Adnan Oktar davasında savunmalar alındı: Allah rızası için fikri mücadele veren bir topluluğuz

Adnan Oktar örgütüne yönelik hükmün istinaf tarafından usulden bozulmasının ardından 72'si tutuklu 215 sanığın yeniden yargılandığı davada, tutuklu sanıkların mütalaaya karşı savunmaları alındı.

İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesince, Marmara Cezaevi karşısındaki salonda görülen davanın 23. duruşmasına, Oktar'ın da aralarında bulunduğu bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ile avukatları katıldı.

Mahkeme başkanı, Adnan Oktar'a cezaevinde uygulanan kısıtlamanın kaldırılması talebine ilişkin cezaevinden kaldırılmaması yönünde rapor geldiğini kaydetti.

Oktar'ın kısıtlamasının kaldırılması yönünde heyetçe karar verdiklerini belirten başkan, bunun sanığın savunmasını yapacağı güne kadar süreceğini ve dava karara bağlanırken yeniden değerlendirileceğini aktardı.

Duruşmada, "örgüt yöneticiliği" ile suçlanan bir kısım sanıkların savunmaları alındı.

Tutuklu sanık Aylin Atmaca, TCK'da suç olmayan yaşam tarzlarından dolayı yargılandıklarını öne sürerek, "Yurt dışından potansiyel müştekiler getirildi. Serra getirildi, cinsel istismara uğradı diye iftira attırdılar. Bunlar kumpasın bir parçasıydı. Bizim bu zamana kadar yaptığımız çalışmalar milli olduğumuzun, devlet için çalıştığımızın delilidir." dedi.

FETÖ ile iltisaklı olmadıklarını savunan Atmaca, "Bizi FETÖ ile iltisaklı göstermek nedir, el insaf yani. 15 Temmuz'da, Gezi olaylarında hep hükümetimizin yanında durduk. Kendi kanalımızda sabahlara kadar açıklamalar yaptık. Lütfen bunlar da görülsün. Kalkışma gerçekleşseydi bize ne olacaktı sizce? Ama bizi FETÖ'ye yardımla suçluyorlar. Bize başka suçlardan ceza verin. Bizi bu kadar kahpe bir örgütle aynı kefeye koymayın." ifadelerini kullandı.

Tutuklu sanık Ayşegül Hüma Babuna da davanın neden açıldığının, Adnan Oktar'ın "İngiliz Derin Devleti'nin İç Yüzü" isimli kitabından görülebileceğini savunarak, bu kitaptan sonra kendilerine kumpas yapılacağının belli olduğunu öne sürdü.

Lobi faaliyeti ve yöneticilikle suçlandığını anlatan Babuna, şöyle devam etti:

"Allah rızası için fikri mücadele veren bir topluluğuz. Benim Adnan Bey'den emir aldığım ve arkadaşlarıma emir verdiğim gibi saçma bir iddia var. Ailemde milletvekili var, 7 profesör var. Türkiye'nin en ünlü akademisyenlerinden akrabalarım var. Dolayısıyla bunu lobi faaliyeti olarak aktarmak hata diye düşünüyorum. Ben kolejde okurken insanlar akın akın Adnan Bey'le tanışmaya giderdi. Ben randevu alıp gitmek durumunda kaldım. İnsanlar evden taşardı."

Duruşma, savunmaların alınmasına devam edilmek üzere pazartesine ertelendi.

İDDİANAME

Duruşma savcısı tarafından 19 Eylül'de hazırlanan 445 sayfalık mütalaada, elebaşı Adnan Oktar'ın 1994'te örgütün dışarıya açılması yönünde talimat verdiği ifade ediliyor.

İmkanı olanların iş kurması, iş kuramayanların ise iş bulmaları ve kazandıkları paraları örgüte "infak" adı altında getirmeleri talimatlarının iletildiği yer alan mütalaada, yapılan harcamalara ilişkin örgüt liderinin sürekli bilgilendirildiği ve örgüt içinde tüm harcamaların son kararının örgüt lideri tarafından verildiği belirtiliyor.

Silahlı terör örgütü FETÖ ile Adnan Oktar Silahlı Suç Örgütü'nün oldukça benzer saiklerle hareket ederek, insanların dini hassasiyetlerini manipüle ettikleri bilgisine yer verilen mütalaada, dönemin siyasi ve sosyal koşullarına göre söylem geliştirdikleri ve faaliyetlerini buna göre tanzim ettikleri vurgulanıyor.

Mütalaada, sanıkların, Akkuyu Nükleer Santral Projesi, Suriye politikaları ve Türkiye-Rusya'yı ilgilendiren istihbarı konularda bilgi toplama, ayrılan örgüt üyelerinin zor durumda bırakılmaları için FETÖ'cü olduklarına ilişkin yabancı istihbarat birimlerine bilgi verilmesi şeklindeki eylemlerde bulundukları aktarılıyor.

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak isteyen sanık ve katılanların beyanlarına göre örgüt lideri sanık Adnan Oktar'ın özellikle kadın örgüt mensuplarına yönelik "bakışını beğenmediği, yanlış hitap ettiği, kendisine itiraz ettiği/karşı çıktığı" gibi sebeplerle küfür ve hakaret içerikli sözler kullanarak veya darbedip psikolojik ve fiziki şiddet uyguladığı anlatılan mütalaada, Oktar'ın ayrıca örgüt üyelerinin eğitim alma hakkını engellediği bildiriliyor.

Mütalaada, Oktar'ın sistematik şekilde örgüt mensuplarına cinsel istismarda bulunduğu, örgüt üyelerinin bir kısım bürokrat, siyasetçi, gazeteci, kamu görevlisi ve sivil vatandaşlara yönelik kişisel bilgileri kaydedip Oktar'a sundukları, bu verilerin arşivlenmiş şekilde muhafaza edildiği kaydediliyor.

Esas hakkındaki mütalaada, örgüt elebaşı Oktar'ın, "örgüt yöneticiliği", "FETÖ silahlı terör örgütüne yardım", "siyasal veya askeri casusluğa teşebbüs", "eziyet", "kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma", "birden fazla kişiyle birlikte birden fazla kez çocuğa karşı cinsel istismar", "cinsel saldırı", "cinsel saldırıya teşebbüs", "kişisel verilerin kaydedilmesi", "tehdide azmettirme" suçlarından 232 yıl 9 aydan 1198 yıla kadar hapsi isteniyor.

Örgüt yöneticisi konumundaki diğer sanıklar Tarkan Yavaş, Alev Babuna, Aylin Atmaca, Bora Yıldız, Halil Hilmi Müftüoğlu, İbrahim Tuncer, Mehmet Noyan Orcan, Merve Büyükbayrak, Sinem Hacer Tezyapar, Yeliz Sucu, Ayşegül Hüma Babuna ve Fatma Ceyda Ertüzün'ün de benzer suçlardan cezalandırılması istenen mütalaada, 71 tutuklu sanığın mevcut hallerinin devamı talep ediliyor.