Adalete engel fotokopi raporlar
6 Şubat depreminde yakınlarını kaybedenlerin hukuk mücadelesi sürüyor. MCG Tower’da anne babasını kaybeden Süheyl Sümbültepe “Bilirkişi raporları fotokopi şeklinde hazırlanıyor. Zaman depremzedenin aleyhine işliyor” diyor.
Sibel Bahçetepe
sibelbahcetepe@birgun.net6 Şubat’ta Hatay İskenderun’da yıkılan ve 14 kişinin hayatını kaybettiği 14 katlı MCG Tower’da anne ve babasını kaybeden SUH.EYL olarak bilinen müzisyen Süheyl Sümbültepe, hukuk mücadelesini sürdüren ailelerden yalnızca biri. Sümbültepe, ‘‘Zaman depremzedenin aleyhine işliyor. Buna karşın her zaman şunu söylüyorum. Ne kadar eksik olursak olalım, kaybettiğimiz insanların arkasında akılla, bilimle, sabırla durmaya devam edeceğiz’’ dedi.
Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinde yıkılan binalardan biri de İskenderun’daki MCG Tower’dı. Depremden 3 yıl önce yapılan bina, ortadan ikiye ayrılmış ve 14 kişi yaşamını yitirmişti. MCG Tower’in aksine yanındaki birçok bina ayakta kalmış ve birçok yapıda ağır hasar oluşmamıştı. Binanın yıkılmasının ardından yakınlarını kaybeden aileler hukuk mücadelesi başlattı. Son görülen duruşmada Konya Teknik Üniversitesi tarafından hazırlanan bilirkişi raporuna yapılan itiraz üzerine, yeniden bilirkişi raporu hazırlanması istendi ve mahkeme tüm sanıkların zorla getirilmesine karar verdi. Üçüncü duruşma 11 Ekim’de İskenderun 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
MCG Tower’da anne- baba ve birçok yakınını kaybeden Süheyl Sümbültepe, binanın deprem yönetmeliğine uygun yapılmadığını söyledi. Yakınlarına mezar olan yapıdaki usulsüzlük ve eksiklikleri tek tek belgeleyen ve MCG Tower belgeselini çeken Sümbültepe, kendi mücadelesinin bina yıkıldıktan hemen sonra başladığını anlattı.
KOKUŞMUŞ BİR YAPI
‘‘Daha önce hayatında avukatla dahi tanışmamış, görüşmemiş insanlar bir anda avukatlarla tanıştı, hayatına adliye koridorlarında devam etti’’ diyen Sümbültepe, davada sunulan bilirkişi raporlarına ‘‘Fotokopi şeklinde hazılanmış raporlar’’ diyerek tepki gösterdi. Sümbültepe, şunları anlattı: ‘‘Konya Teknik Üniversitesi’nden gelen raporda sanki binanın yıkılmasının sebebi Allah’ın takdiri gibi gösterilmiş. Hem kamuoyu, hem mahkemeyi yanıltmaya yönelik bilgiler de içeriyor. Art niyetli hazırlanan raporlar bunlar. MCG Tower binası ortadan ikiye ayrıldı. Binanın yarısı yıkıldı, diğer yarısı ayakta. Yandaki binalar da ayakta. AFAD verileri çok açık. iskenderun’da depremin ivmesine göre İskenderun’da hiçbir bina yıkılmamalıydı. Fakat Konya Teknik Üniversitesi MCG Tower’ın ivmesini 65km ilerdeki Antakya’daki ölçüm istasyonundan referans göstererek bilinçli bir yanıltma yapmış. Halbuki binanın yarısının yıkılıp yarısının yıkılmaması tasarım ve kaba inşaat ile ilgili bir konu. Konya Teknik Üniversitesi’nin yalnızca bir ibaresi var, ‘statiğinde bazı hatalar olsa da deprem yönetmeilğine uygun olduğu görülmüştür.’ Deprem yönetmeliğine uygunluğu çok büyük tartışma konusu. 3 yıllık bir bina yıkıldı. 14 kat boyunca binanın statik projesinde olmayan çelik ve betonarme kirişler var. Bunlar projede yok, İki katı çelik kirişlerle 12 katı da betonarme kirişle tutturmuşlar. Ancak bunlar projede yok. Mahkemede statiği yapan kişiye bunu sordum. Bunların projede olmadığını söyledim, ‘haberim yok’ dedi. Deprem yönetmeliğinde, ‘çerçeve kirişler oluşturulmalıdır’ diyor ama binadaki çerçeveleri çıkardığınızda binada 52 metre boyunca çerçeve kiriş oluşturulmamış.’’
Zamanın depremzedenin aleyhine işlediğini kaydeden Sümbültepe, ‘‘Mücadele ettiğimiz sadece müteahhitler değil. Mücadele ettiğimiz devletin diğer kademelerindeki sanık avukatlarına yakın olan kokuşmuş bir yapı. Deprem davaları çok daha yalnızlaştırılmış bir dönemde. Adaletin anahtarı bu acıyı paylaşan herkesin hâlâ dilinde. Sürekli gündemin değiştiği, ekonomik koşulların böyle olduğu bir dönemde hangi davanın hangi doğru sonucu almasını bekliyorsunuz? Gelin MCG Tower sizin deprem davanız olsun. Ne kadar engel konulursa konulsun, kaybettiğimiz insanların arkasında akılla, bilimle, sabırla, doğru akılla, akıl sağlığımızı yitirmeden durmaya devam edeceğiz’’ dedi.
∗∗∗
18 AY SONRA SORUŞTURMA
Depremde Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin yoğun bakımında 80 hastanın oksijen yetersizliği yüzünden hayatını kaybetmesine ilişkin eski İl Sağlık Müdürü Mustafa Hambolat ve Başhekim Sıtkı Sönmez hakkında görevi ihmalden 18 ay sonra soruşturma izni verildi. Halk Tv’den İsmail Saymaz, konuyla ilgili soruşturma açıldığını dün köşesinden aktardı. Öte yandan Antakya Fuat Koku Sitesi’nde ailesini kaybeden Döne Kaya, başlattığı adalet nöbetinin 16’ncı haftasında Ankara’da Madenci Anıtı önünde oturma eylemi yaptı. Döne Kaya, "Kamu görevlilerini yargılamaktan kaçınanlar, devletin asli sorumluluğunu örtmeye çalışıyorlar. Kamu görevlileri yargılansın ve cezalandırılsın istiyoruz. Önlemler alınmadıkça, cezalar yaptırılmadığı sürece nice 6 Şubat’lar yaşayacağız ve nice kayıplar vereceğiz’’ dedi.
∗∗∗
SAĞLIK EMEKÇİLERİ İSYAN NOKTASINDA
Sağlık emekçilerinin Hatay’da teker teker istifa etmek zorunda kaldığına dikkat çeken CHP Hatay Milletvekili Nermin Yıldırım Kara, “Sağlık emekçileri, sağlık meslek odaları ve sendikalar Hatay’da uzun bir süredir sağlık sisteminde hem yurttaşların hem de kendilerinin karşılaştığı sorunlara dikkat çekmeye çalışıyor. Hastanelerdeki yetersiz altyapı, donanım eksiklikleri, personel azlığı gibi birçok konuda çözülmeyi bekleyen sorunların olduğu aylardır vurgulanıyor. Bu eksiklikler hem yurttaşımızı mağdur ediyor hem de afet bölgesinde yüzlerce hastaya yetişmeye çalışıp emeğinin karşılığını alamayan sağlık emekçilerini mağdur ediyor. Sağlık emekçilerimiz burada oldukça zor şartlarda çalışmakta iken onların bu şekilde mağdur olması kabul edilemez. Yetkililerin daha koordineli hareket etmesi ve sağlık sistemindeki emekçilerin koşullarını iyileştirmesi gerekmektedir” değerlendirmesini yaptı.