Google Play Store
App Store

Son dönemde iktidarın baskılarına karşı çıkanlara yargı yoluyla verilen adli kontrol kararları bir cezaya dönüştü. Hukukçular, ‘‘İnsanları belki dört duvar arasına atmıyorlar ancak bu kararlarla açık cezaevine koyuyorlar’’ diyor.

Adli kontrol cezaya dönüştü
Yazarımız Timur Soykan hakkında da adli kontrol kararı verildi. (Fotoğraf: BirGün)
Kayhan Ayhan
Kayhan Ayhan
kayhanayhan@birgun.net

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu çok sayıda ismin tutuklanmasıyla sonuçlanan 19 Mart darbe girişiminin ardından iktidar, yargı eliyle eylemlere katılanları baskılamaya çalıştı. Bunun sonucu olarak birçok kişi hakkında ‘adli kontrol’, ‘ev hapsi’ gibi kararlar verildi. Hukukçular son dönemde artan bu kararların bir cezalandırma yöntemine dönüştüğünü vurguluyor.

Bu kararlara son olarak BirGün yazarı Timur Soykan ve gazeteci Murat Ağırel de eklendi. Soykan ve Ağırel, tutuklama istemiyle sevk edildikleri mahkemeden adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Yine gazeteci Özlem Gürses ve İsmail Saymaz da ev hapsi verilen isimler arasında. Saraçhane eylemlerine katılan birçok genç hakkında da yine ev hapsi kararı uygulandı.

YAŞAMI ETKİLİYOR

Avukat İdil Tetik, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre adli kontrol tedbiri ile tutuklama tedbirinin şartlarının aynı hükümlere tabi olduğunu söyledi. Tetik  ‘‘Bu da tutuklama tedbirine ilişkin sebepler ortadan kalktıysa adli kontrol tedbirine ilişkin şartların da kalkması anlamına gelir. Ancak özellikle siyasi iktidara karşı yapılan eleştiri, protesto veya haberlere ilişkin dosyalarda toplumun tutuklamaya karşı verdiği reaksiyon yüksek olduğunda, bu kez kişilerin çalışma hayatını ve eğitim hayatını etkileyecek ağır adli kontrol tedbirlerine başvurulmaktadır. Tutuklama veya ağır adli kontrol tedbirleri ile siyasi iktidara karşı gelenleri göz hapsinde tutmak ve yargı tehdidiyle topluma iktidar baskısını hissettirmek amaçlanmaktadır’’ diye konuştu.

Avukat İdil Tetik

SİNDİRME ÇABASI

Tetik, verilen kararlarla halkın sindirilmeye çalışıldığını kaydederek özetle şu ifadeleri kullandı:

‘‘Yargını erkinin uyuşmazlıkları çözmek, ceza adaletini sağlamak görevleri dışında yasama ve yürütme organlarının işlemlerini hukuk çerçevesinde denetleyerek Anayasa ve yasa dışı uygulamalara karşı kişilerin haklarını güvence altına alarak hukukun üstünlüğünü koruma görevi de bulunmaktadır. Ancak ‘yok sayılan’ bu görevin gereklerini yapmak yerine tam zıttı kararlara imza atılmaktadır.

Siyasi iktidarın hukuksuz eylemleri bizzat yargı erki eliyle yapılmakta ve tüm bunlara karşı hukukun üstünlüğü için mücadele edenler yine yargı aracılığıyla (adli kontrol, tutuklama, cezalandırma vb) sindirilmeye çalışılmaktadır.’’