Yurtlarından edilen yaklaşık 4 buçuk milyon göçmenden biri olan E.S., İzmir’de bir başına kaldığını söylüyor: “Patronuma haftalık 250 liranın yetmediğini söyledim, bana ‘Siz Suriyelisiniz, istemezseniz bu paraya çalışmayın’ dedi”

Adaletsiz dünya

DİLAN ESEN

20 Haziran Dünya Mülteciler ve Göçmenler Günü’nde yalnızca ülkede değil tüm dünyada göçmenlerin durumu içler acısı. Birleşmiş Milletler’in raporuna göre, dünya genelinde mülteci konumuna düşen kişi sayısı 79,5 milyon. Türkiye’de ise resmi rakamlara göre yurtlarından edilen yaklaşık 4 buçuk milyon göçmen bulunuyor. Savaş, ekonomik kriz, doğal afet gibi pek çok sebeple yurtlarından edilen bu insanlar yaşayabilmek için uzun yolculuklarla yerini, dilini bilmedikleri memleketlere gidiyor. Bu umut yolculukları sırasında gerek ülkede gerekse de dünyada yüzlercesi yaşamını yitiriyor. Bazıları polis şiddetine, bazıları da toplum tarafından lince maruz kalıyor.

KÖMÜR İSTEDİM VERMEDİLER

7 yıl önce Suriye’deki savaş nedeniyle Türkiye’ye göç eden E.S. ile bu süreçte yaşadıklarını konuştuk.

Asıl mesleği hemşirelik olan 32 yaşındaki E.S., İzmir’de ayakkabı temizliği işinde çalışıyormuş ancak koronavirüs nedeniyle şimdilerde işsiz. Annesi ve kız kardeşiyle ülkeye gelen E.S.’nin annesi yaşamını yitirmiş. Kız kardeşi ise evlendikten sonra İsviçre’ye taşınmış. Tek başına yaşamaya çalışan E.S., göç ettikten sonra yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “Nusaybin’den kaçak olarak sınırdan geçip geldim. Buraya geldikten sonra uzun bir süre iş bulamadım. Şimdi de koronavirüs nedeniyle işimi kaybettim. Devletten bir yardım almıyorum. Kışın kömür istedim vermediler. Tek başıma olduğum için burada yaşamak çok zor oluyor. İşsiz kaldığım için 4 ay kira veremedim, faturaları bile ödeyemedim. Hâlâ da ödeyemiyorum. Ev sahibi aylardır beni idare ediyor.”

‘SİZ SURİYELİSİNİZ’

Nereye gitse kendisine ve diğer Suriyelilere kötü insanlarmış gibi baktıklarına dikkat çeken E.S., “Türkçe bilmiyorum, ne söylediklerini anlamıyorum diye düşünüyorlar ama hakkımda söylenenleri duyuyorum. Patronum bizim bir şey bilmediğimizi zannediyor. Hatta bir kere ‘Suriye’de kola var mı’ diye sormuştu. Biz de insanız. Haftalık 250 lira kazanıyorum. Kaç kere patronuma çok düşük olduğunu söyledim. ‘Siz Suriyelisiniz isterseniz çalışın, istemezseniz bu paraya çalışmayın’ dedi” diye konuşuyor.

HASTANEDE KÖTÜ DAVRANDILAR

Rahatsızlandığı için diş hastanesine gittiğini aktaran E.S., yaşadıklarını “Diş hastanesine gittiğimde ‘Siz para vermiyorsunuz’ diyerek kötü davrandılar. Dişim hâlâ ağrıyor ama korktuğum için gitmiyorum” sözleriyle anlatıyor. Yurtdışına gitmek için Ekonomik Ve Sosyal Araştırmalar Merkezi’ne (ESAM) başvurduğunu ifade eden E.S., “Herkes oraya başvuruyordu, ben de başvurdum. Kardeşimin yanına gitmek istiyorum ama 4 buçuk yıldır gidemiyorum. Burada tek başıma kaldım” diyor.

adaletsiz-dunya-746456-1.

YAKLAŞIK 30 MİLYON MÜLTECİ BULUNUYOR

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin 20 Haziran Dünya Mülteciler Günü öncesinde açıkladığı Küresel Eğilimler Raporu’ndaki verilere göre, 2019 yılı sonu itibarıyla dünyada 79,5 milyon kişi zorla yerinden edildi. Bunların 29,6 milyonu mülteci konumunda. Öte yandan İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi (İGAM) Başkanı Metin Çorabatır, geçen yıl yerinden edilen kişi sayısının 80 milyona ulaştığını söyledi. Bu insanların 26 milyonunun, bir başka ülkeye sığınan mülteciler olduğunu aktaran Çorabatır, “Uluslararası mülteci hukuku, iyice çöpe atılacak bir kağıt parçasına dönüşürse, bundan sonra yeni bir mülteci hukuku oluşturmak hayal olacaktır” dedi. Dünya Mülteciler Günü dolayısıyla yarın İGAMTV’de mülteciler alanında her bir tarafta mücadele edenlerin söz alacağı etkinlikler düzenleyeceğini açıkladı.

20 HAZİRAN’IN ANILMASI GEREKİYORadaletsiz-dunya-746457-1.

Dünya Mülteciler ve Göçmenler Günü’nün dünyada en çok anılması gereken yerin Türkiye olduğunu söyleyen Türk Alman Üniversitesi Göç ve Uyum Araştırmaları Merkezi Müdürü Prof. Dr. M. Murat Erdoğan, ülkedeki göçmen politikasını ve yıl içinde yaşananları BirGün’e değerlendirdi.

2014’ten bu yana dünyada en fazla mülteci barındıran ülkenin Türkiye olduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Ülke toprakları sürekli bir göç hareketinin içinde oldu” dedi.

İÇERİDE DE GÖÇ VAR

Yurtdışındaki Türkiye kökenlilerin sayısının 6 buçuk milyon civarında olduğunu söyleyen Erdoğan, böylelikle Türkiye’nin dünyada göç veren ilk 10 ülke arasına girdiğinin altını çizerek şunları söyledi: “Biraz ihmal edildiğini düşündüğüm bir başka nokta da Türkiye’deki iç göç dinamiği. Türkiye dünyada ender görülebilecek insani mobilitenin olduğu ülkelerden birisi. Yılda ortalama 3 milyon kişi ülke içinde göç ediyor. Bu insani hareketlilik Türkiye’nin bütün dinamiklerini belirliyor. Bunun getirdiği bir başka avantaj daha var bence; insanı karşılaştırma. Bu durum sonradan geleni kabul etmeyi kolaylaştırıyor. İkincisi de Türkiye’deki kayıt dışı ekonominin büyüklüğü. Sonradan gelenin sisteme tutunmasına olanak sağlıyor.”

YİNE DE BİR ARADA YAŞIYORUZ

Ülkede yalnızca Suriyelilerin değil, yaklaşık 300-350 bin başka uyruklardan gelen göçmenin yaşadığını hatırlatan Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Bu durum 2011 sonrasında çok ani şekilde gerçekleşti ve bir sosyal şok aslında. Toplumun verdiği reaksiyonun farklı yönleri var. Başlangıçta gayet olumluydu ama bir süre sonra gitmeyeceklerini anladıkları zaman reaksiyonları arttı. Yine de bir arada yaşayabildiğimizi düşünüyorum. Bir biçimde gizli bir kabullenme söz konusu. Pandemi sürecini de mülteciler kısmen kazasız atlattı. Elimizde çok somut veriler yok ama il göç müdürlüklerinden gelen bazı bilgilere göre Türkiye’de nüfusa düşen vaka ve ölüm sayısı neyse sanki mülteciler bunun altında bile kaldı. Ancak bu konudaki rakamları bilmiyoruz, keşke bilsek.”

adaletsiz-dunya-746458-1.

TOPLUM PATLAMAYI BEKLİYOR

Balkonuna astığı havlu nedeniyle saldırıya uğrayan İranlının yaşadıklarının çok vahim olduğunu dile getiren Erdoğan, “Bu bize toplumun bir şeye patlamak için beklediğini gösteriyor. Mülteciler de bizim gibi insanlar, aptal değiller, neden böyle bir provakasyon yapsın ki? İnsanlar tetikte bekleyip ortalıkta hiçbir şey yokken ‘Suriyeliler gitsin’ diye tag açıyor. Bunu kaşıyacak ve bunun üzerinden bir şeyleri değiştirmeye çalışacak bir grup var. Valiliğin konuya bakışı ve kararları başka bir gariplik. Türk toplumunun bu konuda tahammül seviyesinin azaldığı çok iyi anlaşılıyor. Bu konuda toplumdaki rahatsızlıkları gören bir yaklaşıma ihtiyaç var” diye konuştu.

Dünyanın adaletsiz olduğunun altını çizen Erdoğan, son olarak şunlara dikkat çekti: “Birtakım insanlar açlıktan, ölümden, zulümden kaçıyor. Türkiye’nin ve Türk toplumunun gösterdiği yaklaşım biz ne dersek diyelim mülteciler için çok olumlu görünüyor. Bu insanlar sınırlar korunduğu sürece daha riskli yollara giriyorlar, dağlara, denizlere, olmadık yollara, o sınırlarda da ölüm var ne yazık ki. Erdoğan’ın tavrı da çok belirleyici oldu. Ancak son 2 senede Erdoğan’ın bu konudaki tavrının değiştiğini biliyoruz. Bu tavrındaki değişim doğrudan AK Parti seçmenine yansıyacaktır. En son Yunanistan’a giden göçmenlerin durumu ise şunu gösterdi; Türk toplumu 34 şehidin ölümünü bir anda unuttu. Bunlar nihayet gidiyor demeye başladı. Bu tecrübe, benzer olayların yaşanacağını gösteriyor bize. Bu olayla birlikte yalnızca hükümetin tavrını değil Türk toplumunun beklentisini de görmüş olduk.”