Haziran Hareketi, başından bu yana destek verdiği ve meclisleriyle dahil olduğu Adalet Yürüyüşü’ne dün Yürütme Kurulu üyeleriyle katıldı. Yürütme Kurulu üyeleri, “Yürüyüş Gezi’nin ve Hayır’ın devamıdır. Maltepe son değil, başlangıç olmalı” dedi

Adalet Yürüyüşü'ne katılan HAZİRAN yönetimi: Maltepe son değil başlangıç olmalıdır

UĞUR ŞAHİN ugursahin@birgun.net @uugurs

Adalet Yürüyüşü’nün 14’üncü gününde Birleşik Haziran Hareketi Yürütme Kurulu üyeleri korteje katılarak yürüyüşe destek verdi. Yürüyüşü ilk başladığı gün sahiplenen ve Hayır iradesinin devamı olarak yorumlayan Haziran Hareketi’nin Yürütme Kurulu üyeleri; Önder İşleyen, Levent Turhan Gümüş, Canan Kaftancıoğlu, Erkan Baş, İlhan Cihaner, Burak Yücel, Hakan Gülseven, Ozan Sürer, Orhan Sarıbal, Zeynep Altıok Akatlı, Ali Şeker ve Alper Taş, yürüyüşe Düzce’den dahil oldu. Haziran yönetimi, Adalet Yürüyüşü’nü BirGün’e değerlendirdi. Görüşler şu şekilde:

‘Çıkış yolu burada’
Önder İşleyen: Hayır’ın milyonları yürüyor. Bu yürüyüşe ilişkin çok şey söylendi, birkaç noktanın altını çizmek gerekir.

Birincisi, demokrasinin tüm kurum ve araçlarıyla devreden çıkarıldığı bir rejim kuruldu. Bu rejim karşısında mücadelenin parlamentoya hapsedilerek sürdürülemeyeceği, ihtiyaç olan yeni bir demokrasi zeminin sokaktaki adımlarda saklı olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

İkinci nokta Saray cephesinden gelen saldırılar. Cephenin tüm unsurları FETÖ ve Amerika’dan söz ederek yürüyüşü manipüle etmeye çalışıyor. Yeşil Kuşak’tan BOP Eşbaşkanlığı’na uzanan işbirliği ile bugünlere geldik. Siyasal İslam tarihi, emperyalizmden bağımsız asla ele alınamaz. Bugün de Ortadoğu’da ABD ile çelişkili gibi görünse de özünde Türkiye, AKP eliyle emperyalizmin bölgedeki etnik ve mezhepsel parçalanma dalgası içine sokuldu ve burada ilerliyor. Gezi’den Hayır’a ve bugün Adalet Yürüyüşü’ne uzanan, laiklikten ve bağımsızlıktan yana olan bu sol çizgi, Türkiye’yi içine düştüğü bataklıktan kurtarabilecek tek çıkıştır.

Son olarak da yürüyüşün Maltepe’de bir bitiş değil, bir başlangıca dönüştürülmesi gerekliliğidir. Yürüyüş kendini yeni sokaklara açarak büyütmeli, çoğaltmalı. Maltepe’den sonra evlere dönme değil yeni mücadele alanlarında birliği çoğaltma zamanıdır

‘Yürüyüşün her ayağında olacağız’
Erkan Baş: Sonuçta adalet talebi toplumun tüm kesimlerinin talebi. Esas olarak yoksul, işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin bir talebi. Biz de onların sözcüsü olan bir hareket olarak onların adalet talebi ile bu alandayız. İstanbul’a kadar yürüyüşün her etabında arkadaşlarımız var olacaklar. İstanbul’daki büyük buluşmada da hep birlikte Türkiye’nin adalet talebine sahip çıktığımızı, adalet, eşitlik ve özgürlük için bu iktidara karşı birlikte durmak gerektiğini söyleyeceğiz. Bize göre AKP’nin Türkiye’ye getirdiği karanlık ve bu karanlığa karşı duran herkes yan yana geliyor. Esas birleştirici, iktidarın halk düşmanı politikaları geniş anlamıyla. Adalet ise bu iktidarın kirli yüzünün en kolay görülebildiği alanlardan biri. Adında adalet var ama 15 yıllık iktidara baktığımız zaman adaletin iktidarın bir enstrümanı haline geldiği bir süreci yaşıyoruz. Üstelik bunu kendilerinin sistematik olarak suç işledikleri bir dönemde hayata geçiriyorlar.

‘Eşitliği ve özgürlüğü de öne çıkarmak gerekiyor’
Burak Yücel: Toplumun birbirinden çok farklı kesimlerinin sistemden yana çok ciddi rahatsızlıkları var. İşçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin, Alevilerin, sosyal demokratların, Kemalistlerin… Adalet Yürüyüşü’nü bir moment olarak görürsek bu neyin devamı: Aslında Gezi’nin devamı, ‘Hayır’ kampanyasının referandumda ortaya çıkan iradenin devamı. Bugün adalet kavramı üzerinden ortaya çıkmış durumda ama kuşkusuz bunun içerisinde eşitlik, özgürlük gibi kavramları da anmak gerekiyor, hatta öne çıkartmak gerekiyor. Nitekim o kavramlar olmadan doğru düzgün bir adalet tanımını da yakalamak çok mümkün değil. Haziran en başından beri bu sürece destek verdi. Şu bilinçle destek verdi; çağrıyı kimin yaptığı, nasıl yaptığı, kimin çağırdığı bu gibi toplumsal olaylarda, olgularda teferruat olarak kalıyor. Önemli olan burada gericiliğe, faşizme karşı emperyalizme karşı gerçekten en geniş toplumsal kesimin ortak mücadelesini birleşik mücadelesini, bir anda buluşturabilmektir.

‘Umudumuz her gün artıyor’
Canan Kaftancıoğlu: Türkiye’de hukuksuzluklar arttıkça adalet talebi de ona paralel olarak artıyor. Bugün 14’üncü gününde olduğumuz bu yürüyüş de bunun en tipik göstergesi. Haziran Hareketi, yürüyüş başladığından itibaren destek vermişti. Bugün de Yürütme Kurulu üyeleri olarak Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’yla birlikte yürüdük, eşlik ettik. Yürüyüşle ilgili bir-iki noktayı paylaşmak isterim. Görünen o ki bu yürüyüş Kemal Kılıçdaroğlu tarafından başlatılan ama 14’üncü güne gelindiğinde spontane bir şekilde yürüyen ve örgütlü yapıların desteğinin yanında, örgütsüz insanların, halkımızın da orada yaşayan ve kalkıp farklı şehirlerden gelen insanların da yoğun bir şekilde destek verdiği bir yürüyüş ve yine benim kendi adıma Gezi’ye benzettiğim ve önemsediğim, gençlerin katılımının çok yoğun olduğu bir yürüyüş. Şunu görüyoruz ki; bu yürüyüş sonlandığında, devamında gelecek olan, devam eden mücadele ve devam eden direnç noktaları ve mücadele ile bu memlekete bir şekilde adalet geleceğine dair umudumuz, inancımız her geçen gün artıyor.

‘Kitle kararlı şekilde yürüyor’
Ali Şeker: Şimdi ben adalet talebine tepki gösterenleri anlamakta zorlanıyorum çünkü biz onlar için de adalet istiyoruz. Dün bir çok provokasyon oldu ve provokasyonların hepsini boşa çıkardık çünkü biz ne istediğimizi biliyoruz. Adalet Yürüyüşü her geçen gün yükseliyor. Bugün de çok yoğun bir katılım oldu. Haziran da burada. Yani burası adaletin aslında Türkiye’de geldiği noktayı gösteriyor. Çeşitli provokasyonlar oluyor ama kitle hiç bir şekilde cevap vermiyor, kararlı bir şekilde yürüyor.

‘Yeni bir sistem talep ediyoruz’
Orhan Sarıbal: Elbette adalet diyoruz; memlekette hukuk kalmadığı için yürüyoruz çünkü hukukun ve adaletin bir sorumluğu var. Bu mitingle dünyanın bunun duymasını ve Türkiye Cumhuriyeti devletinde AKP ve Saray rejiminin yarattığı bu baskı rejimine karşı yeni bir sistemi talep ettiğimizi haykırıyoruz. Demokrasiyi ve özgürlükleri talep ettiğimizi bütün dünyaya duyuruyor ve AKP’ye dur demenin zamanın geldiğini ortaya koymaya çalışıyoruz.