. Bunun en temel sebebi adaletsizlik, yasaların gereği gibi işlememesi. İstanbul sözleşmesinin kaldırılması da etkiliyor. Kadınlar da artık ‘beni korumayacaklar’ diyor, çareyi öldürmekte buluyor.”

Torun, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Olay bazında ele alınması ve kanunun tarif ettiği şekilde yaşamın tehlikeye girmiş olması önemli. Bu nedenle her vakayı farklı şekilde almalıyız. Adaletsizlik var derken suçu meşrulaştırmıyoruz.”