“Artık bütün yetkili organlar ve kurumlar olarak, gerçeği kabul etmeli ve söylemeliyiz. Çok vahim bir durum var ortada… Açıkça anlaşılmıştır ki, ciddi bir şekilde rahatsızdır ve görevini yapamayacak durumdadır…” Bu sözlerin sahibi AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı.

Mayıs 2002’de, AKP Genel Başkanı olarak yaptığı grup toplantısında, bu ifadeleri dönemin Başbakanı Bülent Ecevit için kullanmıştı. Tarih bir kez daha, ‘üstelik ironik şekilde’ Erdoğan üzerinden tekerrür mü ediyor?

ERDOĞAN’IN SAĞLIK DURUMU

Genel sağlık durumu konusunda ileri sürülenler ve konuşmasına, oturuşuna, yürüyüşüne yansıyanlar mümkün olduğunu gösteriyor. Yandaş basında da korku temeli üzerinden mırıldanmalar var. ‘Erdoğan sonrası Türkiye’ Ankara kulislerinin de en çok konuştuğu konuları arasında.

ONSUZ PARTİ OLMAZ!

Erdoğan’dan azade siyaset, AKP’yi de tarihe gömecektir. Partide bir tutkal olan Erdoğan’ın siyaset sahnesinden olası çekilişi, ortada AKP diye bir siyasi yapı bırakmaz. Zaten parti içindeki klikler, çataklar ve sızan bilgiler yekpare bir çöküşün göstergesi.

“EN ÇOK BİLGİ AKP’DEN SIZIYOR”

Sedat Peker cephesinden aktarılanlar, emniyet ya da yargı bir yana kendisine, en çok AKP içinden bilgi geldiği yönünde. AKP’deki klikler ve çataklar bir yana, ‘Peker’in video çekmeye başladığı tarihten itibaren’, partili önemli oyuncuların etkisi de kalmadı.

HEPSİ SİTESİ MEVTA

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun ne bürokraside ne siyasette ne de halk tabanında karşılığı var. Deyim yerindeyse politik bir mevta! Berat Albayrak ile ilgili, ‘kendi siyasi kariyerini bile idamede zorlanan Erdoğan’ın’ kafasında bazı tasarruf ya da tasavvurlar olsa bile artık esamesi okunmayacak bir isim de o!

BİNALİ YILDIRIM EVDEN ÇIKMIYOR

Kendisini fesheden dünyanın ilk Başbakanı Binali Yıldırım gibi sözde ılımlı, eski akiller ise siyaset sahnesinden tamamen çekilmiş durumda. Oğlu Erkam Yıldırım’ın, Venezuella’ya ‘pazar filesi ile’ Covid-19 kiti taşıma macerası hüsranla sonuçlanmıştı. Edindiğimiz bilgilere göre Binali Yıldırım bunalımda, evden dışarı adım atmıyor. Erkam Yıldırım’ın yeni arayışlarına da zinhar izin vermiyor. Baba-oğul çay demliyorlar.

SİYASET DE EKONOMİ DE BİTTİ!

Erdoğan ya da bağlı çevresi ekonomik sıkışıklığı sadece günübirlik adımlar ile aşmayı umuyor. Hala ısrar edilse de nefret siyaseti ile işler gitmiyor. Gerçek manada para bitti, gemi batıyor! Müflis esnaf gibi tehlike dolu, kısa vadeli planlar yapılıyor.

BOŞ KASA VE AFGANİSTAN TAKINTISI

‘Gidiş-geliş rotası’ Afganistan’da kaynak arama fikri Türkiye’nin başına yeni belalar açacak gibi. Afgan sığınmacılar Avrupa Birliği ülkelerine karşı yeni koz ve para kapısı olarak düşünüldü. Öte yandan, Kabil Hamit Karzavi Havalimanı konusundaki ısrar bitmedi. Soru açık: Bunun nedeni ’sıcak ama el yakan para’ arayışı mı?

Afganistan’da yıllarca savaş muhabirliği yapan gazeteci Coşkun Aral, Taliban’ı anlatırken, Kabil Havalimanı’nın en önemli özelliğine de şu ifadelerle dikkat çekiyor: “Kabil Havaalanı, daime esas olarak uyuşturucu kaçakçılığı için kullanıldı.”

‘AKP ve Saray’ın içindeki sıkışıklık’ ve ‘daha önceki pratikleri’ göz önüne alındığında, ‘bu takıntı ve uyuşturucu bağı’ komplo teorisi olmaktan öteye gidiyor. Rezza Zarrap, 2016’da, Miami’de banka dolandırıcılığı ve kara para aklamanın yanı sıra ABD’nin İran’a yönelik ambargosunu delmek suçlamaları ile tutuklanmıştı.

ZARRAP VE SBK

İran parası ve İran altını, Halkbank, Sabiha Gökçen üçgeninde geçen konu hâlâ hassas.

Zarrap’a, Sezgin Baran Korkmaz (SBK) eklendi. Kingston kardeşler, enerji şirketleri ile Amerikan devletini dolandırdılar. Ortakları yine enerji işi yapan ABD’li bir Ermeni Levon Termendzhyan’dı. (Lev Arslan) Birlikte ne yaptılar ya da ne yapmadılar?

Kısaca ABD’den 511 milyon dolar teşvik aldılar ama iş yapmadılar! Kara parayı aklamak için tezgâh aranırken Termenmdzhyan, SBK ile tanıştı. ABD’deki ortaklar Türkiye’ye gidip gelmeye, yatırımlar yapmaya başladılar. ABD’de ifşa olan dolandırıcılar tutuklandılar.

Kara paranın, Türkiye’ye Halkbank ve Ziraat Bankası aracılığı ile geldiği ileri sürülüyordu. Avusturya’daki tutukluluk süresi 22 Eylül’e uzatılan SBK’nin bağları devletin en tepe noktası ve bürokrasi çarklarına uzandı. Ama onu da ekarte edip haksız şekilde edindiği serveti ele geçirdiler. Özet şuydu: ABD’ye çökenlerin, kara paralarını aklayana çökülmüştü!

Bu skandalların Türkiye’yi, AKP ve Saray rejimi aracılığı ile pazarlığa, riske, tavize açık bir hale getirdiği biliniyor. Havalimanı takıntısı, ‘Saray, daralan çemberini, günübirlik usulsüz politikalar ile bir kez daha kırma çabasında mı?’ sorusunu akla getiriyor. Ekonomik çıkış noktası böyle mi aranıyor?

Elbette Afganistan konusunda olası karanlık bir eğilimin, ABD savunma istihbaratı Defense Intelligence Agency (DIA) tarafından fark edilmemesi, kodlanıp dosyalanmaması mümkün değil.

NARKO-DEVLET LEKESİ

Erdoğan ne diyordu: “Artık açıkça anlaşılmıştır ki, ciddi bir şekilde rahatsızdır ve görevini yapamayacak durumdadır…” Haklıydı. Türkiye sürdürülebilir olmayan bir yolda. Keşke bu sıkıcı yolculuğun, bir sonraki kuşaklara devredecek başka şaibeler, narko-devlet lekesi ve ülkeyi pazarlıklara açık hale sokan yeni riskler ortaya çıkmadan bitmesi mümkün olsa.