IŞİD’in yönetici kadrosundan, Ebu Bekir kod adlı İlhami Balı, Ankara, Suruç ve Diyarbakır’daki bombalı saldırı davalarında firari sanıktı.

10 Ekim katliamıyla ilgili gıyabında yargılandığı davanın geçen haftaki duruşmasında, “arandığı” dönemde devlet hastanesinde muayene olduğu ortaya çıktı.

Suruç katliamına ilişkin Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren dava dosyasına sunulan Sağlık Bakanlığı’nın resmi yazısına göre Balı, Adana Sarıçam’da 31 Nolu Aile Hekimliği’ne kayıtlı. Ulusal Sağlık Sistemi’nde (USS) yapılan incelemeye göre de 25 Temmuz 2016’da Konya Cihanbeyli Devlet Hastanesi’nde tedavi gördü.

O ASKER SEFTER TAŞ’TI

Örgütteki esas görevi sınır geçişlerini sağlamak olan Balı’nın adı yıllardır dava dosyalarında “aranıyor” şeklinde geçiyor…

Kendisini “firari sanık” sıfatıyla tanıdığımız İlhami Balı hakkında, resmi kayıtlara geçmiş olmasına rağmen gündem olmayan başka bir suçlama daha var.

Reina’ya 2018 yılbaşı kutlaması sırasında düzenlenen silahlı saldırı davasındaki tape’ye göre İlhami Balı bir askeri vurarak öldürmüş, başka bir askeri de kaçırmıştı:

“01.09.2015 tarihinde Kilis Merkez Yavuzlu Beldesi (Jandarma bölgesi) sınır hattından Suriye tarafına geçmeye çalışan bir şahsa müdahale eden askeri personele sınırın karşı tarafından ateş açılması sonucu Yusuf BEYLEM isimli askeri personelin şehit olduğu, diğer askeri personelin ise Suriye’ye kaçırıldığı bilgisi alınmıştır.

Kilis Emniyet Müdürlüğü’nce adli takibi yapılan Suriye uyruklu İsa isimli şahsın kullanmış olduğu GSM hattıyla yapmış olduğu bir görüşmede; sınırı geçerken Ebubekir (K) İlhami BALI’nın ateş ederek bir askeri personeli şehit ettiğini, diğerini ise yanında götürdüğünü, kendisinin de Suriye’de bulunduğunu beyan ettiği tespit edilmiştir.”

Onbaşı Yusuf Beylem 21 yaşındaydı.

Kaçırılan asker de IŞİD’in yakarak öldürdüğü iki askerden biriydi: Sefter Taş.

1 Eylül 2015’teki bu saldırının ertesi günü İlhami Balı’nın telefonda askerleri tehdit ettiği konuşması da 10 Ekim katliamı dosyasından çıktı. Balı, askerlere şöyle haber gönderiyordu:

“Vallahi benden bir haber bekliyorsun ama ben sana söylüyorum; o komutana söyle ben bir şey yapmadım. Şu ana kadar bu saatten sonra nerde bir asker varsa kafasına ben sıkacağım. Eğer bu askeri de ben elime geçireceğim, ben kafasına sıkacağım. Resmini sana göndereceğim. Sen bu komutana gönderirsin tamam mı?

“Bir tane Türk kardeşi bu taraftan çıkarıyor. Askerler yakalamış, kafa göz bir şey bırakmamışlar. Eğer kaybolan askeri bulunca şeyhler buradaki emirler, al bunu gönder derse eğer ben onun kafasına sıkmazsam benim adım Ebubekir değil. Ben bulacağım, kafasına sıkacağım abi. Resmini de size göndereceğim.”

HER DOSYADA ADI VAR

Yine Reina iddianamesinde, Antep’te polisle silahlı çatışmaya girdikten sonra, el bombası ve TNT de dahil yüklü mühimmatla yakalanan Abdulkadir Demirel’in ifadesi de yer alıyordu. Demirel ilk sorgusunda, “eylem talimatının, Suriye Rakka’da bulunan Ebubekir Kod İlhami Balı tarafından ‘31 Ekim 2015’e kadar İstanbul HDP’ye canlı bomba eylemi yap, seni sınırda arkadaşlarımız karşılayacak’ şeklinde verildiğini, sınırda birlikte yakalandığı şahsın kendisini karşıladığını ve eylem için İstanbul’a gittiklerini” beyan etmişti.

Bu saldırı gerçekleşmedi ama diğer bombalı saldırı planlarının akıbetini biliyoruz.

Yazdıklarım, adının geçtiği sadece birkaç dosyadan. IŞİD ile ilgili neredeyse her iddianamede farklı suçlamalarla bahsi geçen geçen İlhami Balı’yla ilgili yapbozun parçaları birleşmedi.

Devlet görevlileriyle ilişkileri de dava dosyalarına giren İlhami Balı kayıtlarda halen “firari” göründüğünden, hakkındaki suçlamalar da şimdilik sadece arşiv niteliği taşıyor.