Savaşın kazananı olmaz denir, fakat birçok İngiliz siyasetçinin yıllardır Afganistan işgalinden kazanç elde eden şirketlerle bağlantılı olduğunu görüyoruz.

Afganistan’ın kazananları

Kareem Dennis
(Lowkey)

Afgan halkı, NATO bombalarının ülkelerinde açtığı çukurdan çıkmaya çalışıyor. Afganistan’ın ABD ve NATO tarafından işgal edilmesi, ülke nüfusunun dörtte birine denk gelen 5,3 milyon insanı mülteci haline getirdi. Ülkenin yüzde 72’si yoksulluk içinde yaşıyor ve Afganistan dünya mutluluk endeksinde son sırada yer alıyor.


ABD hükümeti Afgan Merkez Bankası’nın 9,5 milyar dolarlık varlığını dondurma kararı aldı ve ülkede yoksulluk oranının yüzde 97’ye kadar ulaşabileceği öngörülüyor. Nüfusun yüzde 95’i halihazırda gıdaya erişimde güçlük çekiyor ve ekonomik savaşın, askeri savaştan da fazla can alabileceği öngörüleri yapılıyor.

İmparatorlukların intikamcı politikaları ve Afgan halkının yaşamlarının önemsenmiyor olmaları 13 bin yeni doğan bebeğin besin yetersizliğinden ölmesine yol açtı. Birleşik Krallık İşçi Partisi Eski Milletvekili ve Uluslararası Kurtarma Örgütü başkanı David Miliband yaşanan açlık krizinin ‘uluslararası ekonomi politikalarına’ bağladı.

Biraz daha yakından bakalım ve şu soruyu soralım: Afganistan’ın sadistçe yakılıp yıkılmasında İngiltere’nin rolü ne oldu? İngiliz siyasi elitlerinin savaşa bu denli ilgi duymasının sebebi nedir? Savaşın kazananı olmaz denir, fakat birçok İngiliz siyasetçinin yirmi yıllık Afganistan işgalinden kazanç elde eden şirketler ile bağlantılı olduğunu görmeden geçemiyoruz. Savaştan kazanç sağlayan bazı siyasetçilere kısa bir bakış atalım.

TONY BLAIR KAZANANLARIN BAŞINDA

İngiltere’yi Afganistan’a sokan başkan Tony Blair, iki asırlık bir sürede dördüncü işgale yeşil ışık yakmış oldu. Bugünlerde görüşlerine sık başvuruluyor ve sağduyunun sesiymiş gibi gazetecilere konuşuyor. Pek bahsi açılmayan bir konu var ki, o da Tony Blair’in Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki Mubadala Kalkınma Fonu’na danışmanlık verdiği ve yalnızca bu kaynaktan senede yaklaşık 1 milyon sterlin kazandığı. Şirket Afganistan’da madencilik faaliyetleri yürütmek istiyor ve bu yatırımın gelir potansiyeli 1 trilyon dolar dolaylarında. İşgal yaşanmasaydı bu planları hayata geçirmek de mümkün olmazdı.

Theresa May, milletvekilliği döneminde işgal lehine oy kullanmıştı. Sonrasında Başbakan koltuğuna oturdu. Kocası Phillip May’in Afganistan’daki rolünü nadiren konuşuyoruz. Kendisi Capital Group’ta üst düzey yöneticilik yapıyor ve Afganistan işgali boyunca Lockheed Martin şirketinin en büyük ikinci hissedarı pozisyonundaydı. Savunma sanayinde faaliyet yürüten şirketin hisseleri işgal süresince yüzde 1.235 prim yaptı.

Utanç verici çekilme operasyonu ardından The Times gazetesinde bir yazı kaleme alan muhafazakâr siyasetçi William Hague “Gelecek askeri müdahalelerden sakınmamalıyız” diyordu. İşgal esnasında bir dönem dışişleri bakanı olarak görev yaptı. Aynı zamanda Birleşik Kraliyet Hizmetleri Enstitüsü isimli bir düşünce kuruluşunda başkan yardımcılığı yapıyor. Bu kuruluş Birleşik Arap Emirlikleri, Raytheon, Lockheed Martin ve Northup Grumman gibi şirketler tarafından finanse ediliyor. Afganistan’ın yakılıp sıkıldığı süre boyunca Northup Grumman’ın hisseleri yüzde 1.196 değerlendi.

Mevcut İçişleri Bakanı Priti Patel geçmişte ViaSat isimli iletişim firmasına saati 1000 sterline danışmanlık veriyordu. Şirket Savunma Bakanlığı için bolca iş yapıyor.

HEPSİ CEPLERİNİ DOLDURDU

Hazine Şansölyesi Riski Sunaki Çocuk Yatırım Fonu denen kuruluşun ortaklarından. Masumane ismine rağmen bu fon, Lockeed Martin’in başlıca hissedarlarından biri ve Afganistan’da biyometrik veri toplama faaliyetleri yürüttü. The Intercept’te yayınlanan bir habere göre Pentagon, Afgan nüfusunun yüzde 80’inin biyometrik verilerini toplamayı hedefliyordu. SecuriMetrics isimli firmanın Safran teknolojisiyle veri toplama faaliyetleri yürütüldü ve Çocuk Yatırım Fonu bu şirketin de hissedarları arasındaydı.

Mevcut Savunma Bakanı Ben Wallace silah üreticisi QinetiQ şirketinde yöneticiydi ve milletvekili seçildikten sonra istifa etti. Bu firma da Afganistan işgalinden büyük kazanç elde etti. Afganistan’dan çekilme esnasında şirketin CEO’luğunu yapan Steve Wadey şirketin sahip olduğu birçok ihalenin bu dönemde geciktiğini ya da askıya alındığını ifade etti. Şirketin çekilme neticesinde 20 milyon dolar zarara uğradığı iddia ediliyor.

İngiltere’nin Afganistan’ın yok edilişinde ‘ülkece’ rol oynamanın ötesine geçtiği açık. İngiltere’nin siyasi elitleri koordinasyon içinde hareket ettiler ve istiladan büyük kazanç elde ettiler. Afganistan’ın işgalinde yaşananlar, yüce emeller ile hayata geçirilmesine rağmen ‘ters giden’ bir çabanın ürünü değildi. Gün gibi açık maddi kazanç gayeleri barındıran, ülkede güç sahibi birçok insanın çıkarlarına hizmet eden bir süreçti.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The New Arab