Sondan birinciyiz şakası hep yapılır. İyi bir şeyde sonuncuysan kötülük bakımından birincisindir. Birinciliği kimseye bırakmıyoruz. Döviz kurunda, enflasyonda, zamlarda, kadın cinayetlerinde, emek sömürüsünde, insanlık bakımından akla gelen her şeyde baştan birinciyiz.

Dayılıkta da birinciyiz. Ama annemizin kardeşi dayı anlamında değil. Dayılanmak, malum, güç gösterisinde bulunmaktır. Mesela kabadayı hep dayılanır.

Ama “Dayı” şimdi ha bire “telefonunu göster” diyen bir sosyal medya fenomenidir. Enine çizgili tişörtle gezinirler ve muhalif konuşan gençlere tebelleş olurlar. Yaz bitti, üniformaları enine çizgili tişört yerine muhtemelen başka giysileridir. Tuhaf oldukları için mi videoları öne çıkıyor, sayıca hakikaten çoklar mı bilemiyorum. Ama AKP bazı anketlerdeki gibi hâlâ yüzde 30 bandındaysa az oldukları söylenemez. Cumhur İttifakının sokaktaki gönüllü adayları bu dayılardır.

***

Son aylarda Millet İttifakı’na da sürekli aday adayı bulunuyor. Yandaş televizyonlarda tartışma programlarının sabit konularından bir tanesi budur. Şimdilerde Millet İttifakı cenahından da aday adayları sıralanıp duruyor. Akşener “Başbakan adayıyım” deyip kendisini sıralamadan çıkardı. Kılıçdaroğlu ise “aday olabilirim” dedi. Ama en çok Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin revaçta olduğu görülüyor.

Kılıçdaroğlu’yla adaylık hakkında konuşan Murat Yetkin son durumu özetledi:

1- Kılıçdaroğlu ile görüşmeye gelen bir kişi değil, neredeyse bir kuyruk var.

2- Sokaktan geçen herkes CHP liderinden özel görüşme randevusu alamayacağına göre, talipler az çok toplumda ismi, yeri olan kişiler.

3- Kılıçdaroğlu, diğer muhalefet liderlerine başvuran başka isimler de olduğunu söylüyor.

4- Gelenler sadece iş dünyasından değil. Eski politikacılar, bürokratlar, vb de var.

5- Kılıçdaroğlu adaylık konusunda hepsine aynı yanıtı verdiğini söylüyor: Bu kararı Millet İttifakı olarak vereceğiz.

Millet İttifakı da seçmeni küstürmeyelim diye bir Dayı adayı arar mı dersiniz? Ekmelettin Dayı şaka değildi ki!

***

Cumhur İttifakı’nda neden Millet değil de Cumhur ismi tercih edildi? “Cumhur”-başkanı (RTE) İttifakı olsun diye mi! Şimdi başta Cumhurbaşkanlığı, dillerinden düşmeyen kazanılmış mevzi dedikleri şeyler de tabii ki kazançlı mevzileridir. Kazandıkları her mevzi sayesinde epey para kazandılar. Ve zaten gözleri paradan başka bir şey görmüyor. Ve tüm dayıları, amcaları, dünürleri ve cümle sülaleleriyle seferberlik halindeler. Bilhassa Dayılarıyla dayılanmaktan başka bir iş bilmiyorlar.

İktidar muhafazakârları kazanılmış mevzileri muhafaza peşindeyken, altı partiden oluşan Altılı Muhalefet’in ise (başta laiklik) kaybedilmiş mevziler bile pek umurlarında değil. Bir nevi Altıpatlar İttifak halindeler. Alec Baldwin hadisesiyle tekrar gündeme gelen “Altıpatlar” ya da “Revolver” için, 1836 yılında Samuel Colt tarafından yapılmış tek dolumla birden fazla ateş edebilen bir tabancadır, diyor Vikipedi. Diğer tabancalardan farkı mermilerinin kabzada değil namlunun ortasında bulunmasıymış. Western kabadayıları yani kovboy filmlerinin vazgeçilmezi olan bu silaha, şarjörüne altı adet kurşun aldığı için altıpatlar denirmiş. Filmlerde altıpatlarla Rus ruleti oynandığını da izlemişizdir: Tabancaya tek bir kurşun yerleştirilir ve kurşunun yeri belli olmayacak şekilde top çevrilir. Oyuncular sırayla tabancayı şakaklarına dayarlar ve tetiği çektikçe şanslarını denemiş olurlar. Ayrıca bu durum hasımların bir tür düellosu olarak da yapılır. Peki, Altıpatlar Muhalefet, mermileri hangi hedeflere sıkacak? Daha da önemlisi şarjörlerinde kurusıkı mermi mi olacak? Yoksa kendi aralarında pazarlık yaparken Rus ruleti oynamakta mı kullanılacak?

***

Hakkını verelim altıpatlardan ayrı olarak altı oklu CHP’nin tezkereye kullandığı “hayır” oyu, toplumsal muhalefet dinamiklerini heyecanlandıran bir isabetle hedefini vurdu, şimdilik kurusıkı olmadığı anlaşıldı. Ama temkinli olursak da yadırganmayız. Çünkü Revolver aynı zamanda “döner kapı” demektir!

Nisan ayında kaybettiğimiz mizah yazarı Selahattin Duman’ın babası bir gün kızdığı birisi için “Suret-ül beşer, tabiat-ül bakara” demiş ve izah etmiş: “Görünüşte insan, yaradılışta öküz.” Ama uyarmayı da ihmal etmemiş: “Bu benim terkibimdir. Birine kızdığın zaman sen de söyle ama manasını açıklama, kavga çıkar.”

Şahsım da sahici bir dayı olduğumdan dayılara elbette itirazım olamaz. Yeter ki “Suret-ül dayı, tabiat-ül ayı” olmasınlar.