AfD’nin parmak izleri!
Hıristiyan Birlik partileri ile sosyal demokratların koalisyon anlaşmasında aşırı sağcı AfD’nin izlerini görmek olası. Protokolde mülteciler konusunda sert önlemler alınması dikkat çekiyor. Yeni yönetim güvenilir ülke listesine Fas, Tunus, Cezayir ve Hindistan’ı eklemek istiyor.

Ali Şahverdi-Nürnberg
Almanya’da 23 Şubat’taki erken seçimde çıkan sonuç gereği Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ve Sosyal Demokrat Parti’yi (SPD) zorunlu ortaklığa mecbur kıldı. Uzun süren koalisyon görüşmeleri sonrasında anlaştıkları ortak metin kamuoyuna sunuldu. Koalisyon protokolünde, “düzensiz göç” olarak nitelendirilen mülteciler konusunda sert önlemler alınması dikkat çekiyor.
Zaten uygulamaya konulan sınır kontrollerinin sıkılaştırılarak devam etmesi ve sınırdan “kaçak” geçmek isteyenlerin geri gönderilmesinin yanı sıra iltica başvurusu ret olanların ve suça bulaşmış göçmenlerin geri gönderilmesi gibi sert önlemler içeriyor. SPD’nin Avrupa Parlamentosu’nda geçtiğimiz yıl kabul edilen ortak İltica Sistemine (GEAS) dikkat çekerek, bir an önce uygulamaya konduğu taktirde sorunun önemli ölçüde çözüleceğine vurgu yaparak Almanya’nın kendi başına davranmasının bu anlaşmayı tehlikeye sokacağından endişe ediliyor.
Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ve müstakbel Başbakan Friedrich Merz seçimden önce Trump`çı çıkışı ile "Ben başbakan olursam, derhal yetkimi kullanarak bütün eyaletlerin İçişleri bakanlarına sınırlardan kaçak geçişleri önlemek için talimat vereceğim, sınırlarımızı kaçak geçmek isteyenleri sınırdan geri çevireceğiz“ demişti. Sözünü tutmak niyetinde olsa da bu konuda da (birçok konuda olduğu gibi) geri adım atmak zorunda kalarak, komşu ülkelerle anlaşarak bu önlemleri alacağını açıkladı.
Ana muhalefet partisi AfD’nin hükümetin ensesinden düşmediği şu dönemde, göçmenler konusunda atılacak adımların olumlu olmayacağı, seçimler öncesinde katıldıkları göçmen düşmanı korodan belliydi.
GÜVENİLİR LİSTEYE YENİLERİ EKLENİYOR
Yeni hükümet güvenilir ülke listesine üç Magrep ülkesi olan Fas, Tunus, Cezayir’i ve Hindistan’ı eklemek istiyor. 2017’de gene CDU/CSU/SPD koalisyonu bu ülkelerin güvenilir ülke olması için yasayı sunmuş ve federal konseyde çoğunluğu sağlayamamıştı. Şimdi aynı renkleri taşıyan hükümet federal konseye sunmak zorunda kalmayacakları bir strateji izliyor. Hükümet programında "güvenilir ülke ilan edilmesi hükümetin yasal düzenlemesi ile mümkün olacaktır“ cümlesi yer almakta.
Almanya bugüne kadar 10 ülkeyi “güvenilir ülke” ilan etmişti. Bunlar: Gana, Senegal, 90‘lı yıllarda Bosna Hersek, Kuzey Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk, Kosova, Karadağ, 2010 ve 2023’te Gürcistan, Moldova bulunmaktaydı. Ayrıca Avrupa Birliği’ne üye ülkeler ve başvuruları kabul edilen ülkeler güvenilir sayılıyor.
Güvenilir sayılan ülkelerden gelen mültecilerin başvurularının kabul edilme oranı oldukça düşük. Gana yüzde 5,7 ile en yüksek orana sahip. Güvenilir ülkelerden Almanya’ya gelen mülteciler ancak ellerinde güçlü kanıt olduğu takdirde şansı olabiliyor. İlticası ret olmuş olanlar 7 gün içerisinde (şimdiye kadar 30 gün idi) ülkeyi terk etmek zorunda kalacak. İtiraz hakkı da 7 gün içinde olmak zorunda.
AFGANİSTAN PROGRAMI SONLANDIRILACAK
Hükümet programı henüz onaylanmamış ve iş başına gelmemişken, Avrupa Birliği Komisyonundan can simidi gibi kavuşan yeni bir açıklama geldi. AB güvenilir ülke listesine, Kosova, Bangladeş, Kolombiya, Mısır, Hindistan, Tunus ve Fas’ı içine alan yedi ülkeyi ekleyeceğini açıkladı.
2022’den beri Afganistan’da risk altında olanlar ve Alman askerlerine yardım eden yerliler ve ailelerini Almanya’ya getirecekleri sözü verilmişti. Bu program çerçevesinde söz verilen 36.000 kişiden sadece 1.262 kişinin getirildiğini, 1.557 kişiyi de alacaklarını bildirmiş olmasına rağmen bu kişiler Pakistan’da alınacakları günü beklemekteler. Bir taraftan da Pakistan tarafında yakalanıp Afganistan’a sürülme tehlike ve korkusunu yaşamaktalar. Gene 17.000 kişi hükümei tarafından ilişki kurulmuş olmasına rağmen alınacaklarına dair herhangi bir bildirimde bulunulmamış durumda.
Kurulacak yeni hükümet, Afganistan gönüllü ulusal kabul programını sonlandıracağını, yeni programın başlayıp başlamayacağı belirsizliğe bırakmış durumda. Pek de niyetli değil.
KORKUNUN ECELE FAYDASI YOK
Kurulmasına kesin gözle bakılan Kırmızı/Siyah koalisyonu AfD’nin göçmen düşmanı politikalarını üstlenerek rakibini küçülteceğini zannediyor. Oysa şartlar geçmişte olduğu gibi değil. 90‘lı yıllarda Republikaner veya DVU gibi aşırı sağ faşist partileri, Kırmızı/Siyah renklerini taşıyan SPD/CDU/CSU birleşerek Anayasadaki iltica hakkını garantiye alan 16.Maddenin içini boşaltarak, göçmenlere karşı sert önlemler alarak parlamentolardan çıkartabildiler ama bitiremediler.
İkinci Dünya savaşından, yani Nazi Almanya’sından 19 yıl sonra, 1964 yılında kesintiye uğramış süreci yeniden başlatan NPD’nin, kuruluşundan hemen sonra bazı eyaletlerde parlamentoya girmeye başlaması ile başlayan sürecin devamı olarak bakmak gerekir.
Gelinen aşamada bu geleneğin devamı olan AfD kadroları genel seçimlerde %20,8 oy alarak 152 milletvekili ile ana muhalefet partisi olmuş durumdalar.
Partiler kendi ilkelerinden ve değerlerinden vaz geçtikçe kendileri kaybediyorlar. “Bir daha Asla” diyerek olmuyor. Halkın gerçek sorunlarını (eşit gelir dağılımı, iş garantisi, ödenebilir konut, sağlık, eğitim, enerji, beslenme, enflasyon) çözebilen siyaset “Bir Daha Asla”yı başarabilir.
“Bir daha Asla” demek, faşizme karşı mücadeleyi gerektirir.
***
YENİ HÜKÜMET’İN MÜLTECİ PLANI
Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) ve İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, yeni hükümet kuruluncaya kadar korunmaya muhtaç mültecilerin yeniden yerleştirilmesini kapsayan programı geçici olarak durdurulacak. Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile SPD arasında BM’nin bu programına mümkün olduğu kadar katılmayacakları konusunda anlaştıkları bildiriliyor.
Program, ülkesini terk etmiş fakat ilk geldiği ülkede de güvende olmayan insanları kapsamakta. BM’nin bu programına ülkeler gönüllü olarak katılmakta.
Almanya 2012'den beri bu programa katılıyor ve İçişleri'nden yapılan açıklamaya göre bugüne kadar 15.389 kişi Almanya’ya getirildi. (Buna 2016 AB-Türkiye arasındaki mülteci anlaşması kapsamında alınan Suriyeliler dahil). Aynı program kapsamında 2024-2025 yıllarında toplam 13.100 mülteci alacağı sözü veren Almanya bugüne kadar sadece 5.061 kişi alarak verilen sözü yerine getirmedi.
UNHCR’nin tahminlerine göre dünya genelinde 29 milyon mültecinin yüzde onu (2,9 milyon) yeniden yerleştirme programına alınmaya ihtiyacı olan kişilerden oluşuyor. Bunlar: çocuk sahibi yalnız kadınlar, refakatsiz küçük çocuklar, işkence görmüş kişiler ve engelli veya tedaviye muhtaç kişilerden oluşuyor.
Almanya, ABD ve Kanada’dan sonra en fazla yerleştirme programına katılan üçüncü ülke idi. ABD, Trump seçildikten sonra programı iptal etmişti. Oysa 2024 yılında Biden 125 bin kişi alacağı sözü vermişti. BM'nin yardıma muhtaç yerleştirme programına aldığı 2,9 milyon kişi kaderleri ile baş başa bırakılacak gibi görünüyor.