Veya “Adamı” kazanamadı. Ama kim kazandı? Donald Biden! Yardımcısı kim? Kamala Trump! Çünkü artık Trumpizm diye bir şey kesinlikle var orada.

Bu memleket ne ABD seçimleri gördü…

Hani Erdoğan ile aynı yıllarda iktidara gelen bir George Walker Bush vardı, Corç Yürüyen Çalı. “İte bulaşacağına çalıyı dolan” derlerdi ama ite bulaşmamak için çalıyı da dolanamıyordun ki, çalı da yürüyordu kardeşim! Çünkü seçilince Amerikan emperyalizmini çeviren çarkın ekseni yani dingili, şahıs düzleminde Bush olmuştu ve Bush hakikaten bir dingildi. Yaşadık ve gördük.

Ardından gelen Obama’nın tek kelimelik seçim sloganı neydi? “Change / Değişim!” Ve bu kelime bizde “çenç (change) araba” lafıyla birlikte anılırdı. Aracın künyesindeki şasi ve motor numarasının çaktırmadan değiştirilerek sahtekârlık yapılmasına bu işin piyasasında “change” denilirdi. Ve fakat seçildiğinde bizim memlekette bile sevinçten ağlayanlar oldu, hatta kurban kesenler: Van’ın Gürpınar İlçesi Çavuştepe Köyü sakinleri, ABD’nin 44. Başkanı seçilen Barack Obama için 44 kurban kesip, davul zurna eşliğinde halaylar çekmişlerdi ve gülmüştük. Elbette çenç ederek şasi numarası değiştirme numarasıyla sistemin değişeceği mavalına inanmamıştık. Biz haklı çıktık.

Trump’ın neresini ve nesini anlatayım ki zaten biliyorsunuz. Salatalığı sevdiğim için kendisine lümpen bir “Hıyar” diyemiyorum. Salatalığı doğradılar, şimdi de cacık yapacaklar. Biden’dan bir cacık olur mu?

Biden kim? Vahşi neoliberalizmin temsilcisi emperyalist bir siyasetçi. Yıllar ve yıllar öncesine uzanan marifetleri tek tek sayılıyor. Mesela Türkiye’yi “Ilımlı İslam” projesine yerleştiren Obama’nın ekibindeydi. ABD seçim sistemi hep ehveni şer üzerine kuruludur ve Biden’a oy verenler de, Biden için değil Trump’ın gitmesi için oy vermiş oldular.

Türkiye’nin “Küçük Amerika” olmasıyla övünmek yaygındır. Daha bu yıl haziran ayında “‘Küçük Amerika’-‘Büyük Türkiye’” diye yazmıştım ve bu seçim vesilesiyle yine gördük ki bu kez “Büyük Türkiye” Amerika’da tecelli etti. Zaten Amerikan seçimleri de hep Türkiye’deki benzerlikleri üzerinden değerlendirildi. Trump’ın kime benzediği veya kimin Trump’a benzediği konusunda şüphe de yoktu. Nitekim onlar da “Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şeyler oldu” deyip duruyorlar hâlâ…

Şimdi de Erdoğan’a “otokrat” diyen Biden ile “ekonominizi mahvederim, aptallık etme” diyen Trump’ın laflarını tokuşturanlar çıkacak, hangisinin daha az acıttığını yani…

Mesela İbrahim Kalın, Twitter mesajında Trump’a diyemediklerini o sıralar seçilmemiş olan Biden’a diyebilmişti. Sözlerinin “Katıksız bir cehalet, kibir ve ikiyüzlülüğe” dayandığını söyledikten sonra, “Bedelini ödersiniz” bile demişti ya… Hiç işte, öylesine hatırladım. Gerçi Biden’ın göreve başlayacağı 20 Ocak’a kadar epey vakit var. Bir vakitler düşman olan Erdoğan-Bahçeli nasıl kanka olduysa, bu sürede pekâlâ aynı haller olabilir. Ama yine de Biden’ın hatırlatıp durduğu Türkiye’ye S-400 yaptırımları devreye girince ne olacak?

Bilirsiniz, ABD’de seçimi kaybeden başkana görevi devrene dek “lame duck/ topal ördek” denilir ve Trump da öyle anılacak. Gerçi cüssesinden dolayı pek denk düşmez, “lame turkey/topal hindi” deseler yeridir, hem çağrışımı da anlamlı. Bu arada Trump hakkında, seçim günü Beyaz Saray’ı “komuta merkezi” olarak kullanmak suçundan şimdiden soruşturma başlamış. Yaa, demek ki böyle de olurmuş…

Bizimkiler muhtemelen Trump’ın neden kaybettiği ve nasıl kaybettiği üzerinden kendilerine dersler çıkaracaklar. Bu tabii ki demokrat filan olacaklar anlamına gelmiyor, tersine Trump’ın kaybetmesine yol açan muhalefet dinamiklerini (sosyal medya başta olmak üzere) önceden bastırmanın yollarını ve daha kesin çareleri arayacaklardır. Ama nihayetinde Erdoğan yakın bir müttefikini de kaybetmiş oldu işte. Yandaşlar arasında ciddi ciddi Trump’a “seçim darbesi” yapıldığını yazanlar bile çıktı. Hemen Putin ile görüştü ama hâlâ tebrik etmedi Joe Biden’ı değil mi? Murat Yetkin’in yazdığına göre, Biden’ı hâlâ tebrik etmeyen liderlerin hemen tamamı, ABD medyası tarafından “otokrasi” eğiliminde ilan edilen isimlermiş.

Neyse, bu yazıyı da konuyla yakından ilgili şekilde, büyük sanatçımız Timur Selçuk’u selamlayarak onun şarkısıyla bitirmek lazım:

“baskıydı, işkenceydi / bir işe yaramadı / dışarıdan yardım geldi / onu kurtaramadı; bugün öyle bir günkü / ey insan kasapları / hakkı yenenler şimdi / tutuyor hesapları.”