MMO’nun analizine göre 2022 yılı bütçesi adaletsiz, karanlık ve pinti. Faiz öncelikli bütçe şeffaf değil. Meclis’in bütçe hakkını yok sayıyor ve pandemi bütçesi özelliği taşımayacak kadar sosyallikten uzak.

Adaletsiz ve pinti bütçe

EKONOMİ SERVİSİ

Makina Mühendisleri Odası (MMO), sanayinin sorunları analizini yayımladı. Analizde 2022 bütçe tasarısı eleştirildi. Hazine ve Maliye Bakanlığı, TÜİK, CB-SBB, Merkez Bankası, Eurostat, OECD, IMF verileri kullanılarak yapılan analizde 2022 bütçesinin vergi ve harcama öngörüleri analiz edildi. Araştırmada, gündemdeki faiz öncelikli bütçenin yeterince şeffaf olmadığı, Meclis’in bütçe hakkını hiçe saydığı ve pandemi dönemi bütçesi özelliği taşımayacak kadar sosyallikten uzak, pinti bir bütçe olduğuna dikkat çekildi.


Saray yönetimince hazırlanmış 2022 merkezi bütçe taslağında devletin faiz harcamalarının eğitim harcamalarının önüne geçtiği ve uygulamada arayı açacağı görülebiliyor. Pandeminin ciddiyetini koruduğu şartlarda sağlık için bütçede pinti tutum sürdürülürken “ulusal güvenlik programlarında” yani asker-polis harcamalarında hiçbir kısıntı yer almıyor. Türkiye’de Saray yönetimi, bütçe desteklerini genişleten ülkelerin tersine, pandemi koşullarında sosyal yardım programlarını dar tuttu, sosyal destek ve sağlık bütçesi için borçlanmayı göze almadı, faizleri indirerek halka borçlanmayı önerebildi.

PANDEMİ VE BÜTÇE

Ülkede Saray iktidarı bütçe desteklerini genişleten ülkelerin tersine, pandemi koşullarında sosyal yardım programlarını dar tuttu, sosyal destek ve sağlık bütçesi için borçlanmayı göze almadı, faizleri indirerek halka borçlanmayı önerebildi ancak.

Orta Vadeli Program’da yer aldığı gibi, 2019’da kamu açığının GSYH’ye oranı yüzde 2,9 iken 2020’de yüzde 3,9 oldu ve 2021’in gerçekleşme tahmini yüzde 3,6. Bu oran merkez ülkelerde sağlık ve sosyal yardım bütçelerinin genişletilmesinin etkisiyle yüzde 7’leri aştı. Pandemi tehdidi ve toplumsal tahribatı sürerken 2022 bütçesinde öngörülen kamu açığının GSYH’ye oranı hedefi de yüzde 3,5’dan ibaret. Önceki iki yılda yaşanan eli sıkı tutum devam ediyor.

VERGİ ADALETSİZLİĞİ

2022’de de toplanacak verginin üçte ikisi, her bütçede olduğu gibi dolaylı vergilerden, yani ağırlıkla tüketim vergilerinden oluşacak. Doğrudan vergilerin de ağırlıklı kısmını ücretliler ödeyecek. Asgari ücretten bile net ücretin yüzde 10’u kadar vergi alan iktidar, ücret, maaş bordrolarından, kaynağından hatırı sayılır miktarda gelir vergisi alıyor. Varlıklı kesimin ödediği gelir, servet vergileri, firmaların ödediği kurumlar vergisi ise 2022 bütçesinde yine düşük oranlarda kalacak.

2021 yılının ilk 9 ayında vergiler ayağında yaşananlar, 2022 için de geçerli olacak. 2021 Ocak-Eylül döneminde 808,5 milyar TL’lik vergi geliri elde edilirken bunun yüzde 66,4’ü yani üçte ikisi dolaylı vergilerden oluştu. Bu, ağırlıklı kısmı alt-orta sınıflardan oluşan kesimlerin tüm tüketimlerinin vergilendirilmesi anlamına geliyor ve adaletsizliği yansıtıyor.

Dolaylı vergilerin yüzde 80’i KDV ve ÖTV’lerden oluştu. Damga vergisi, gümrük vergileri, özel iletişim vergisi, harçlar ve öteki dolaylı vergiler, toplamı ilk 9 ayda 518 milyar TL’yi geçen dolaylı vergilerin kalan yüzde 20’sini oluşturdu.

FAİZE EĞİTİMDEN ÇOK PARA

“Program esaslı bütçe” sınıflandırması 2022 bütçesinin kullanımının 2021’den pek farklı olmayacağını gösteriyor. 2022’de Hazine’nin ödeneklerinin tamamına yakınını oluşturan faiz giderlerinin, öngörülen bütçenin yüzde 13’ünü tek başına oluşturduğu görülüyor. Buna karşılık, temel, orta eğitim ve yüksekokul olmak üzere üç ayrı programdan oluşan eğitim harcamaları 2022 bütçesinden ancak yüzde 12 pay alabilecek. Yani faiz harcamaları, eğitim harcamalarını yine geçecek.

MMO’nun analizine göre yıllığı yüzde 20’yi bulan tüketici enflasyonunun en önemli ayağı olan gıda enflasyonu, yılı yüzde 30 ile kapatabilecek. Bu sonuçta tarımın ihmali, destekten yoksun bırakılmış olması önemli. 2022 bütçesi tarım programları için sadece yüzde 2,3’lük bir payı yeterli görmüş durumda.
2022 bütçesi, açıkları da hızla büyüyen sosyal güvenlik sistemine toplam ödeneklerin yüzde 11,5’ini ayırmayı tasarladı. Buna karşılık yerel yönetimler bütçeden ancak yüzde 8,4 pay alabilecek. Bu da demokratikleşmenin önemli göstergesi olan yerele kaynak tahsisinde ne kadar eli sıkı davranıldığını bir kez daha ortaya koyuyor.